- 477 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Mürekkebim Yağmur
Uyumak için yatağımın yoluna koyuldum,başımı yastığa koyduğum anda dışarıda kıyamet gibi bir hava vardı,gökyüzü kapkara bulutların arasında hiç durmadan patlayan şimşeklerle bir anda aydınlanıp tekrar karanlıklara gömülüyordu,patlayan şimşekler camları çerçeveleri korkutucu biçimde titretiyordu,bu havada dışarıda kalan birileri varmıdır? Diye düşündüm ,evi,sıcak bir yatağı,battaniyesi olmayan tanımadığım birileri bu havada ne yapıyordur?,Tanrı onları korusun diye dua ettim,düşündüm sonra tekrar ve bu havada dışarıda olmak acaba nasıl bir duyguydu, balyozuyla demire ağır darbeler indiren demirci ustası gibi gökyüzünü döven şimşekleri izliyordum,neden dışarı çıkıp bu duygunun nasıl bir şey olabileceğine bakmıyorum ki diye düşündüm. Oturduğum ev dört katlıydı ve gecenin o saatinde,o havada evin tepesine çıktım. Kusursuz fırtına,patlayan şimşekler,vücudumu kırbaçlar gibi ne taraftan geldiği belli olmayan deli-ci soğuk bir yağmur ,neredeyse bütün doğa olaylarının yaşandığı bir gecede o an gerçekten yaşadığımı hissettim,o an benim en canlı nefes aldığım saniyelerdi.En derin dehlizlerimin,en karanlık köşelerimin aydınlandığı anlardı, O an sadece ben vardım.Belki de bu yüzden kafayı da üşütmüşümdür ama ben denizci askeriyim ve denizciler korkusuz kaşifler olmalıdır. Peki ama ya o havada dışarıda kalanlar,onlar ne yapıyordu? Keşke onlar için bir şeyler yapabilseydim.
Boş bir beyine sahip gibi hissediyorum kendimi,yapacak hiçbir şey bulamayan can sıkıntısı bir hayat,neden doğdun,neden yaşıyorsun,ne yapıyorsun,hatta şuan bunları ne diye yazıyorum ki,çünkü yazmaya çok ihtiyaç duyuyorum,yazmak benim psikologum gibi,duramıyorum ki yazmadan,sürekli yazmak istiyorum hem de ne olursa,nereye gittiğini bilmeden ‘’Yazmak’’ bazı gecelerde uyanıp kaleme kağıda sarılıyorum,hatta bazı sabahlarda yüzümü bile yıkamadan ilk iş olarak yazmaya başlıyorum’’Bu adam ne yapmaya çalışmış bunları yazarak’’ aptal,geri zekalı birisin sen,yapacak daha iyi bir şey bulamadın mı diyebilirsiniz,oysa bu benim kendimle yaptığım bir çeşit terapiydi,ben yazmanın insanoğlunun yaptığı ilk terapi olduğuna inanıyorum. Bırakın yağmurda ıslanmamak için koşmayı,bırakın,eğer sizi o an illaki de ıslatması gerekiyorsa hayatınızda bir kez olsun bunu kontrolsüzmüş gibi yapın,kendinizi yağmura bırakın,yağmur damlalarıyla bütünleşin,hissedin vücudunuza binlerce,milyonlarca dokunuş yapan damlacıklara izin verin. O an yağan yağmura sarılıp ıslanarak kim bilir içinizde,derinliklerinizde hangi kuraklaşmış hayallerinizi besleyeceksiniz. Yağmur gibi olmaktır yazmak.
|Ali Çetin