NEDEN ÇUVALLIYORUZ?

• 28 Aralık 2011 Çarşamba 13:33:22

Bir de ben yazayım bakalım becerebilecek miyim? İfade edebilecek miyim niçin çuvalladığımızı?

Konu: Şu Fransa’da sadece ve sadece 50 milletvekilinin ’evet ’oyu ile şimdilik kabul görmüş olan mesele...Yani Senato ve Cumhurbaşkanının onayı da tamamlanırsa bundan böyle Fransa’da ’ Türkler 1915 te Ermenilere karşı soykırım uygulamadılar’ diyen, böyle bir ifade kullanan her Fransız vatandaşı para ya da hapis cezasına çarptırılacak.

Böyle bir haberin moral bozukluğu ve stresi ile okuluma gidiyorum...Dersimin olduğu sınıfın kapısını açıp herşeye rağmen güler bir yüzle evlatlarımı selamlıyorum.
-İyi akşamlar çocuklar ( İyi akşamlar , çünkü akşam lisesi okulumuz )
Sağol diyen filan yok...Ayağa kalkan da...
-Bu günkü konumuz neydi? hatırlayan var mı?
Bırakın konunun ne olduğunu hatırlamayı, yüzüme bakan bir Allah’ın kulu yok.
-Bu gün Ermeni sorununu ele alacağız.
Hani güncel bir konu ya...Hani Frasnsa’yı boykot edip onların mallarını kullanmayarak analarını ağlatacağız ya o Fransızların..Sınıfta mutlaka bir canlanma olacaktır...O kadar da vurdumduymaz değillerdir her halde...İyi de kimsede en ufak bir tepki yok. Hay Allah, demek ki bu güne kadar , bu sınıfa gelene kadar bu konu ile ilgili hiç bir şey duymamışlar...İyi de oğlum Sami sen eşek başı değilsin ya işinin adı ne...Sen öğret çocuklara olayların aslını faslını...Öğretmen dediğin adamın görevi ne ki...Öğreteceksin....

- Eveeet...Şimdi kapatın bakalım o cep telefonlarını ve hepiniz kulaklarınızı bana verin. Konu çok önemli....
....................

- Beyler...bayanlar lütfen ama...O cep telefonlarını kapatır mısınız? Burada ders işleyeceğiz?
..................

- Çocuklar, Arkadaşlar Lütfen dedim ama...Bak ölümü öpün kapatın o telefonları...İstirham ediyorum...Rica ediyorum....Yalvarıyorum size...Kapatın da derse geçelim ha?
.....................

- Lan oğlum...Kızım kime söylüyorum ben ... Burada baş çavuşun beygiri mi osuruyor? Kapatsanıza o telefonları.
...................

Sonunda elimi hırsla masaya vuruyorum.
- Kapatın dedim lan...

Oh çok şükür en azından üç beş tanesi kapattı...Eh kısa günün kârı. Onlara anlatayım bari konuyu. Bir kişiye bile bu konuyu hakkıyla kavratabilirsem ne mutlu bana...

- Çocuklar 1915 yılında Osmanlı Devleti Doğuda Ruslarla savaşıyordu....Bu savaşın adını hatırlayan var mı?
- Malazgirt Savaşı değil mi hocam?

Evet...Malazgirt Savaşı...Üç senede bir Liselerde ve her sene İlköğretim okullarında Bakanlık, ya da İlköğretim müfettişleri ders denetimine gelirler ve her sene çocukların ne kadar tarih bilinci ve şuuru ile dop dolu olduklarını görmek için hep aynı soruyu sorarlar: ’ Çocuklar malazgirt Savaşının önemi nedir? ’ Çocuklar da papağan gibi ezberlemişlerdir ’ Bu zaferle Anadolu’nun kapıları Türklere açıldı ’ ’ Aferrin oğlum...Hocam sana da bravo...Çocuklar maşallah zehir gibi...Maşallah maşallah ’

- Hayır Çocuklar Mazlazgirt Savaşı değil....I. Dünya Savaşı bu....Heeeyyy Yaprak....Kızım o telefonda ne dinliyorsun sen öyle ki bu konudan daha önemli?
- Lady Gaga dinliyorum hocam...O kadar güzel söylüyor ki.
- O Lady Gaga’nın da senin de gagana e mi?...Kapat bakayım şunu...
- Öf yaaa...Tamam..Tamam kapattık...

- Şimdi beni dinleyin....Türkiye’nin Ermeni sorunu 1877- 1878 Osmanlı-Rus Savaşı yani Bizlerin 93 Harbi dediğimiz savaş ve onun hemen sonrasında imzalanan Berlin Antlaşması ile başlamıştır....İlk kez o antlaşmaya Ermeni Patriği Zaven’in müdahaleleri sonucunda Ermeniler için bir takım imtiyaz yani ayrıcalıklar istekleri girmiştir...Pekiiii içinizde 93 Harbinde Erzurum ve çevresinde Ruslara karşı elindeki satırla düşman üzerine yürüyen bir kahraman Türk kadını vardır onun adını bilen var mı?

Her kes birbirine bakıyor...Hiç Duymamışlar Nene Hatun’u....

-Nene Hatun’u hiç mi duymadınız çocuklar?.....Heeeyyy Hakkı....Oğlum kapat şu telefonu artık...Ya anlamıyorum...nene Hatundan daha önemli ne dinliyor olabilirsin ki o telefonda?
- Hocam Iron Madien ( Yanlış yazmış olabilirim...Öyle bir şey işte )...
- Gazi Osman Paşa’yı, Gazi Ahmet Muhtar Paşa’yı tanıyor musun peki?
- Hocam Gazi Osman Paşa pek yabancı gelmedi...Hani Şu Tuna Nehri Akmam diyor...filan vardı orada geçiyordu adı...Ama öteki neydi? Hah, Muhtar. O muhtarı tanımıyorum...

Şimdi siz özel bir akşam lisesinde olur ancak bu tür konuşmalar ve dersler sanıyorsunuz değil mi?.... Bir yoklayın bakalım normal liselere giden evlatlarınızı...Onlara önce kaç tane pop, rock, vs müzik yıldınzı tanıdıklarını sorun...Sonra da Gazi Ahmet Muhtar Paşa’yı sorun bakalım ne cevaplar alacaksınız. Sorun onlara ’ Tehcir kanunu ve tehcir denen olay nedir’ diye ne cevap alacaksınız.

Neyse uzatmayalım...Ben yarısını telefonları kapattırmakla geçirdiğim dersin kalan yarısında 93 Harbinden giriyor ve 1915 Tehcir olayından çıkarak Ermeni meselesini anlatıyorum çocuklara...Ve sonra soruyorum?

- Çocuklar şimdi anladınız mı Ermeni Meselesi neymiş?

Çok can yakıcı bir bir soru geliyor bu soruma karşılık.

- Hocam biz anladık farzedelim. Fransa da anladı mı? Biz konuyu bilmesek de en azından Bir Türk olarak kendi milletimizi tanıyoruz ve bizim Milletimizin soykırım gibi bir insanlık suçu işlemediğinden eminiz....İyi de Burada anlatıklarınızı Fransa duydu mu? Bu dersten onlar da bir kıssadan hisse çıkardı mı?

Yine de cevap veriyorum.

- Çok haklısın...Onlar duymadı buarda anlattıklarımızı...Zaten biz, 1915ten bu yana hep kendi kendimize anlattık bu sorunu...Kendi kendimize söyledik hep ’ Biz bir soykırım yapmadık ’ diye... Dahasını söyleyeim o halde:

Ermeniler , Türklerin 1915 te Ermenilere karşı bir soykırım uyguladığını tüm dünyaya anlatabilmek için 1990 yılı itibariyle tam 20.000 ( Yazıyla : yirmi bin ) Kitap yazdılar...Yanlış anlaşılmasın tek bir kitap ve 20.000 baskı değil....20.000 kitap ve yüzbinlece, hatta milyonlarca baskı....Aynı yılda bizde konu ile yazılmış kitap sayısı sadece 126 idi. Ve bizim 126 kitabımız on bin baskı bile yapmadı..... Ve dahası bizim kitaplarımızın bir kaç tanesi hariç neredeyse hiç biri yurt dışına çıkmadı...Kendimiz yazdık. Kendimiz, okumadık bile...

- Çocuklar sizler mert insanlarsınız...Şimdi...Hiç bir şeyden çekinmeden söyleyin... 2007 de Hırant Dink öldürüldükten sonra içinizde ’ Hepimiz Ermeniyiz ’ yürüyüşüne katılan oldu mu? Çekinmeden açık açık söyleyin.... ( Bizim öğrenciler öyle çocuk değil...Bakmayın çocuklar dediğime...İçlerinde elli yaşında insanlar bile var )...Adı Muhammet olan bir öğrencim parmak kaldırdı. Evet maalesef adı Muhammet’ti...

- Evet Hocam...Ben o yürüyüşe katıldım....
- Amacın neydi peki?
- Bir insanın kalleşçe öldürülmesini, hem de fikirleri yüzünden öldürülmesini protesto etmek.
- Peki bunu Ermeni olmadan, Türk kalarak yapman mümkün değil miydi? Ya da şu soru niçin aklına hiç gelmedi: Orada Hrant Dink için gözyaşı dökenlere madem ki bu adamı o kadar seviyordunuz o halde niçin Cumhuriyet gibi bir gazetede ona bir köşe ayırmadınız da adam gitti fikirlerini Zaman, Yeni Şafak gibi tamamen onun fikirlerine zıt insanların gazetesinde yayınlamak zorunda kaldı...Bu nasıl bir iki yüzlülüktür diye sormak hiç mi aklına gelmedi. Neyse asıl konu bu değil...Sen hiç bir ermeninin ’ Hepimiz Türk’üz ’ diye pankart taşıdığını gördün mü?

Cevap yok tabii ki? Ya da var...Bir boyun büküş ve ’ Haklısınız hocam ’

- Çocuklar gelelim şimdi sonuca: Bu gün her Ermeni çocuğu 1915 te olup bitenler hakkında bilgi sahibi...Bu konulara ilgi duyuyor. Okuyor araştırıyor....Mesela Ermeni çocukları içinde Zaven Efendi’yi tanımayan yoktur. Ama biz daha Nene Hatun’u tanımıyoruz....Gazi Osman Paşa’yı, Gazi Ahmet Muhtar Paşa’yı tanımıyoruz....Hadi onlar çok geçmişte kaldı Atatürk’ü de tanımıyoruz...

Teneffüs zili çalmıştı ama bu sefer çocukların tamamı telefonlarını kapattılar ve sınıftan çıkmıyorlar....Atatürk deyince bekliyorlar lafın sonunu....

- Kurtuluş savaşı yıllarında bir topçu bataryası bulunduğu yerden cepheye daha yakın bir bölgeye taşınma emri alır... Acele ile ağırlıklarını, malzemelerini alıp yola çıkar bu batarya...Yolda bir grup Ermeni vatandaşın karda kışta göç etmekte olduklarını görürler... Atatürk’e durum telefonla bildirilir ’ Bu Ermeni vatandaşları ne yapalım...Durumları perişan..’ Atatürk’ten cevap gelir...’ Derhal o kafileye eşlik edin ve sağ salim en yakın, emniyetli bir kasabaya yerleştirin... Cepheye daha sonra gelirsiniz...’ Koskoca topçu bataryası topları ve tüm ağırlıklarıyla birlikte Ermenilere en yakın kasabaya kadar eşlik ederler....Kendilerinde zaten çok az olan yiyeceklerini onlarla paylaşırlar yol boyunca ve üç gün sonra varabilirler cepheye.....Atatürk belki de kendisine savaşı kaybettirecek bir sonucu göze almıştır. Sırf Ermeni vatandaşların sağ salim emniyetli bir yere nakledilmeleri için.... ( YAZIMIN BU KISMINDAKİ HATIRAYI SİTEMİZDEKİ BİR ARKADAŞIN ANLATILARINDAN AKLIMDA KALDIĞI KADARIYLA ANLATTIM....NE YAZIK Kİ BU ANIYI KAYDETMEMİŞİM....O BAKIMDAN KAYNAK VEREMİYORUM...)

-İşte çocuklar...Siz bunları bile bilmiyorsunuz maalesef.. Biz önce kendimize anlatacağız bu konuyu...Kendimiz özümseyeceğiz...Bilgi sahibi olacağız....Bilgi sahibi olduktan sonra da anlatacağız herkese, tüm dünyaya....Ama o kadar geç kalmışız ki nasıl yakalarız onu da bilemiyorum....Çünkü en azından bu gün için Ermenilerin konu ile yazdıkları kitap sayısı 26.000 olmuş.....Bizde ise rakam 200 civarındaymış....

Eh bir de sloganla bitirelim madem...’ SARKOZY SARKOZY DUY SESİMİZi...BU GELEN TÜRKLERİN AYAK SESLERİİİİİİ’ Mutlaka duymuştur ve de kara kara düşünüyordur ’ Lan ben ne halt edeceğim şimdi ’ diye.

Çocuklar da mutluydu...En azından yeni bir sloganları olmuştu.

Tek mutsuz bendim galiba....