- 1740 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Bulutlar..Ve Özlemlerim!
Bulutlar... Ah..!Şu Bulutlar... Tıpkı benim duygularım gibiler..
Bulutlar, buz kristalleri ve su damlacıkları gibi parçacıkların bir araya gelmesiyle oluşur. Tıpkı benim duygularım gibi. Bazen buz gibi katı ve sert, bazen de su damlacıkları gibi yumuşacık ve duygusal. Bazen tüy gibi hafif, bazen kendisini bile taşıyamayacak kadar ağır. Bazen bembeyaz... bazen kapkara.
Sevinç ve keder...Sevgi ve nefret gibi...bulutlar ve ben iç içeyiz. En neşeli anımda duygularım aynı bulutlar gibi kabarıyor ve taşıdığı hüznü tıpkı yağmur gibi indiriyor. O an, "Neden şimdi bu gözyaşları..?" demek de yeterli değil..
Tabanı yeryüzünde olan buluta da "sis" diyoruz. Ya içimde oluşan yoğunlaşmaya ne demeliyim..? Sis, atmosferdki su buharının damlacıklar halinde yoğunlaşmasıyla oluşuyor. Zihnimde canlanan özlemler, anılar ...bir fotoğraf karesiyle karşılaştığında ... tıpkı sıcak havanın soğuk bir kara parçasının üzerinden geçerken sisi oluşturması gibi... gözlerimi buğulandırıyor, etrafı sis perdesi kaplıyor.
Kümülonimbus bulutlarının zıt yüklü kutupları arasındaki elektron akışı sırasında görülen ışık patlaması...ki biz buna şimşek diyoruz. Benim içimdeki duygu patlamalarına ne demem lazım..? Adlandıramıyorum...
Bütün bu duyguları...kırkdört yıldır...her sene de katlayarak yaşamışım. "İşte, özlemim küllendi, yokluğuna alıştım artık !" dediğim anda, küçük bir yağmur damlası...hafif bir meltem...bende müthiş bir kasırga yaratıyor. Çünkü özlemine...yokluğuna...henüz beynim alışamamış.Tüm gücüyle beynim, seni yanımda istiyor. Tıpkı zayıf, cılız bir çocuğun, korkarak babasının elini bırakamaması gibi..
Zorda kaldığım her durumda...çok neşeli olduğum sırada...hasta olduğum anda veya sahilde martıları seyrederken...balık tutanlara bakarken...gece mehtaba karşı romantizmi yaşarken veya balığın yanında rakının kokusunu alırken...birisi helvaya limon sıkarken... birden içimdeki duygular kara bulutlara... yağmura...şimşeğe...fırtınaya... dönüşüyor. Çünkü senin yokluğuna dayanamıyorum. Çünkü sensizliğe alışamadım. Çünkü sana doyamadım.
Senin gittiğin gün, neşeli, küçük bir çocuktum...hayalleri olan. Ertesi gün olgun, yetişkin bir kız oldum. Bir günde nasıl bu kadar büyümüş, nasıl da yaşlanmıştım..? Biliyor musun artık kalbimde hiç hayale yer yok. Her şey senin yokluğun kadar gerçek...katı ve acımasız.
Ama senin kadar güçlüyüm...bulutların yarattığı fırtına kadar kuvvetliyim...ki senin yokluğunda yıkılmadan bu hayata tutunabildim.
Tabii ki; havada sadece kara bulutlar yok, bazen...birden güneş bulutların arasından süzülüp içime ışığını saçar ya...tıpkı ailemize katılan yeni gelinler, yeni damatlar ve bebekler gibi...birdenbire duygularım yumuşar... kalbimi sımsıcacık ısıtır... ama... aniden içimi sızı kaplar... bütün bunlara tanık olamamana isyan ederim.
Penceremden bakıyorum. Bulutlar kapkara... benim duygularım karmakarış...çünkü her yirmibir Aralık günü yaptığımız gibi, tüm aile yine senin için toplandık...yine seni andık...yine senin sevdiğin yemekleri yaptık...tıpkı sen yanımızdaymışsın gibi.
Ve... duygularım kalemimden böylesine ..döküldü..
Babacığım rahat uyu..!
YORUMLAR
Duyguların; berrak kristalden,,,,,,kapkaraya,,
tüy gibi hafiften,,taş gibi ağıra !
Harika,,,bu yüzden sensin işte!bir çocuk kadar naif,yüz yaşında bir bilge,,
yazdıkların yağmurun senin, yumuşat sert toprağı damlalarınla,
sonraaa ruhunda hafif ıslak bir yağmur sonrası ,gülümse,,,,
uç uç uç uç uç uç uç:))) ,,amman tanrım !!!masmavi bir gökyüzü ve bir ışık tarlası
şarkını söyle,şarkını söyle,şarkını söyle ..................
(feraycım inan başlarken niyetim bu değildi,ama yazın ve sen bir araya gelince şiir oldu:))napiim)