1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
780
Okunma
Beklenen haber
Gördüm, ellerinde kılıçlar var. Sallıyorlar bir o yana, bir bu yana hınçla. Toprak, bağı bahçeyi yeşile, kırmızıya, turuncuya boyayıp bezedikçe; döne döne, devire devire, öldüre öldüre dolduruyorlar heybelerini. Doymuyor açlıkları. Doldurdukça boşaltıp, boşalttıkça terle soğutup, hırsla harlıyorlar yeniden ateşi.
Gördüm, kaplanların evlere nasıl kaçıştıklarını. Ceylanların dolaplara ürkek şaşkın nasıl saklandıklarını da. Gördüm, evet. Çocukların yüzleri yere düşüyor tek tek , ağıtlar tutuşturuluyor annelerin diline. Güçlendikçe ok atan elleri, peltek peltek beklenen büyük haberi soruyorlar bir yandan.
- Ne zaman ? diye.
Haber geldi mi; zaman duracak, söz susacak hâlbuki. Haber geldi mi; sıra sıra dağlar un ufak olacak öfkeyle. Toprak her şeyi geri alırken, renkler sürüklenip siyah yüzlerin içinde kaybolacak. Duymuştum. Onlar da işitmişti. Kulak kesilen haber geldi mi, eritecek kılıçlarını bedenlerinde. Pınardan kana kana içtikçe susayacaklar, susadıkça yanacaklar. Hayır, hayır onlar unutmak için soruyorlar;
- Ne zaman ? diye
Yazıyor, okudum. Haber geldi mi yalanlar ve doğrular bölük bölük ayrılacak. Gecenin mahmurluğu girerken yedi kat örtünün altına, uyanacak herkes. Göbek bağları kesilecek, yeni bir Dünya’ya doğmadan hemen önce.
İsra Doğan
21.Aralık.2011