- 991 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SEN BİZİMSİN SÜRÜN / KADİR DURAK
KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
SEN BİZİMSİN SÜRÜN
Kadir DURAK
Bulunduğu her yerde hizmeti kendisine şiar edinmiş olanlar, beklentisiz olarak çalışanlar, karşılıksız iyilik yapmayı hedefleyenler, ahlaklı hayat sürmeyi yaşam tarzı olarak seçenler; ezilmeye, horlanmaya, sürünmeye mahkumdurlar.
İşte konunun analizi;
Yaşantısı süresince yürekten bağlı olduğu değerlerine sadakat içerisinde hizmet edenlerin; mülk, servet, makam ve şöhret kaygıları olmamıştır.
İnsanlığın var olduğu yerde nüfuz ve metanın kıymeti harbiyesi olmaz.
Nüfuz ve metanın hüküm sürdüğü yerde de; insanlığın kıymeti harbiyesi olmayacaktır.
Dünyada insanlık değil; meta ve nüfuz hüküm sürmektedir.
Nüfuzun hüküm sürdüğü bir yerde elbetteki insanlık ihmal edilecektir.
Daha düne kadar yanınızda ve sıradan olan birisi herhangi bir makam sahibi oldu ise; sizlere karşı mesafeli duruş gösterecektir.
Sizler o kimseye karşı olan düşüncelerinizi hiçbir zaman değiştirmeden; samimi olarak davranacaksınız. O kimse sizleri gördüğünde bukelamun gibi renk değiştirecek, gerektiğinde timsah gözyaşlarına bürünecek, fakat bulduğu makam ile hüküm sürecektir.
Bir siyasi partinin gönüllü mensubu olarak yürekten ona bağlı olarak çalışıyorsunuz ve partinizin hariçten bir insan tarafından takdir görmesi için gayret ediyorsunuz.
Bu düşünce çizginiz hiçbir zaman değişmiyor.
İçinizden birisinin o partinin yönetici olduğunu ve şartları elverdiğinden dolayı da seçimlerde aday olduğunu varsayalım.
Partinizden aday olan kişinin seçimi kazanabilmesi için uğraş verdiniz.
Seçimler tamamlandı ve partinizin adayı seçimleri kazandı.
Bu seçim kazanımını; savaş meydanında düşmana galebe çalan asker edasıyla kutladınız.
Bir süre sonra; sizin ricanız üzerine partinize oy vererek adayınızın kazanmasında katkısı olan bir insan size gelerek;
"Benim filan adreste bir evim var; bu evim 20 sene evvel yapılmış; ben burasını 15 sene evvel satın aldım. Şimdi senin ricanın üzerine oy vererek yöneticimiz olmasına vesile olduğumuz insanın imzasıyla bana bir evrak tebliğ edildi. Bu evrakta; bahçe duvarının yıkılması, bahçenin yeniden tanzim edilmesi, araç park yerinin plana eklenmesi için bir haftalık süre verilmiş ve aksi durumda yetkili merciler tarafından yıkılacağı belirtilmektedir. Bu konuda bana yardımcı olunuz. Ben bu kadar masrafı yapabilecek durumda değilim. Seçilmesi için uğraş verdiğiniz kimseye gidip benim meselemin çözümünü sağlayınız." Şeklinde hem serzenişte bulunduğunu ve hem de meselesinin çözümü için size derdini anlattığını düşünün.
Siz kendinizden emin bir şekilde; "Elbette sizlerin meselesinin çözüme ulaşması için her ne mümkün ise yapılacaktır. Buyurunuz birlikte gidelim kardeşimize meselenizi söyleyelim, göreceksiniz bu problem anında çözülecektir." Dediniz.
Size meselesini anlatan kişi ile birlikte meselenin çözüm yeri olarak düşündüğünüz yere uğradınız ve derdinizi anlattınız.
"Siz zaten bizimsiniz. Bu nedenle işimizi kolaylaştıracaksınız ki; başkalarına karşı rahat hareket edelim. Siz bize zorluk çıkarırsanız diğerlerine ne diyebiliriz? Bu zamana kadar herkes karadüzen iş yapmış, kimse görevini yerine getirmemiş en doğru şekilde işimizi yapmakla mükellefiz. Biz doğru davranalım ki sizler bizi rahat savunabilesiniz. Aksi takdirde sizlerin yüzüne nasıl bakarız?." Cevabı ve karşı sorularla karşılaşacağınızdan emin olunuz.
Bir taşla iki kuş avlama sanatıdır bunun adı.
Hem sizden; yine kendilerine hizmet etmeniz sağlanır, hem de onlara karşı en küçük kırgınlığınız kalmayacaktır.
"Ben anlayamıyorum bu zamana kadar bütün işler yanlış imiş şimdi mi düzeliyor? Eğer böyle ise bu memleket çökmüş. Bak bizimkilere en doğru işi bizimkiler yapıyor. Bundan böyle ben ancak bunlara güveniyorum. Güvenmekle ne kadar doğru hareket ettiğimi şimdi daha iyi anladım." Şeklindeki düşüncelerle oradan ayrılıyorsunuz.
Yanınızda bulunan ve meselesinin çözümü yerine nasihatleri dinleyen kişi size; "Kardeşim bunlar senin has adamındı. Benim bir dediğim iki olmaz diyordun. Buraya kadar boşuna gelmiş olduk. Benim meselem çözülmedikten sonra bana ne gerek kimin nasıl yol izlediği." Diyecektir.
Bu söz ile kendinizi az toparlayacaksınız ve "Bir çözüm bulunur telaş etme." Diyeceksiniz.
Bu arada; "Sen bizimsin sürün." Anlayışının hükmünü kesin ve net olarak müşahade etmiş olacaksınız.
...
Seçim döneminde partinizden aday olan kişinin seçimi kazanıp milletvekili olması için uğraş veriyorsunuz.
Vekil adayı olan kişi vekil adaylığı sırasında seçilerek millete hizmet etmek için yüzbinlerce lira masraf ediyor.
Fakat bu masraf çeşitleri içinde o kişinin seçim kazanması için yaptığınız çalışmalar sırasındaki harcamalarınıza ilişkin şahsınıza intikal eden bir kalem söz konusu değil. Çünkü siz hizmetkârsınız. Sözü sohbeti dinlenir haramızadelere üç beş nakit gidecek ki; ha hu yaparken adayınıza oy talep etsinler. Sizin oyunuz çantada keklik. Çantada olan keklik için kurşun harcanmaz.
Bu kimse vekil oluyor.
Yapmış olduğu masrafları bir an evvel yerine ikame edebilmek için çalışmasının ilk sırasına "Seçim harcamaları." Finansını alıyor.
Vekil kendine bir danışman seçiyor. Emmisi oğlu (Allah bilir oy bile vermedi) danışmanı oluyor.
Bibisi kızı (bütün ailesi rakip siyasi parti mensubu) sekreteri oluyor.
Baldızının oğlu da şoförü oluyor.
Bir işiniz (Zaten kendi işinizi ve derdinizi söylemiyorsunuz) olduğu zaman güvenerek konuyu vekile götürüyorsunuz.
Vekille iletişim kurmak neredeyse imkânsız olduğu için meseleyi vekilin yanında görev yapan danışman yada sekretere söylüyorsunuz.
Sekreter yada danışman size meclisin lokantasından bir öğlen yemeği ısmarlıyor.
İki güzel söz bir de güler yüz.
Biletinizi de alalım diyorlar. Masraf etmelerini istemediğiniz için kendi biletinizi alıyorsunuz. Memleketinize geliyorsunuz.
Sizin söylediğiniz iş ile ilgili olarak size bir telefon mesajı geliyor.
Deniyor ki; "Şu an için partimiz hükümet olmadığı için bu konuyu çözemiyoruz." Siz; "Sağlık olsun." Demekle yetiniyorsunuz.
İşleriniz sarpa sarıyor.
Borçlarınız yığılıyor.
İşsiz kalıyorsunuz.
Siz kendi derdinizi söylemiyorsunuz. Başka bir kaç samimi insan sizin durumunuzu partinizin il yada ilçe merkezindeki en yetkili makama iletiyor.
Bir çözüm talep ediyor.
"Parasız adam gereksiz adamdır." Cevabıyla karşılaşıyor.
Siz inatla ve azimle aynı adrese hizmet etmeye devam ediyorsunuz.
Sizin inadınız her yere sirayet ettiği için;
İnadınızın semeresi etkili ve yetkili mercilerde bulunan zat-ı muhteremler size;
"Bizim en samimi kardeşimiz sensin seni biz yüreğimizde yaşatıyoruz, seninle gurur duyuyoruz." Diyerek sırtınız sıvazlanırken; fark edilecektir.
Asıl ve var olan asıl düşünce;
İnatla ve azimle hizmet etmenizin bedeli;
"SEN BİZİMSİN SÜRÜN."
KADİR DURAK
YORUMLAR
2008 Yılının ramazan ayı idi Fethiye Kesikkapı Mahallesinde bulunan sarnıç yolundan çarşıya doğru gelirken ellerinde koliler olan birine rastladım. Nereye gidiyorsunuz? Diye sordum. Ramazan erzağı götürüyorum. Diye cevap verdi. Nereye? Dedim. Cemile hanıma.. Dedi. (Cemile hanım hemen herkesin tanıdğı bir hanımefendi kolunu bileziklerden kaldıramadığını neredeyse bütün mahalle bilir). Ben de ; Cemile hanım erzağa muhtaç mıymış? Dedim Orasını bilmem ama bana bu kolileri verenler "Cemile hanım bizdendir, götür bunları ona teslim et." Dediler dedi. Başkaları "Bizden." Dediklerini ihya ederken... Sen bizdensin sürün.. Diyenler ötekileri hiç mi görmüyor?