Şerefle bitirilmesi icap eden en ağır vazife hayattır. -- toegueville
ahad karacan
ahad karacan
@ahadkaracan

Obsesif Kompülsif Nevroz ( 2 )

20 Aralık 2011 Salı
Yorum

Obsesif Kompülsif Nevroz ( 2 )

8

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1689

Okunma

Okuduğunuz yazı 20.12.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Obsesif  Kompülsif Nevroz  ( 2 )

Obsesif Kompülsif Nevroz ( 2 )

Dar sokak, yokuşun sonuna kadar parke taşlarıyla döşeliydi. Sokağın her iki yanında dizilmiş ikişer katlı ahşap Ermeni evleri, yılların acılarını, mutluluklarını ve çoktan unutulmuş anılarını ahşaplarına işlemişler, işledikçe de kendi kaderleri gibi siyaha boyamışlardı!...
Siyah beyaz eski İstanbul kartpostallarından görmeye alıştığımız her ayrıntının kokusu, sokağın başından sonuna kadar hissediliyordu. O resimler sanki burada çekilmiş tiler. Paslı vita tenekelerinden yapılmış saksılarının içinde unutulmuş ve susuzluktan yarısı kurumuş çiçekler, cumbalı evlerin pencerelerinde ki demir korkulukların kenarlarından aşağıya sarkıyorlardı. Pembe yanaklı utangaç kız çocukları gibi boyunlarını bükmüştüler.
Bu görünümüyle sokak; İstanbul’un gökdelenlerine inat, hala yarım asır öncesini yaşıyor ve yaşatıyordu. Pencere kenarlarında ve çatıların üzerilerinde ki rastgele monte edilmiş çanak antenler de olmasaydı, belki de hiç kimse bu sokakta şu an, iki binli yılların yaşandığının farkında bile olmayacaktı!...
Yaşlı adam, sağdan ikinci evin kapısının önündeki taş basamağa poşetlerini bırakarak elini cebine attı. Cebinden, arkasında kalın ve eski bir çaput bağlı olan kocaman anahtarını çıkartıp, titreyen elleri ile anahtarı göbeği hizasındaki anahtar deliğine soktu. İki defa sağa doğru çevirip, kapının pirinç elceğini aşağıya doğru bastırıp itti. Kapı, gıcırtıyla açıldı.
Evin kendine has küflü kokusunu hiç yadırgamadan, ayakabılarını dış kapının basamağında çıkartarak, poşetlerini de alıp içeriye girdi. Sağ ayak baş parmağı, erimiş çorabından dışarıya fırlamıştı...
Kapıyı kapatıp, içeriden iki kez kilitledi.
Üç dört adım attıktan sonra, soldaki küçücük mutfağın kapısından içeriye girdi. Elindeki poşetleri, mutfak lavabosunun altındaki gerili ipe asılı perdeyi kaldırarak, boş zeytin yağı tenekeleri olan daracık boşluğa bıraktı.
Mutfağın karşısındaki diğer odanın kapısına doğru seslendi;
- Ayşa !... Akşam yemeğine sana fırında patates yapacağım!.
Hiç bir cevap alamadı. İçeriden sadece televizyonun sesi geliyordu...
Lavabonun içerisinde ki, bir kaç parça yıkanmamış kirli kap kaçağa aldırmadan, mutfaktan çıkarak, üzerindeki paltoyu koridorun duvarında çakılı bulunan kocaman paslı çiviye astı ve mutfağın tam karşısındaki odaya doğru ilerledi...
Pencerenin dibinde ki tahta divanda yaşlı bir kadın uyuyordu. Kadının üzerindeki pike burnuna kadar örtülmüş, sadece gözleri görülüyordu. Küçücük bedeni, pikenin altında neredeyse kaybolmuş, çit sıktığı eşarbı gevşemiş, beyaz saçlarının bir kısmı saten yastığın kanaviçe desenlerine karışmıştı.
-Yine açık bırakmış bu televizyonu. Bir türlü öğretemedim şu kumandayı kullanmayı!.
diye söylenerek, kadının uyuduğu yastığın altından kumandayı eline aldı.
Televizyonda yine bir izdivaç programı vardı.
Kendi kendine;
-Yetmişinden sonra koca bulacak herhalde bizim hatun?
derken, muzipçe gülümsüyor ve kafasını sağa sola sallıyordu.
Tek kişilik, ceviz ağacından iskeleti olan koltuğuna geçti. Kumandanın tuşlarına basarak kendine göre bir haber kanalı buldu.
-Sen mi geldin bey?
dedi kadın.
Haber spikerinin tok sesiyle uyanmıştı.
Üzerindeki pikeyi beline kadar açarak, yavaşça tahta divanın üzerinde doğruldu. Sol tarafını, geçen yıl geçirdiği bir felçten dolayı tam olarak kullanamıyordu. Daha, yeni yeni bastonunu kullanarak tuvalete kadar gidebilmeye başlamıştı. Geçirdiği onca sıkıntıdan sonra buna bile şükrediyordu!.
-Bu gün nasılsın?
diye sordu yaşlı adam.
-İyim bey. Beni merak etme!. Ne zaman şu televizyona baksam dalıyorum farkında olmadan.
-Patetes ile soğan aldım gelirken beşer kilo.
dedi ve ekledi adam;
- Artık bol bol yeriz!.
-İyi yapmışsın.
diyerek cevap verdi yaşlı kadın.
-Akşama sana fırında patates pişireyim.Şöyle bol kıymalı.Gör bak nasıl yapılırmış!. Güzel olur haa!...
Son cümleyi tekrarladı yaşlı kadın;
-Güzel olur!...
Kadının gözleri daldı bir an.
"Yaklaşık bir yıldan beri yemekleri kocası yapmaktaydı. Onun bu durumuna da üzülmüyor değildi hani!. Fakat yaşlılık işte!. Elden bir şey gelmeyince, iyileşmek için dua etmekten başka yapacak hiç bir kalmıyordu ki!.
Altı ay öncesine kadar kız kardeşi gelip gidiyordu bazen karşıdan. Bayağı zahmet vermişti ona da üstelik. Dizlerindeki ağrıdan ve tansiyondan muzdarip idi kız kardeşi de. Altı ay önce, bir akşam üstü onuda ambulansla hastahaneye kaldırmışlar, on günlük tedaviden sonra taburcu etmişlerdi. O günden sonra, sıcaklarda evden çıkmamasını tavsiye etmişti doktoru.
Gidişi gelişi zaten bu trafikte üç saat sürüyordu...
Şimdi nasıldı ki acaba ?."

Aradan yaklaşık yarım saat geçmişti...

Yaşlı adam;
-Ben artık mutfağa geçeyim hanım!.
dedi.
Ayağa kalkarak kumandayı yaşlı kadına uzattı. Mutfağa doğru ağır ağır yürümeye başladı. Ayağındaki uyuşukluk biraz olsa da düzelmiş gibiydi.
Az sonra, mutfaktan seslendi;
-Soğanı da bol olsun mu hanım ?
Yaşlı kadın, cılız bir ses tonuyla içeriden cevap verdi;
-Suyunu da bol koy bey!... Yanmasınlar sonra!...




ahad…
Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Obsesif kompülsif nevroz ( 2 ) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Obsesif kompülsif nevroz ( 2 ) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Obsesif Kompülsif Nevroz ( 2 ) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ELNaz HaYaL
ELNaz HaYaL, @elnazhayal
21.12.2011 20:00:38
yazınız güzel anlatım akıcı ama neden bu kadar karışık bir isim koydunuz , garip geldi..daha sade olabilirdi
sibel yunlu
sibel yunlu, @sibelyunlu
21.12.2011 11:02:51
psikolojik kişilik değerlendirmesi gibi olmuş.
herkesin kendine paylaşım çıkarabileceği bir hikâye.

çokça beğenim ile değerli yazar.

iyi günlerr...
O qué
O qué, @o-qu
21.12.2011 09:06:15
Kendisiyle Obsesif Kompülsif Nevroz ( 1 ) ile tanışma fırsatı bulduğum yazar, hikayelerininde dinlendirici, akıcı ve duru bir anlam kullanırken, diğer yazı türlerinde kişiyi düşünmeye iten,içi dolu, anlam yüklü bir anlatım seçiyor gibi geldi:)
Takip edeceğim yazarlardan olduğu kesin.
Tebrik ederim gün seçkisinin yazarını, sevgiler / saygılar
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
21.12.2011 08:51:56
İşte edebiyat. Lafı dolandırmadan, arı duru, etkili bizden bir anlatım ve dil, bizden bir kurgu. Hep dediğim gibi, bu sitede kitabını okumak istediğim üç yazardan biri de sizsiniz. İnşallah bu en kısa sürede mümkün olur.

Kaçırdığım çalışmalarınıza döneceğim şimdi. Henüz vaktim varken, sabahı Ahad Karacan edebiyatıyla savmak iyi olacak.

Kutluyorum.

Saygılar.
Etkili Yorum
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
21.12.2011 00:09:33
İlkini okumuştum hani iğne oyası gibi işlenmiş desem yeridir...

Anlatımdaki özen takip edin beni dedirtiyor...

Gününüzü kutluyorum...
TekinSağ.
TekinSağ., @tekinsag-
20.12.2011 23:17:38
10 puan verdi
Öykülerdeki tasvirlere merakımdır biraz da müdavimi olduğum kalemler. Sık olmasada her gelişte bulabilecekleri adına çıkıp çıkıp gelmeleri de bu yüzden severim. Aradığım lezzeti bulmanın keyfindeyim.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA, @erayozgorsarikaya
20.12.2011 19:25:32
be sizin yazı dizinizi beğendim galiba devam edicek çok güzel sıcasık sade yazıyorsunuz tasvirler çok güzel tebrikler
Kemnur
Kemnur, @kemnur
20.12.2011 18:27:54
10 puan verdi
Herkesin kendinden bir şey bulabileceği bir öykü... Ben de alışverişe çıkıp bir kahvehane sandalyesinde ya da yol kenarı bankında soluklanmadan evine ulaşamayan bir koah.lı yaşlı olarak kendimi buldum öykümde; sadece eşim ne kadar hasta olursa olosun mutfak işlerini yapmak zorunda kalıyor, çünkü yumurta kırmayı bile beceremiyorum.Anlatımınız profesyonelce. Özenli yazmanız beni hep etkiliyor. Saygıyla
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.