- 650 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GEÇİYOR ÖMRÜM
Yeni bir yılı daha karşılamaya hazırlanırken ve yeni yıla dair birçok umut taşırken, yüreğimin bir tarafında (dünyevi) tesellisi olmayan bir hüzün taşıyorum…
Geçiyor ömrüm;
Yatağında menziline ulaşmak için kararlı ve geri dönmemecesine ilerleyen su gibi akıyor ömrüm. Ben naçar bakıyorum.
Geçiyor ömrüm;
Duvardaki ya da masadaki takvimi değiştirip yeni, yepyeni bir takvimle yeni yılın açılışını yapacakken, geçen 12 ay, 52 hafta, 365 günün yaprakları düşüyor gönlüme, o takvimler de “1 OCAK” ile başlamıştı, bu takvimler de...
“Arada ne fark var?” diye düşünüyorum. Cevabı koşarcasına yetişiyor:
Geçiyor ömrüm;
Aynalar…
Aynaya her gün bakmaktan kendimdeki değişikliği fark edemediğim için, yine sahte bir sevinçle bakıyor ve düşünüyorum:
“geçen sene ki ben, yine aynı ben. Hiç değişmemişim.” İçimden bir sesin bana müstehzi bir gülüşle seslendiğini hissediyorum:
“Ya aynalar yalancı, ya sen kendine yabancı…”
Biliyorum ben kendime yalancıyım. Bir sene hiç aynaya bakmasam bir sene sonra tekrar baksam değişmiş olduğumun farkına varacağımdan hiç şüphem olmadığı halde, kendimi kandırdığımı biliyorum. “Değişmemişim” diyorum “aynıyım, hâlâ genç ve dincim.” Ama biliyorum ki,
Geçiyor ömrüm;
Delikanlılık yıllarımda aldığım nefese nefes katarken, adeta iki nefesi birden alırken, (eğer ömrüm yeterse) ihtiyarladığımda tek nefesi bile almakta zorlanacağımı ve bir gün nefes alamayacağımı, aldığım nefesi de veremeyeceğimi, mütemadiyen vefat eden büyüklerime, emsallerime ve küçüklerime bakarak, çok iyi biliyorum. Çünkü,
Geçiyor ömrüm;
Yaşarsam ve onlardan önce ölmezsem, yeni yılların sevdiklerimin mutluluğunu gördüğüm ve onların mutluluğu ile mutlu olacağım zamanları sinesinde barındırdığını biliyorum ama aynı yılların onları benden ya da beni onlardan alacağını da çok iyi biliyorum. Ayrılıkları görecek ve göstereceğim, çünkü,
Geçiyor ömrüm;
Saniyelerin dakikaları ve dakikaların saatleri, saatlerinde günleri oluşturduğunu biliyorum. Saniyenin her adımında ömür sermayemin azaldığını, yaşanmış günlerimin çoğaldığını, ölüme saniye saniye yaklaştığımı anlıyorum.
Geçiyor ömrüm;
Bütün bunlar aklımdan geçerken, geleceği bilmiyor olmamızın bize Hz. Allah’ın lütfu olduğunu düşünüyorum yeniden. Ya yeni yılda başımıza gelecekleri biliyor olsaydık, nasıl mutlu olurduk, halimiz nice olurdu?
Allah’ım çok büyüksün diyor, O’nun kudret ve azametine yeniden iman ediyorum.
Şimdi bütün bunlara rağmen yeni yıla girerken sevinmeli miyim yoksa sevinmemeli miyim bilmiyorum.
İçimden bir ses: “ karamsarlığı bırak, geleceğe bak, inadına mutlu ol, inadına yaşa, hayatın tadını çıkartmaya çalış…” diyor. O sesi dinliyorum.
Çalışıyorum, karamsarlığı bırakmaya; geleceğe güvenle bakmaya; ölümü unutmaya…
Ama bu, hakikati değiştirmiyor.
Geçiyor ömrüm.
Tükeniyor nefesim.
Son nefese koşarak gidiyorum…
19 Aralık 2011 pazartesi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.