- 1124 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
AKMA TUNA AKMA BEN BİR DERTLİYİM.
En baştan başlasam sayfalar dolusu olacak…Okumaktan çok da hoşlanan bir millet değiliz malum…Haa bu vesileye hatırlatayım: 1726 da kavuştuğumuz matbaa bir kaç ay içinde kapanmıştı…Basılan eserleri alan okuyan olmadığı için…Bir dahaki açılışı da bayağı geç oldu.Her neyse konu o değil…Konu Osmanlı Padişahları
Otuz altı -Hatta bazı tarihçilere göre Kırk’a kadar çıkıyor- Padişahın hepsinden bahsetmeyeceğim…Bir kaç tanesi yeterli sanırım. Ama araya başkaları da girecek kusura bakmayın…Ne de olsa kos koca bir sülale bu…
1-Şarapçı denilen Fatih Sultan Mehmet’le başlayalım:
Avnî mahlası ile şiirler yazan Fatih bakın ne diyor:
İmtisal-i Cahidü fi’llah olubdur niyyetüm
Din-i İslam’un Mücerred Gayretidür Gayretüm
Fazl-ı Hakk u Himmet-i Cünd-i Ricaullah İle
Ehl-i Küfri Serteser Kahreylemekdür Niyyetüm
Enbiya Vü Evliyaya İstinadum Var Benüm
Lütf-i Hakk’dandur Heman Ümmid-i Feth ü Nusretüm
Gazelin Günümüz Türkçesine Çevrilmiş Şekli :
" ALLAH Yolunda Şavaşmaktır Niyetim
İslam Dininin Yanlızca Yücelmesidir Gayretim
ALLAH’ın ve Evliya Ordusunun Yardımıyla
Küfür Ehlini Baştan Başa Kahreylemek Niyetim
Peygamberlere ve Velilere Dayanmışlığım Var Benim
ALLAH’ın Lütfundandır Fetih Ümidim ve Kuvvetim
Bir şarapçı şiirine benziyor mu dersiniz?
2- Harem Gülü Hürrem Sultan (!):
1536′da Aksaray’da kubbeli bir cami ile şadırvan, yanında imaret ile medrese, darüşşifa ve mektep, külliye ve başka bir sıbyan mektebi( İlkokul ) ile hastane inşa ettirdi.Bu eserler, Sinan’ın mimarbaşı sıfatıyla İstanbul’da inşa ettiği ilk külliye oldu. Külliyenin Fatih Sultan Mehmet’in ve Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdıklarından sonra gelen üçüncü toplu eser oluşu, Hürrem Sultan’ın önemini göstermekteydi.Hürrem Sultan, Edirne ile Ankara’da da külliyeler inşa etti ve Edirne’ye su yolları yaptırdı. Kudüs’te bir darülaceze ve hacılar ile evsizler için aşevi, Mekke ve Medine’de de “Haseki Sultan İmareti”ni yaptırttı. Hürrem Sultan’ın, İstanbul’daki Avret Pazarı’nda da bir aşevi ile iki büyük hamamı vardı.
Pek de öyle haremde memeler fora gezen ve tek düşüncesi yatak olan bir kadının yapacaklarına benzemiyor yaptıkları. Ne dersiniz?
3- II.Selim:
( Sarı Selim- Hürrem’in Oğlu ) Hani şu şarap aşkına Kıbrıs’ı feth ettirten!!! Hatta gayrı meşru olduğu bile söylenen ( Allah bin türlü cezasını versin söyleyenin )
Evliya Çelebinin aktardığı, Sultan II. Selim’in, Selimiye camiini yaptırmasını peygamberimizi rüyasında görmüş olmasına bağlanması, en çok bilinen ve kabul edilen görüştür. Evliya Çelebi Seyahatname adlı eserinde bu konuyu şöyle aktarmaktadır:
Sultan II. Selim Üsküdar tarafında Fenerbahçe’de bulunan köşkte, rüyasında peygamber efendimizi görmüş ve ondan Ya Selim, Kıbrıs’ı fethedersem ganimetlerden payıma düşenden bir camii inşa edeyim demiştin. Şimdi Cenab-ı Allah sana Kıbrıs’ı nasip etti. Niçin vefa edip geri kalan ömrünü hayır ve iyilikler yolunda geçirmezsin’’ demiş ve Selimiye bu sebeple yaptırılmıştır.
Bu olay bir rivayet olsa bile Selimiye’yi yaptırtmak bir ayyaşın işi midir sizce?
4- Sokollu Mehmet Paşa
Bir de sık sık dönme, devşirme diye aşağılanmaya çalışılan sadrazam örneği verelim ki tam olsun
Uluç Ali Paşa’ya ( O da bir devşirme ) Sokullu; İnebahtı yenilgisinden sonra kısa sürede yeni bir donanma hazırlanmasını emrettiği zaman, Uluç Ali Paşa bunun zor ve masraflı olacağını söylediğinde" Paşa Paşa sen bu milleti tanımamışsın ..Bu millet isterse Bütün donanmanın küreklerini gümüşten, halatlarını ibrişimden, yelkenlerini atlastan yapabilir’’ diyor…( Hangi milletten söz ediyor dersiniz? ).
5- 4. Murat :
Kâbe, tarih boyunca on bir defa yıkılıp yapıldıktan sonra en son -şimdiki hâliyle- Sultan 4. Murat tarafından yaptırılmış ve günümüze kadar da hiç değişmeden gelmiştir.
Bir eşcinselin yapacağı şey midir dersiniz?
6- Abdülaziz:
Bu garibime pek fazla bir şey diyen yok ama onun bize diyecekleri var: Desin bakalım..
Sultan Abdülaziz yenilikçi bir padişahtı. Yapmış olduğu Avrupa seyahatinde gördüğü demiryollarına çok imrenmiş, İstanbul’a dönüşünde İstanbul - Edirne demiryolunun yapımı için bir demiryolu şirketine yetki vermişti. Ancak yapım sırasında demiryolunun Topkapı Sarayı’nın bahçesinden geçmesi gündeme gelince çevresindekiler bu duruma karşı çıkmışlardı. Bu itirazları tebessümle karşılayan Abdülaziz:
-Tren saraydan değil isterse üstümden geçsin yeter ki bu demiryolu yapılsın. Bu kadar …Çok yaşatmadılar zaten onu.
7- II. Abdülhamit:
Pinti , Kızıl Sultan ve de Müstebit denilen:
Osmanlı Devleti’nin bütün dış borçlarını kapatmaya karşılık, kendisinden Yahudilere Filistin’de azıcık toprak vermesini isteyen Theodor Herzl başkanlığındaki heyete, Sultan II. Abdülhamid’in verdiği cevap altın suyu ile yazılıp çerçeveletilecek türdendir:
“Bu konuda sakın bir adım daha atmayın. Ülkemin bir çakıl taşını bile satamam. Çünkü o benim değil, halkımındır. Bu devlet onu kanı pahasına aldı, kanı pahasına yaşattı. Birilerinin gasp etmesine izin vermeksizin kanımız pahasına da koruruz. İki tabur askerimiz Suriye ve Filistin’de savaştı. Askerlerimiz Plevne’de bir bir şehit edildi. Çünkü teslim olmaktansa savaş meydanında ölmeyi tercih ettiler. Osmanlı Devleti benim değil, milletindir.( Hangi milletten söz ediyor acaba? ) Hiçbir parçasını veremem. Yahudiler milyonlarını saklasınlar. Devlet parçalanırsa, Filistin’i karşılıksız da alabilirler. Şu kadar var ki, bu devlet cesetlerimiz çiğnenmeden parçalanamaz. Ne için olursa olsun, biz ölmeden kimse bizi birbirimizden ayıramaz.”
Hiç olmazsa onun için bir kez olsun elimizi vicdanımıza koyarak ‘’ En azından vatansevermiş ‘’ dersek inanın bana kıyamet kopmaz…Yeter ki elinizi vicdanınıza dokundurun bir kez.
8- Vahdettin…
En kötüsü…Osmanlı’nın tüm suç ve hatalarının Günah Keçisi….Dahası Hain….
Bakalım öyle miymiş?
Mareşal Fevzi Çakmak Paşa’nın sırrı:
________________________________________
Fevzi Paşa, bu açıklamayı eşi Fitnat hanıma söyle yapmıştır:
«Fitnat. Öyle bir şey biliyorum ki ortaya çıkıp söylememe bugüne kadarki tutumumuz ve davranışlarımız müsait değil. Mecburum, bu sırrı kendimle beraber mezara götürmeye»
Dinleyelim Fevzi Paşayı:
«Mütareke senesinde, bir Cuma selamlığından sonra Sultan Vahdettin beni huzuruna kabul etti.
"Paşa, dedi. Durumu görüyorsunuz. Bu işler ancak Anadolu’da teşkilatlanarak kurtarilabilir. Bana Anadolu’da teşkilat kuracak, memleketi şu karanlık durumdan kurtarabilecek Paşaların bir listesini yapıp getirin"
Ertesi Cuma, yine selamlıktan sonra huzuruna girip hazırladığım listeyi verdim. Dikkatle okuduktan sonra, bir müddet sustu. sonra yari kapalı gözleriyle ağır ağır, tane tane konuşmaya başladı:
"Pasa, Mustafa Kemal Pasa hırsız mıdır?"
"Hâşâ Padişahım"
"Bir namussuzluğu, ahlaksızlığı var mıdır ?"
"Hâşâ Padişahım"
"Beceriksiz ve kaabiliyetsiz midir?"
"Hayır efendim. O hepimizden bilgili, kabiliyetli ve dinamiktir"
"O halde bu listeye niçin onun adını yazmadınız?.."
Hiç düşünmeden cevap verdim:
"Padişahim, Mustafa Kemal Pasa yenilik, bilhassa öteden beri Cumhuriyet taraftarıdır"
Padişah elindeki kağıdı atar gibi masanın üzerine bıraktı...Ayağa kalkıp pencereye döndü. Limanda demirli itilaf Devletleri (Ingiliz, Fransiz, Italyan, Yunan) gemilerini göstererek:
"Paşa, Paşa...Bu gemileri görmek kanıma dokunuyor. Bu memleket kurtulsun da isterse Cumhuriyet olsun...Kendine selamla birlikte tebliğ ediniz, haftaya Cuma günü Mustafa Kemal Paşa’yı göreceğim
Haydi Bir de Bizzat Atatürk’ü dinleyelim:
Mustafa Kemal, İstanbul- Yıldız Sarayının Küçük Mabeyn odasında Sultan Vahdettin’le yaptığı son görüşmeyi (15 Mayıs 1919), sonradan Cumhuriyet devrinde söyle anlatmıştır:
"Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda Vahdettin’le adeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Sağında, dirseğini dayamış olduğu bir masa ve üstünde bir kitap var. Salonun Boğaziçi’ne doğru açılan pencerelerinden gördüğümüz manzara su: Birbirine paralel hatlar üzerinde düşman zırhlıları, bordalarındaki toplar sanki Yıldız Sarayı’na doğrulmuştu....Manzarayı görmek için, oturduğumuz yerlerden başlarımızı sağa, sola çevirmek kafi idi.
Vahdettin hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı:
- Paşa, paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi tarihe geçmiştir. Bunları unut. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Pasa, pasa devleti kurtarabilirsin ! dedi.
Mehmet Akif Ersoy’dan bir kaç mısra ile sona erdirelim yazımızı.
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı,hatta boğarım!...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticanın şu sizin lehçede manası bu mu?
Benden bu kadar…Kasıtlı olarak hiç bir kaynak vermiyorum…Beleş yok…Merak eden araştırsın biraz.
YORUMLAR
Değerli hocam bize önce tarihimizi sonra da benliğimizi unutturmaya çalışıyorlar , aç bırakıp iki ekmek ve iki torba kömürle kandırdıkları insanları köleleşme yoluna çekiyorlar...hep diyoruz Osmanlı altıyüz yıl dünyaya hükmetmiş diye.Düşünüyormuyuz ki bu nasıl olmuş?Daha kaç yıllık cumhuriyetiz ve ne haldeyiz?Ne masallara kanıp neler düşünüyoruz?O beğenmediğiniz padişahların eğitimleri nasıldı??Kaleminize sağlık hocam...
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
bir tarih ögretmeni ve agabey olarak verdiğiniz aydınlatıcı bilgilerinize teşekkürler :) hiç bir insan (mevkisi ni düşünmeden yazıyorum) tam iyi yada tam kötü değildir sadece yapılanların yanlış anlaşılması yada art niyetle kötüye çekilmesi vardır değil mi agabeyim sende bunu bizlere yazında göstermişin sağolasın var olasın ha birde millet olarak tarihimizi daha iyi anlamak ve araştırmak ve ön yargısız çarptırmadan tarafsız yazmak noktasına da değinmişin ki bence en önemli noktası yazının budur saygılarımla emeğine ve kalemine sağlık
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Tuna boyları...
O kadar güzel yerler ki...
Bilgilerimizi yenilediğiniz için teşekkürşler, saygı öncelikli sevgiler.
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
'' şirler pençe-i kahrımdan olurken lerzan,
Bebn bir gözleri ahuya zebun eyledi felek'' diyen Selim Han gelsin...Gönlü Yunus, deliliği, Yavuz olan Selim Han gelsin.
Selam ve saygılarımla.
Sayfama hoş geldiniz bu arada.
SELAM ARKADAŞIM GÜZEL YÜREĞİNE BİNLERCE SELAM OLSUN evet ben bunları kızmdanda dinledim ellerin yüreğin dert görmesin bu doğruları bizlerle paylaştığın için nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum çok teşekkür ederim işte tarıhımızı bizlere başka lanse edenlere taç olsun bu doğrular arkadaşım çocuklarımız doğruları öğrensin ama maalesef dizler sayesinde tarıhimize çok ağır bir darbe indiriliyor çok teşekkürler öğretmenim yüreğin var olsun
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.