KEMALİZM-3
Kemalist Ekonomi Modeli Nasıl İşler?
İnsan ihtiyaçları çok çeşitlidir. Söz konusu ihtiyaçları zorunluluklarına göre sıralarken, bunları bir merdivenin basamaklarında göstermek ve en vazgeçilemez ihtiyaç kalemlerini en alt basamaklarda, daha az zorunlu olanları da üst basamaklarda yerleştirerek sıralamak en çok uygulanan göstergedir. Bu uygulamadan hareketle, en alt basamakta beslenme ihtiyacı, bir sonraki basamakta barınma ihtiyacı, sonra giyinme ihtiyacı ve sonrakilerde sosyal ihtiyaçlar yer alır. Ve merdivenden tırmanılırken, önce merdivenin ilk basamağına, sonra ikinci, daha sonra üçüncü, ... basamaklarına basılarak tırmalanılmaya başlanılır.
Kemalist Ekonomi Modeli, işte bu sıralamadaki en vazgeçilmez olanlardan başlayarak ihtiyaçları sırasıyla tatmin etmek ve her ihtiyaç kademesinde üretimi ve tüketimi eş anlı olarak tamama erdirmektir.
Kemalist Ekonomi Modelinde, her kademedeki ihtiyaç kalemleri belirlidir. Dolayısıyla bu belirlenmiş ihtiyaç kalemlerine yönelik ürünler üretilerek (dikkat: ithal edilerek değil-Türkiye’de üretimi mümkün olan hiçbir şey ithal edilmez) en uygun ve adilane bir şekilde herkesin istifade edebileceği şekilde arz edildiğinde, onları elde eden insanların tatmin olacağına ve bu tatminkârlığa müteakiben bir üst kademedeki ihtiyaçlarını tatmine yöneleceğine, böyle böyle bütün ihtiyaçlarının tatmin edilebileceğine inanılır. Tatminsizlik söz konusu olmayacaktır, çünkü üretilen her şeye yönlendirilecek ihtiyaçlar belirlidir. Yani, bifteğe yönlendirilecek ihtiyaç açlıktan kaynaklanmaktadır ama bir insanın karnı doyduktan sonra bir porsiyon daha biftek yemesi söz konusu olmaz, ama o insan midesindekileri hazmetmek üzere bir yürüyüş parkurunda bir saatlik bir yürüyüşe çıkmak isteyebilir. Bir saatlik yürüyüşte yorularak ikinci saatini de yürüyüşe ayırmak istemez ve istirahata çekilebileceği bir ev ve yatak ister, v.b.gibi...
Üretimde, genel ilke olarak ihtiyaçların bir kademesinde yoğunlaşır, o kademeyle ilgili gereken her şeyi tamamlamış olarak ikinci kademeye geçer ve bu defa o kademede yoğunlaşır. Ama bu arada ekonominin geneliyle de ilgilenir. Yani, halkın karnını ucuz, kaliteli, kolay ulaşılabilir ürünleri üreterek doyurmak için her türlü yatırımı yapıp, bu konuda hiçbir noksanlık bırakmayacak biçimde yoğunlaşmışken, öte taraftan, örneğin kültürel ihtiyaçları da ihmal etmeyecektir. Öncelikli ihtiyaçlar üst düzeyde tatmin edilir kılınıp sıra kültür ihtiyaçlarına yoğunlaşmaya gelince de, ihmal edilmeden sürdürüle gelen ilgi, bu defa yoğunluklu bir ilgiye dönüştürülerek tamama erdirilecektir. Örneğin, ülkede sanat etkinlikleri her köşe bucakta yaygınlaşacak, sanatçılar layığı veçhile her hakka sahip olacak, ülkede kitap okuma oranı yüzde yüz oranını tutturma temayülünde olacak, gazetelerin tirajları on milyonlarla, yirmi milyonlarla ifade edilecek, v.s...
Kuruluş döneminde Türkiye, tam bağımsızlık ilkesiyle hareket ederek, öncelikle, tarımsal üretimde yoğunlaşmış ve halkın vazgeçilmez ihtiyaçlarına yönelik üretimlere girişmiştir. Şeker bile üretemezken pancar üretimiyle ülke şeker fabrikalarına kavuşturulmuş, elbise kumaşı bile üretemezken pamuk üretimi ve yün hayvancılığı üretimiyle ülke Sümerbank tesislerine kavuşturulmuş ve bunlar gibi onlarca örnek hayata geçirilmiştir. Sonra, madenler gibi yeraltı zenginliklerinde yoğunlaşarak bunlar da yurt dışına satabilir konuma getirilmiş, daha sonra ise iç üretim birimleri geliştirilerek tarım ürünleri ve madenler hammadde olarak satılmak yerine, işlenerek satılmak üzerine yoğunlaşılmıştır. Bugün, bu ülkenin hammadde olarak 3–4 katrilyon dolarlık yeraltı serveti vardır. Bunlar işlendiğinde ise 20–30 Katrilyon dolar edebilecektir. Kemalist Politikaların hedefi, bunları ülke ekonomisine katmak üzerine olacaktır.
YORUMLAR
Kemal Kardeş...
Bir zamanlar Bir Sinan Aygün vardı...Bilirsin canım hani şu A.T.O. Başkanı...Adam bize aynen seninkilere benzer ekonomik modeller anlattı televizyonlarda...Allah da biliyor ben o zaman işte Türkiye'yi kurtaracak adam demiştim onun için....Bor madeni diyor, Bşir petrol denizi üzerinde yüzdüğümüzü belgelerle anlatıyordu...Adamı alıp ekonominin başına getiriler diye düşünürken bir baktım Silivri'de...
Aman gözünü seveyim...Dikkat et...Üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri söylüyorsun çünkü...
Selam ve saygılarımla.
Kemnur
Bir de şu yazılarını site dışındakiler okuyabilseler, millet meclisinden bir millet vekilini sitemize üye yapmalıyız ki sizin yazılarınızı orada okutalım. gerçi onlar işine gelmeyenleri okusalar da duymazlar işlerine gelmeyeni, olsun sen yazmağa devan et bir gün gelir belki meclisten okuyan olur onlar okumasa da bizler okuyoruz ya oda bize yeter.
Her zaman takdir ediyorum senin güzel yazılarını. Saygılarımla..
Kemnur
_Sayın Kemal bey, bize ister hoş gelsin, isterse de çok soğuk gelsin; ister hayatın gerçekleriyle örtüşsün, isterse de hayâl olsun; herşeyden önce fikir üretilmesini çok önemsiyorum ve fikir üretenlerin de şahsiyet sahibi insanlar olduğuna inananlardanım; fikir üretilmesi çok önemlidir.
_Kemal bey, bu söylediklerinizin ülkemiz gerçeğiyle örtüşmediğini söylemek istiyorum. Bu güne kadar Devletimizin soyuluyor olmasına karşı göstermiş olduğunuz asil duruşunuzu takdirle karşılıyorum ama maalesef uluslar arası yapılmış geleceğe dönük bütün resmi ve gayri resmi anlaşmaları ihlal etmeniz gerekebilir; bunu yapabilmeniz için rejim değişikliği yapmanız gerekir ki bu da sizi kapalı bir rejim modeline sürükler. İlk önce ambargo yersiniz ve bu hiçte 74 ambargosuna benzemez.
_Kamulaştırmalardan bahsediyorsunuz ve asıl hayal olan bence bu; eğer gerçeğe dönüşmesini istiyorsanız; etten süte kadar her şeye müdahale eden bir devlet modeli öneriyorsunuz ki zaten serbest piyasa ekonomisinin hayal olduğunu söylemeniz de bunun göstergesidir. Ancak ne söylenirse söylensin; serbest piyasa ekonomisinin karşısında durmanız asla mümkün değildir.Siz adını koymasanız da, bu modelin uygulanabilirliği ancak sosyalist bir rejim de mümkün olabilir diye düşünüyorum. (Şahsi fikrim)
_Şimdiye kadar öyle sorumsuzca anlaşmalar yapılmış ki, ne yazık ki çoğundan dönülmesi bile mümkün değil. Size katılıyorum; kesinlikle NATO dan ayrılmalıyız ve İMF, Dünya Bankası ilişkilerine de son verilmeli ama kurucuları arasında yer aldığınız bir çok oluşumdan çıkmamız gerekir. Madenler konusuysa aslında siz çok iyimser bir tablo çiziyorsunuz; özel girişimcilerin anlaşmalarını sonlandırmaları demek, ödenmesi gereken tazminat demektir ki buna bizim ülkemizin gücü yetmez. Biz dünyanın en zengin Krom madenlerine sahipken; işlenmiş Krom'u ithal ediyoruz. Ülkemizden gemiler dolusu götürülen Krom madenini gelecek yüzyıla yatırım olarak stoklayan ülkelerin, ayak oyunlarıyla düşürdükleri piyasa değerinin çok altından alarak sergiledikleri akıl almaz hareketi sadece izliyoruz.
_Ülkemizde ki yabancı yatırımları sonlandırdığınızda; sanayicilerimizin ve işadamlarımızın yurt dışı yatırımlarını nasıl halledeceksiniz ve açıkçası bu hiçte kolay bir mesele değil. Ülkemizde 1700 lü yıllardan günümüze değin süre gelen ekonomik politikaların yarattığı alt yapıyı da değiştirmeniz gerekecek. Bunu yaparken teknolojik gelişmeyi nasıl sürdüreceksiniz? Özel sektör dediğimiz girişimcimizi nasıl ayakta tutacaksınız? Dış ödemeler gibi devasa bir sorun var ve bunu nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz? Bunları yaparken bozulacak olan istihdam dengesini nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz? Dengeli bir gelir dağılımı yapmanız gerekir ki bunun uygularken oluşacak enflasyonu nasıl çözeceksiniz? Bölgesel sosyal ve stratejik sorunları çözebilmeniz için; herşeyden önce terör belasından kurtulmanız gerekiyor ve bir çok ülkenin destek verdiği bölücü hareketin doğal olarak tırmanması kaçınılmaz olacaktır ve o sorun sizi bekliyor olacak...! Asayiş ve huzurun sağlanması gibi sözler söylenirken kolaydır ama iş icraata geldiğin de durumun hiçte kolay olmadığına hep birlikte şahid oluyoruz. Gördüğünüz gibi sizin tavsiye ettiğiniz model sizi rejim değişikliğine sürüklüyecektir ve Cumhuriyetten vazgeçmeniz anlamına gelebilir. Oluşacak sosyal huzursuzluğun bedeli hiçte hafif olmayacaktır Sayın Kemal bey.
_Siz de takdir edersiniz ki Mezapotamya üzerindeki oynanan oyunlar ve ülkemiz üzerinde yapılan çirkin hesaplar basit olmayıp çok hassas bir şekilde devam eden büyük bir projenin uygulandığını göstermekte ve bu büyük sorunu nasıl halletmeyi düşünüyorsunuz? Ülkemizin bu hale getirilmiş olmasına ben de sizin gibi çok kızıyorum ama daha pratik ve çağın şartlarına uygun çözümler üretmemiz gerekir diyorum. Emeğinizi ilgiyle okudum.
Saygılar sunarım efendim.