SEN BENİ GÖMMEDEN BEN SENİ GÖMDÜM
İnsanoğlunun hiç itirazsız, sorgusuz-sualsiz kabullendiği tek olay ölüm...
Telefondaki ses ’Kardeşim, benim için çok önemlisin, kanal D’yi aç, “Doktorum programını izle ne olur’ diyordu. Televizyonu açar açmaz gördüm ki, sigarayı bırakmakla ilgili…
25 yıldır günde bir paket sigara içen ben, nerede sigarayı bırakmakla ilgili bir ses duysam kulağımı tıkardım, başımı sallar geçerdim... Onsuz bir yaşam düşünemezdim, hatta ölümü bile…
Bir defasında cami imamına sormuştum ’Hocam, öldükten sonra da sigara içebilecek miyim?’ diye. Öylesine çok bağlılıktı benimkisi.
Nasıl bağlı olmam ki...
Dünyada en çok sevdiklerimin dudaklarında gördüm onu...
Önce, benim için dünyanın en güçlü adamında. kartonla alır, çekmeceye sıralardı, sonra tek tek oradan alıp Türk kahvesiyle nasılda tüttürürdü... Büyüklüğün ve gücün sırrı bu sanırdım. Canım babam, hayata gözlerini kapadığında sigarası ve bir fincan kahvesi yarım kalmıştı.
Yıllar önce en çok sevdiğim öğretmenimin parmakları arasında nasıl da güzel dans ettiğini gördüm. Her ne kadar öğretmenimiz deneyle sigaranın zararlarını anlatsa da çocuk beynimle ’Zararlı olsa kendi içer mi hiç ?’ derdim.
Sigara alışkanlığımın nedeni bunlar değil tabi ki...
Nasıl bir birlikteliktir ki bu ?
En hüzünlü, kederli zamanlarımda dudaklarımdaydı. Annemi-babamı birlikte toprağa gömdük. Birlikte meydan okuduk öfke duyduklarıma.
Özlem gözyaşımı hep onun üzerine akıttım. Beni hiç yalınız bırakmadı, günün 24 saati yanı başımdaydı. Bakkaldan ekmek almayı unutur; fakat asla onu almayı unutmazdım.
Sigarayı çok sevmemin nedenini de yükleyiverdim annemin yorgun omuzlarına... Rahmetli annem, sigara yaktığım bir gün anlattı; Dokuz çocuktan yalnızca bana hamileyken, hamileliği süresince canı hep sigara çekmiş. Babamdan ister, yakar ve keyifle içermiş.
Nereden çıktı şimdi, telefondaki bu etkileyici ses ?
Beni çok seven Emine Ablam, onu mu kıracaktım izleyivereyim şu programı ne olacak ki dedim.
Ne kadar saçma gelir benim için, kola yapıştırılan bantlar, sigara bıraktırma ilaçları vs.vs
Her şey bir yana da insan beyninde yok etmeli diye düşünmüşümdür hep. Onun için uzmanın sözleri dikkatimi çekmeye başladı. Can kulağı ile dinler oldum. Dinlerken sözleri beni derin düşüncelere itti.
Başkaları gibi küçümsemiyordu sigara içenleri, nikotin bağımlılığının zararlarını bir bir dile getirdi ve buna bağımlı olanların neden dolayı kurtulamadıkları sözleri dile getirip bu sözleri öyle bir çürüttü ki, söz öğütme makinesi var sandım karşımda.
Bir ara sigaraya bağımlı olmama şaşırdım. Hani ben özgürdüm (!) Özgür ruhlu bir insan nasıl bağımlı olurdu ? Hem de hiç faydası olmayan, hatta zararlı olan bir maddeye(!)
Bir ara yine telefonum çaldı, Emine Ablam, belli ki kontrol ediyordu programı izliyor muyum diye. Böyle düşününce hemen televizyonu kapatıp bir sigara içmek geçti içimden. O an anladım ki, yasaklar ve dayatmalar ile bağımlılıklara son verilemez!
Neyse, açtım telefonu ’ İzlemeye devam ediyorsun değil mi ? Bak kardeşim, seni çok seviyorum ki, onun için arıyorum, değilse bana ne der geçerdim. Hatta enişten boşuna arıyorsun gibi baktı yüzüme. İnşallah bu vesile ile bırakırsın da bana da bir şiir yazarsın’ deyince, gülerek izlemeye devam ettiğimi, değişikliklerden ona haber vereceğimi söyleyip kapattım telefonu. Ablam bu denli üzerinde durduğuna göre ortada ciddi bir sorun var demektir.
Duman halinde içimize aldığımız nikotinin, sıvı olarak alır almaz hemen öleceğimiz ve bu nikotini gören bütün canlıların bundan uzaklaşırken bizim medet ummamız ne tuhaftı...
Doktoru can kulağı ile dinliyorum, sanırım çok sigara içeni dinlemiş olmalı ki, beni anlatıyordu her bir sözü... Her içilen sigaranın ondan sonra içilecek sigaraya davetiye çıkarması ve bu isteğin asla son bulmayacağı… Koskoca bir boşluğu aslında onun doldurduğunu sanıp oysa o boşluğu onun meydana getirdiğini nasıl da güzel cümlelerle anlatıyordu.
Stresi ortadan kaldırdığını sandığımız, oysa bir sigara yakmanın ikinci bir stresi yaşattığını idrak etmek... Kısacası tamamen mantığa hitabeden bir yöntem bu…
Son olarak da mutlaka ’Son sigara töreni’ yapmamızı ve her ne olursa olsun bunun son sigara olduğuna dair söz vermemizi söyledi uzmanımız.
Sonra, düşündüm de, insanoğlunun boyun eğdiği tek olay ölümdü. Ve ben son sigarama cenaze töreni düzenlemeliydim.
Ne çok sevdiklerimizi gömdük o toprağa ve alıştık yokluklarına, hem de bize zarar vermeyenlerin yokluğuna...
Ve son sigaramı içip, izmaritini bahçeme gömdüm 9 aralık cuma günü, saat 10.30’da. Bu, tarihe geçecek bir gün benim için.
Üç saat sonra ablamı arayıp durumdan haberdar ettim. Ne çok sevindi canım ablam...
Beşinci saatte dudaklarım ve dilim uyuştu. Uzmanımızın anlattığına göre biliyordum ki, 72 saat sonrası fiziken nikotinin yokluğuna alışacaktım.
İçimde oluşan o boşluğu hissedince, yine uzmanımızın sözleri yankılandı kulaklarımda. Kendi kendime ’ Boşluğu sen oluşturdun, senden kurtulduğum an boşluk diye bir şey olmayacak hayatımda!’ dedim.
İkide bir sıcacık odadan dışarı çıkmamda gerekmeyecekti artık.
Teşekkürler efendim, izlediğim televizyon kanalına, uzmanımıza ve bütün emeği geçenlere. Teşekkürler beni benden daha çok düşünen Canım Ablam Emine’ye...
Alışkanlık bu ya, tam bu yazıyı yazacağım sırada, sigaramı aradı gözlerim. Çünkü şiir ve yazılarımı yazarken, tuvalime fırçamı dokundururken, kitabımı okurken, ilk işim ağzıma sigaramı almak olurdu... Bu kez ağzımda sigaram olmadan yazıyordum.
Kendi kendime ’O öldü, dün gömdük ya toprağa törenle, ölüler geri gelmez ki...’
Allah rahmet eylesin, gidişi olsun da gelişi olmasın inşallah...
’Sigarayı bırakmak’ bu deyim ne kadar sahte ve yalancı. Sigara asla bırakılmaz.
Gelin biz ’sigarayı öldürmek’ diyelim şunun adına...
Nilgün Kurt/GÜMÜLDÜR
YORUMLAR
Gelin biz ’sigarayı öldürmek’ diyelim şunun adına...
Canım benim, sigarayı öldürdüğün için seni kutlarım. Hiç bir şekilde, hiç bir yerde katiller kutlanmaz ama durum sigara katiliyse, o senin katilin olmadan sen onun oldun. Bir kez daha kutluyorum. Güne aday bir yazı. Çünkü topluma örnek olacak, birçok kişi sigara nasıl öldürülüyor muş görüp öğrenmeli bence.
Sevgilerimle...
Bende çok şükür ondan kurtuldum.25 ocak 1988 den bu yana aklıma bile gelmedi.Denilirya üzlünc yak bir sigara,sevinince yak bir sigara.Kendime göre ne üzüntüler yaşadım da sigara olsa da içsem demedım aklıma bile gelmedi..Demek ,öyle avutuyormuşuz kendimizi.Bırakılıyormuş yeter ki istenisin.Ben sigara içtğim yıllarıma acıyorum şimdi.Sevindim adınıza.Dilerim gelişi olmaz.selamlar.