GERÇEK BİR OYUN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Çocukken en çok oynadığınız oyun neydi diye bir anket yapılsa, büyük ihtimalle birinci sırayı evcilik oyunu alırdı. Öğretmencilik, doktorculuk, hırsız-polisçilik, -cik -cik -cik diye de devam ederdi herhalde.
Ama bir de kiracılık oyunu vardır ki hayat boyu devam eder gider. Öyle bir illettir ki kurtul kurtulabilirsen… Bazı insanlar bu oyundan bir türlü yakalarını kurtaramazlar ve hep kiracı rolündedirler oyunda.
—Yok ya, ev alıp da ne yapacam. Kirada olunca daha güzel oluyor, bak bütün evler benim, istediğim zaman değiştiririm. (Cepte para mı var oğlum, ne ev almasından bahsediyorsun sen?)
Eğer bir de çok daireli bir apartmanda yaşıyorsa bu kiracılar vay hallerine o zaman… Şans bu ya, felaketler bırakmıyor yakayı, ev sahipleri de büyük ihtimalle kapı komşuları olurlar… Hele bir de zam yapma zamanı geldi mi…
—Oooo, hacı dayı… Nerelerdesin sen ya, bir gün görmesem özlüyorum valla. (Suratı asık, kesin zam yapacak)
—Gelsene içeriye ya, hanım koş koş, hacı dayı geldi, çabuk kahve yap bize. (İçeriye de girdi, yandık valla, evi boyatalım mı diyecek acaba… Ağzını açıyor, eyvah konuya girecek şimdi, bir şeyler yapmam lazım…)
—Ya hacı dayı bak köyden zeytinyağı yollamışlar, sen seversin, verelim istersen sana da biraz. Hanım koş, zeytinyağı hazırla ev sahibimize. (Bak bir de gerek yok havalarına yatıyor pinti, istemem yan cebime koy hesabı)
—Aaaa valla olmaz, darılırım bak almazsan, ayrı gayrı mı var yahu aramızda… (Tüh, gitti son zeytinyağı da, işe yarasa bari… Oh kalktı gidiyor… Bu sefer de kurtulduk, bir dahakini sonra düşünürüz artık…)
Bununla da kalmaz, öncelikle kendi evlerinde sessiz yaşamayı öğrenmeleri gerekir ki bu en önemli kurallardan biridir. (Niyeyse artık) Kapılar her seferinde özenle kapatılır, televizyonun sesi neredeyse en düşük seviye de açılır (Bu yüzdendir ki kiracıların dudak okuma gibi özel bir yetenekleri vardır işte), çocuklar evde yüksek sesle parti düzenleyemediği için, arkadaşlarını türlü bahanelerle atlatma konusunda uzman olurlar.
—Partiyi bizim evde yaparız yapmasına da, ya Allah seni inandırsın dün babaannem geldi bizim eve, hasta yatıyor evde, yazık rahatsız olmasın şimdi kadıncağız, neyse bizim evde başka bir gün yaparız artık… (Oh, atlattık… Neyse, bir dahakine başka bahane bulurum artık.)
Bir de fazla gürültü olmasın diyerek evcil hayvan olarak kedi-köpek yerine balık tercih edilir böyle ailelerde.
—İnsana huzur veriyor, dinlendiriyor diye balık aldık, inan bana sen de al bak, huzuru bulmazsan gel beni bul o zaman… (Napayım kardeşim, kedi-köpek alsaydım da ev sahibiyle papaz mı olsaydık.)
Gelelim diğer bir kurala, ev ne olursa olsun çok özenli ve temiz kullanılmalıdır. Evin annesi mutfak dolaplarında ya da musluklarda bir sorun çıktığı zaman evin babasının yanına bembeyaz bir suratla gelir ve tamirat büyük bir gizlilikle, el altından, en kısa zamanda yapılır.
Duvarlara çivi çakmak da en büyük suçlardan birisidir. Bu konuda ev sakinleri türlü icatlar geliştirmişlerdir, tek çiviyle birden çok tabloyu duvara asabilen tek insan onlardır sanırım. Evin çocukları da kendi üzerlerine düşen icatları bulmuşlardır, çift yönlü bantlar yardımıyla o çok sevdikleri sanatçıların posterleri odalarındaki yerlerini çoktan almıştır. (Desenize yaratıcı insanlar hep kiracılardan çıkıyor.)Buraya kadar olan kısmı toparlayalım şimdi;
1)Kiracıların, oturdukları evi, ev sahiplerinden çok daha dikkatli kullandığı koca bir gerçektir.
2)Kiracıların diğer insanlara göre daha yaratıcı oldukları gerçeğini de göz ardı etmememiz gerekir.
3)Bunun yanında bir de harika pazarlık yaparlar. Her yıl, kiraya zam yapma zamanı geldiğinde büyük bir pazarlık kampına girerler. Sonuç ev sahibine göre değişkenlik gösterir.
4)Ev taşımaktan eşyalarının çoğu eskir ama bu durum evin hanımı tarafından yeni ev eşyası almak için iyi bir bahane olarak kullanılır çoğu zaman.
Yani anlayacağınız kötü yönleri olduğu gibi iyi yönleri de vardır kiracı olmanın… İsteklerini çoğu zaman ertelerler, kiracı olmanın kurallarına her zaman uymak zorundadırlar ama gene de küçük durumlardan mutlu olmayı çok iyi bilirler…
Sonuçta, çok farklı bir duygudur kiracı olmak… Bu konuda yazı yazmak nerden aklıma geldi diye sorarsanız ki ben sorduğunuzu farz ediyorum :) o zaman size Kemal Sunal’ın unutulmaz filmlerinden biri olan KİRACI filmini tekrar izlemenizi tavsiye ederim.
Komik ama hayatın gerçeği bir durum…
Pelin Ö.
29.07.2007
17:29
YORUMLAR
1)Kiracıların, oturdukları evi, ev sahiplerinden çok daha dikkatli kullandığı koca bir gerçektir.
2)Kiracıların diğer insanlara göre daha yaratıcı oldukları gerçeğini de göz ardı etmememiz gerekir.
3)Bunun yanında bir de harika pazarlık yaparlar. Her yıl, kiraya zam yapma zamanı geldiğinde büyük bir pazarlık kampına girerler. Sonuç ev sahibine göre değişkenlik gösterir.
4)Ev taşımaktan eşyalarının çoğu eskir ama bu durum evin hanımı tarafından yeni ev eşyası almak için iyi bir bahane olarak kullanılır çoğu zaman.
....
4 .şıkta duralım bakalım :-)
çoğu zaman kısmına takıldım iznizle
size ne kadar ev değiştirdiğimi söylesem gülersiniz acıyarak
aman acımayınız aman.
söylemiyeceğim :-)
hiç öyle bahanem olamadı olamazdı
insan kendi kazanınca zırt pırt değiştireyim olmuyor
ve yazınız;
düşünülmüş akıllıca ve gerçeğe uygun bir yazı
tebrik ederim
Yazılanlar yine çok eğlendirici ve düşündürücü.Biz buna kısaca,sosyal içerikli diyelim.
Her kelimesine katıldığımı vurgulamadan geçemeyeceğim.Kiracılar ve ev sahipleri.Genelde en saygıdeğer ve eşsiz iletişimlerden birisidir,bu ikisi arasındaki iletişim.Öyle olmak zorundadır.
Ama yeter ki,insan ne olduğunu unutmasın.Bu sistem akıllarda tutulursa eğer,sorun kalmayacaktır.Burda ki en önemli nüans şu güzel sözde,en muhteşem şekilde ifade edilmektedir:
''İnsan,herşeyi bilebilir.Fakat bilmesi gereken en önemli şey,haddidir.''
Ve bu yazıyı okurken aklıma gelen çok önemli birşey daha oldu.Bunu da paylaşmak istiyorum.
Bu basit dünyada ki ev sahiplerine bu kadar iyi davranılır,saygıda kusur edilmez.Ev sahibine olan sorumluluklarda maksimum hassasiyet hep korunur.Peki mülkünde ebediyen kalacağımız Yüce Allah'ımıza karşı da,aynı hassasiyeti koruyormuyuz acaba?
Güzel yazınız için tebriklerimi sunuyorum efendim.
Saygılarımla...