Aşk cennetin dilinden bize kalan yegane hatıradır. -- bulor
bekirce
bekirce
@bekirce

SARKOZY’İN ‘S’İNDEKİ SALAKLIK

17 Aralık 2011 Cumartesi
Yorum

SARKOZY’İN ‘S’İNDEKİ SALAKLIK

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1078

Okunma

SARKOZY’İN ‘S’İNDEKİ SALAKLIK

Son devrin sömürgeci Fransız milletine Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, 5 ay sonra yapılacak yeni cumhurbaşkanlığı seçimlerine ancak metaı kabul edilecek bir Ermeni soykırım inkâr yasa tasarısını yine aynı kıvırganlık ve yüzsüzlük maharetiyle gündeme taşımış bulunuyor. Öyle ki bu ’Soykırım suçlarının inkârına 1 yıl hapis ve 45 bin Euro para cezası’ mevzuatlı tasarı, Fransa Meclisi’nde görüşüldükten sonra kabul mu görür, red mi edilir bilemeyiz, ama bilinen bir galiz davranış var ki, bu Fransız denilen milletin içinden sıyrılan siyaset cazgırları ısrarla Ermeni sözde soykırırm meselesini acayib bir tavırla kaşıyıp durmaktalar.
Soykırım iddialarını inkâr suçu daha önce 2006’da Fransız Meclisi’nde kabul edilmiş, fakat şu bukelemun tıynetli Sarkozy tarafından senatoda tasdikatı engellenmişti. İktidar partisi Halk Hareketi Birliği (UMP) Marsilya Milletvekili Valerie Boyer tarafından hazırlanan bu tasarı, buna rağmen Yasalar Komisyonu’nda kabul edildi. Şimdi Sarkozy hazretlerinin de hevesleriyle tasarının 19-22 Aralık tarihleri arasında Fransız Milli Meclisi Genel Kurulu’nda oylanması bekleniyor ve Sarkozy’nin de tam desteğiyle UMP’nin çoğunlukta olduğu mecliste kabul edilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Pektabii netice yine Türkiye-Fransa restleşmeleri bittiğinde aleyhimize mi, yoksa bir buçuk ekalliyeti bulunan Ermeniler’in lehine mi olur, bilemesek de, meseleyi bu dalavereli işler itibariyle Fransa’nın dünya gözünde ve de Ermeniler’in Osmanlı özünde nasıl birer millet olduklarına bakmamıza ve bunu bütün dünyaya deşifre ederek, şu iki ne menem devletlere, bir daha; ‘haydi oradan hınzıroğlu hınzırlar! Siz önce kendi kara tarihinizle yüzleşin’ dememize ihtiyaç hâsıl olmuştur.
O ruhu ölmüş Sarkozy ki, Barak Obama’nın Ermeniler’in 1915 yılı olaylarının yıl dönümü olarak kabul ettikleri 24 Nisan günü ile ilgili; "96 yıl öncesinde, 20. yüzyılın en kötü mezalimlerinden biriyle sonuçlanan korkunç olayları ciddiyetle hatırlıyoruz. Büyük felaketin dehşetini hatırlarken acı çekenlerin hatıralarını onurlandırırken ve Ermenistan halkı için dostluğumuz ve derin saygımızın sözünü verirken, kalplerimiz ve dualarımız her yerdeki Ermenilerle birlikte.." şeklindeki deyiminden ve ona benzeyen Haçlı güruhlardan cesaret toplayan insandı, ama cedleri itibariyle tarihte insanlığa en büyük mezalimi uygulayan, acımasız katliamlar yapan bir ülkenin de evlâdıydı. Başta Cezayir olmak üzere Büyük Okyanus’un Polinezya adalarında insanlık dışı uygulamaları, bu ülkenin katilller arasında başı çeken sömürgeci ülkelerden biri olduğunun bir işaretidir ki buradaki nükleer denemelerde zarar gören yaklaşık 150 bin kişi ve bunlardan hâlâ hayattaki % 35’i kanserle mücadele eden 5 bin kişi de bir nev’i sömürge vatandaşlarıydı. Bu Sarkozy’in bugün sözde insan hakları sözcülüğüne soyunan ülkesi Fransa, 1830’dan 1962’ye kadar 132 yıl boyunca işgâl altında tuttuğu, 1945 sonrası da yönetimi altına aldığı Cezayir’de 1,5 milyon kişinin hayatını kaybetmesinde ve çok sayıda kişinin de işkence ve kötü muamele görmesinde müsebbib durumundadır.
Zamanın Fransız İşkence Tekniği Uzmanı ve Cezayir’deki 10. Hava İndirme Tugayı’na bağlı özel time komuta eden Emekli Tuğgeneral Paul Aussaresses, hatıralarında bu görevdeyken en az 1509 kişiyi yargısız infaz ettiğini bizzat itiraf ettiği hâlde..
Katliamları ve vahşiyane harekâtları yalnız Cezayir topraklarında değil, bizzat kendi başkentleri Paris’in ortasında sürdürdüğü ve yaklaşık 300’e yakın Cezayirli’yi kurşuna dizdiği, 11 binini döverek stadyumlarda günlerce esir tuttuğu hâlde..
Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin (FNL), Paris’te düzenlediği toplantıya katılan 30 bin civarındaki Müslüman Cezayirliler’i dağıtmak için Güvenlik güçlerini cop ve makineli tüfeklerle saldırtıp Sen nehri kıyılarında da kurşuna dizdirip nehre attırdığı hâlde..
Bu Fransız milleti, yine Bosna’da Sırplar’ın, Kıbrıs’ta Rumlar’ın, Güneydoğu Anadolu’da da yıllarca PKK’lı teröristlerin hamiliğine soyunduğu hâlde..
Kendi kapkara sömürgeci tarihiyle yüzleşemeyecek kadar alçalıp, bir gazetecinin konuyla ilgili yazdığı kitap ve ‘Ekim Ayında Paris’ adlı belgesel bir filmi 1962’de yasaklayacak kadar hürriyetleri baltaladığı hâlde..
Neresine dokunsanız mazlumun kanı fışkıracak kadar tartışmasız bir soykırımda bulunduğu hâlde; bugün Sözde Soykırım lâfazanlığıyla 1915’li yıllarda kışkırttığı avanak Ermenileri yine aynı oyunlarla kışkırtma gayretine düşmüştür.
Yakın tarih içinde Şah Rıza Pehlevi’den Saddam Hüseyin’e, Mübarek (!) Hüsnü’den Muammer Kaddafi’ye kadar suçlarının cezasını, ya ipte ya da çöpte çekenlerin verdiği emsal kendilerinde pek fazlasıyla mevcutken şu ibret ve emsal tanımaz millete ne oluyor da utanmadan, adaletli ve asaletli Osmanlı’ya soykırım yaftası çıkarabiliyor?
Fransız keferesi ve onun çizgisinde hareket eden Batılı sömürgecilere; ‘Buyurun, arşivlerimizi açalım, belgelerimize bir bakalım’ desek, elbette kendi kara tarihlerinin iç yüzünü verecek arşivlerin kapılarını açmakta inad edeceklerdir. Çünkü orada ne büyük kıyımlar mevcuttur. Halbuki üstlerine vebal sarılmaya çalışılan Osmanlı’nın Ermeni tebaası asla bir Cezayirli gibi ‘Fare Avı’na muhatab edilmemiş, bilâkis onlar emsal özelliğiyle Yozgat diyarında; hangi büyük evin, güzel bir köşkü, bir hanı görülse sahibi Hacı Ohannes olmuş ve bu gibi Ermeniler büyük servetlerinden dolayı Yozgat’ın Roçildi denecek kadar şereflendirilmiş, (1) Meclis-i Mebusan’da 31 kişisine söz ve tebaasına temsil hakkı verilmiştir. 1876’da açılan Birinci Meşrutiyet Meclisi’nde dokuz ermeni milletvekili yer almış, bunlardan Ohannes Allahverdi Meclis-i Mebusan Reisvekilliği yaparken, 1908’de ilân edilen 2. Meşrutiyet Meclisi’nde de on bir Ermeni milletvekili aynı hükümle hizmet alışlardır. (2) Bu on bir milletvekilinden üçü olan Kozan Milletvekili Hamparsum Boyacıyan, Erzurum Milletvekili Karakin Pastırmacıyan ve Van Milletvekili Vahan Papazyan, ‘Hasta Adam’ addedilen Osmanlı’yı yok etmek adına Birinci Dünya Savaşı yıllarında çetebaşı olarak Türk halkını ve Türk askerini arkadan vurmuşlardır.
1914 Meclisi’nde ise vekillik alan 12 Ermeni’den Ohannes Sakız, Artin Dadyan, Harutyan Dadyan paşalarla Manuk Azaryan Dışişleri Bakanlığı’nda müsteşar olarak görev almışlardır. 1908-1915 Osmanlı döneminde Ermeni Devlet Adamları sıfatıyla; Agop Kazasyan Paşa Maliye Bakanı, Gabriel Noradunkyan Dışişleri Bakanı, Mareşal Garabet Artin Davut PTT ve Bayındırlık Bakanı, Ohannes Sakız Paşa Hazine-i Hassa Bakanı, Bedros Hallacyan Bayındırlık Bakanı, Oskan Mardikyan PTT Bakanı, Sakız Ohannes Paşa Hazine-i Hassa Bakanı yapılırken, Mareşal Ohannes Kuyumcuyan, Abraham Erenyan Paşa, Manuk Azaryan da Ermeni Ayan Azaları (Senatörler) ünvanına lâyık görülmüşlerdir.
Burada, milletvekilliği verdiğimiz Ermeniler’den Agop Babikyan’a Tekirdağ’ı, Kegam Dergarabedyan’a Muş’u, Karakin Pastırmacıyan’a Erzurum’u, Vahan Papazyan’a Van’ı, Artin Boşgezenyan’a Halep’i, Krikor Zohrep ile Bedros Hallacyan’a İstanbul’u, Karabet Tomayan’a Kayseri’yi ve Nazaret Dagavaryan’a da Sivas’ı ve Sivaslılar’ı temsil edin demişiz.
Ya Devleti temsil eden büyükelçiler kimler olmuştur? Onlar da Dikran Aleksanyan; Brüksel, Yetvart Zohrab; Londra, Dikran Tıngır Berlin; Garabet Artin Davud Berlin ve Viyana; Mareşal Ohannes Kuyumcuyan da Roma Büyükelçileri’dirler.
Ve bazı Ermeni Danıştay Üyeleri de; Andon Tıngır Yaver Paşa, Abraham Yeramyan Paşa, Mihran Düz, Bedros Kuyumcuyan’dır. (3 ) Böylesine iftihar edilecek bir listeye dahil edilen nankör ecdadın vicdanî muhakemeden yoksun nesilleri, şimdi sanki çelik çomakla oynarcasına Fransız keferesinin ipine sarılmışlar ve sürüklene sürüklene tarihi gerçeklerin inkârıyla uğraşmaktalar. Onlar ki asırlarca tebaası oldukları bu şerefli millete ne kadar ihanette bulunurlarsa bulunsunlar, vaki gerçekler asla değişmeyecek ve değiştirilemeyecektir. Onları kullanan Sarkozy gibi dalaverecilere gelince, bunların da her inkârdan umdukları ancak haysiyetlerine zaaf yükleyecek ve Türkiye gibi güçlü bir Osmanlı mirası ülkenin dostluğunu kaybetmekten öte bir kâzançları olmayacaktır.

Kaynakça
1-Mehmet Ali Aynî, Milliyetçilik, İst. 1943, s. 323
2-Necla Başgün, Abdülhamit’in Culüsundan Zamanımıza Kadar Türk-Ermeni İlişkileri, Ank. 1970, s. 27
3-Sadi Koçaş, Tarih Boyunca Ermeniler ve Türk-Ermeni İlişkileri, Ank. 1967, s. 115; Basın-Yayın ve Enformasyon Eski Genel Müdürü Cemil Ünlütürk’ün ABD gazetelerine gönderdiği listeden

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sarkozy’in ‘s’indeki salaklık Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sarkozy’in ‘s’indeki salaklık yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SARKOZY’İN ‘S’İNDEKİ SALAKLIK yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.