SOSYAL YARALAR VE FETVA ARAYIŞI
Sosyal yaralar,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
1-öğretmen,,memur ,işçi maaşlarının ‘M.Vekili danışman’ maaşlarındaki düzenlemeye alınması.
2-öğrenci tutuklamaları suçu ne olursa olsun yapılmaması, bilim yuvasına siyasılerin uydu yayınıyla katılması
3-gazeteci (görsel ve yazılı basın fikir özgürlüğü)
4-herkesin inancını yaşayabilme özgürlüğü ‘azınlık cemaatleri dahil’(dini liderini seçmesinde seçim kanundan faydalanması,ilkokul dahil kendi okullarını ‘MEB’ denetiminde açabilmesi)
5-idari ve adli mahkemelerde halktan temsilci bulundurulması
6-Vali, savcı, hakim ,polis uygulamalarını halk denetimine açılarak şeffaflaşması
7-Hazine arazilerinin toprağı olamayana 20 yıllığına kiralanması ,kara geçemezse elinden alınması
8-Millet vekilliği seçimlerinde baraj düşürülerek, karma çarşaf liste sistemine geçilmesi(A ‘dan Ali, B ‘den Veli C’den Ahmet gibi)
9-Seçilen vekillerin genel kurul hariç secim bölgesindeki valilik binasında bir makam oluşturularak orda oturması. Ankraya ihtiyaç halinde çağırılması
10,-Vs,Vs,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,UZAR GİDER
Y ukarıda minicik bir bölümü sıralanan, Sosyal yaralar; insan için ve yaşamın düzene girmesi için tedavi edilmesi gerekli.insan ise maddi ve manevi bir varlıktır.insanın manevi kısmı sosyal yaraları tedavi için ilahi emirlerin muhatabıdır.dünyası dürüst olmayanın ahireti dürüst olamaz gerçeği göz ardı edilmemelidir.
Sosyal yaraların pazarı olan insan; kâinat kitabının özetidir. Hammaddesi topraktır.
Eskilerin deyimi ile anasırı Erbaa dört unsur denen elementlerden yanı hava sus ateşten yaratılmıştır.
Tanırının ruhundan üflemesiyle can bulmuş, Tanrıyla ney ve neyzencesine bir nefes ilişkisine girmiştir.
Hammaddesi toprak olan insanın yapısında torakta bulunan altın gümüş ve teneke madenlerinin hepisi insanın huy ve karakterinde mevcuttur.
Topraktan yaratılan insanın yaratılış gayesi etkin maddesine göre güzergah çizmiştir.
Altının güzergâhı tenekenin güzergâhı ayrı, ayrı yollarına devam etmiştir.
Birisi dünyanın imarı için gerekli diğeri ahiret’in bir diğeri Cemalullah ın vuslatı için kılavuzlaşarak yollarına kıyamete kadar devam edecektir
.ortak güzergâh ise dünyanın yaşanabilirliğinin devamını sağlamaktır. bu devamlılıkta şairde şiirde, dinde siyasette edebiyatta üzerine düşeni yapması gerektir.
Sözler haklının doğrunun yanında kılıçlaşıp zalime haksızsın diyemiyorsa gönüllere ölüler toprağı serpilmiştir. Söz dediğin sosyal hayatı uyandırmalı. Zalime tokat gibi inebilmeli. Kimin hırsızı haklı kimin şikesi, suçlusu gerekçeli diye padişahım çok yaşa diye tempo tutmamalı.
Söz ustalarından özür dilerim. Kafasına gözüne vurarak birileri olumsuzluğa baş kaldırıyor ya da bir şiir yazıyor bir şeyler karalıyor. Sağ olsun dostlar. Eleştirilerin bini bin para ediyor. Kraldan fazla kralcılar perişan ediyor. aynı eleştiren insanları takip ediyorum çivisi kopan sosyal yaralara Kayseri yede bir liman yapılsın cihetinden ses çıkmıyor. Sağ sol kendi şikelisini kurtarma operasyonuna tempo tutuyor.
.
Sosyal yaraları günümüzdekine benzer bir zamanda;
Hazreti Hüseyin ,zamanın zalimlerine ‘dur’ demek için Kufeye çağırılır.Yolda bir baba dostuna rastlar.Baba dostu derki;
- Ey peygamberin gülü,
- vallahi dedeni sevrim,Babanı severim, senide severim.
- Küfeliler vefasızdır.
- Gitme.ne olur gitme
Hz. Hüseyin;
kufeliler vefasızda olsa davete icabet vacıptir.
bize düşen kader gömleğini giyip kudrete sığınıp kazaya uğramaktır.
ben davete icabet etmezsem kıyamete kadar hiçbir zalime hiç kimse dur demez.
Der.
Hz. İmam Ali Kerremallahu Vechehunun dostu olan sahabi;
- Ey Hüseyin bilirmisin kufelilerin gönlü seninle kılıçları Yezedin emrindedir.
-
Der.
Hz. Hüseyin se kudrete sığınır kaderin hükmüne boyun eğip yola koyulur.
Ve malum son, zulme kaldırılmış direniş bayrağının kıyamete kadar dalgalanma öncülüğü gerçekleştirilir.
Sosyal yaraların adı ne olursa olsun, kimliği ne olursa olsun imam Alinin deyimi ile;
’mazluma din sorulmaz’
Sözü gereği, doğruya taraf olmalıyız.Taraf değilsek kalbimiz mazlumda, kılıcımız kalemimiz huyu yezitler geliştirmeye zeminler hazırlamakta yarış halini alacaktır.
Oysa Allah Resulü;
‘haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’
Demiştir. Acaba diyorum haksızlığın milenyum tarifinde değişiklik mi oldu .
Yoksa Hz. Hüseyinler Kerbelalarda boşuna mı şehit oldu…? Veya tenekelerin sayısında artış mı oldu…
Hani bir sendika sözü var ya
‘susma sustuk ca sıra sana gelecek’
Zira ; ‘kim bir haksızlık görürse eliyle engel olsun,gücü yetmezse diliyle engel olsun,dil ilede söyleme ,yazma cesareti yoksa; kalbiyle ‘buğuz’ etsin bu ise imanın en zayıf şeklidir’ diyen dinimizin Rehberinin bu sözlerine kulak vermeliyiz…
Kalbimizin de, sözümüzün de Hüseyinlerin yanında olması dualaşırken,,suskun Türkiye nin sessizliğinin sırrı tarihin tekerrürünün oynaşmasından başka bir şey mi dir..?………………
…..?????,,,Sorusu ; Nefis, şeytan, yezit, siyaset ve çıkar beşlisinin Hz. Hüseyinlere hazırlanan yeni siyasal ‘BOP’ lu Kerbelalarının milenyum versiyonunun ayak seslerine kulak tıkayarak vicdan rahatlatma fetvaları arayışıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.