Ben Aile babasıyım
Çocuk olmak ne demekti ? Nasıl bir duyguydu. Çok uzak bir kelime bana. Hayat ve yaşam . iki zor kavram. Hayat, babamın çocukken bana anlattığı yorgan altı bir masal. Büyüdükçe anladım ki yalan konuşup babamı da kandırmışlar. Beyaz bir boş sayfa bırakıp kaldım hayatın en zor sınavından. Şu aralarsa boğuluyorum kendi yarattığım okyanuslarda. Yaşam, adaletsiz bir seçim. Sordular mı ki bana yaşamak ister misin diye. Bir anda açtım gözlerimi karabulutlar altında. Bedenim ikiye ayrıldı. Bir yanım yaşıyor diğer yanım her geçen gün bir az daha eriyor. 10 yaşında çalışmaya başladım. Hayat için kendimi feda etmem gerekiyordu. Doğduğum yerde her hafta Pazar günü “Uçurtma Günü”ydü. Havada rengarenk salınan uçurtmalar. Hayranlıkla izlerdim onları tarlaya giderken. Uçurtma uçururken ipin elimi kestiğindeki o acının zevkini doya doya yaşayamadım. Çocukluk aşkım hiç olmadı. Uğruna bahçelere gizlice girip onun için güller kopartamadım. Geceleri dama çıkar yıldızlara bakıp hayal ederdim. Aşık olmak nasıl bir duyguydu. Güler miydin günlerce yoksa, aşkından ağlar mıydın. Kalbi atar mıydı insanın küt küt. Ablam derdi ki “Aşklar iki türlüdür. Biri acı verir diğeri mutluluk. Ama sen sen ol yinede aşık olma.” Pek katılmazdım ona. Yaşanmamış duygular yaşamadan hayatıma devam edeceğime , yaşarım acımı da kederimi de öyle devam ederim hayatıma. Çocuklar sokaklarda yakalamaç oynarken ben tarlalarda sabahladım bir başıma. Daha 10 yaşındaydım. Tektim yalnızdım. Korkuyordum karanlıktan. Ama ben korkuyorum diyemedim. 10 yaşında koca bir adamdım. Erkekler korkarmıydı karanlıktan hiç. Ne derdi babam. Babamın kollarında o büyük sevgiyi hiç tadamadım. Sarılmazdı ki zaten bana. Yavrum demezdi. Sen koca adam oldun artık büyüdün derdi. Benim bisikletim olmadı. yollarda çocuklarla yarış yapamadım hiç. Bahçelerde tarlalarda büyümeme rağmen ağaç dallarında gizilice elma yiyemedim. 10 yaşında kocaman bir adamdım ben çünkü. Çocuk olamadan koca adam olmuştum.Yürümeyi bilmeden koşmaya başlamak gibi. Yakışır mıydı koca adama ağaca çıkıp elma yemek? Halbuki o ağaçtan kopardığın elmanın tadı ne tatlıdır. Yarı mutluluk yarı heyecan içinde yersin hızlı hızlı. Kuralları çiğnediğin için daha bir tatlı gelir elma sana.. Hep merak ettim o duyguyu ama yapamadım.
Kardeşlerim için çalışmam gerekiyordu. Uzun yollarda büyük maceralar yaşadım. İçimde açılan yaraların büyük acılarını tattım.
Hayat ne zormuş babacım. Yaşıyorum işte her şeye rağmen. Katlanıyorum acılara. Geriye dönebilsem keşke
Babam benim biricik kahramanımdı. Sevgisini hiç gösteremedi bana. Sert bakışlı iri yarı bir adamdı. Ama biliyordum oda beni seviyordu içten içe. . Eskisi gibi temiz ve saf olsak. Yüreğimiz yanmasa.yeniden büyüt beni babacım. Ama bu sefer sar beni kollarınla. Elleri gibi yumuşacık yüreği vardı. Ağlardı bazen. Hissederdim. Yaşlar dökülmese de boncuk gözlerinden, kimseye belli etmeden sessizce ağlardı için için. Bazen yanımızda bazen tek başına. Hayat yoldaşı onu terk etmişti.Belki de bu yüzden açığa çıkaramadı içinde ki o sevgiyi. Ne olursa olsun o benim biricik kahramanımdı işte.
Geriye dönüp baktığımda keşkelerimle , pişmanlıklarımla babama olan anlatamadığım sevgimle özlemimle sürdürdüm hayatımı. Ne oldu da ayrıldı ellerimiz babacım. Sormaya cesaret edemedim , ettiğimde fırsatım olmadı.
Şimdi kocaman bir adam oldum. Ben aile babasıyım. Yine çalışıyorum işte. Bu sefer çocuklarımı doyurmak için. İki tane oğlum var. Onlara en güzel bisikletleri aldım. Sevgimi en abartılı şekilde gösterdim. Her dediklerini yaptım. Belki de en büyük hatayı burada yaptım babam gibimi olmalıydım yoksa ? Okumaları için elimden gelen her şeyi verdim onlara. Yanlış yapsalar da bağıramadım. Elim kalktı havaya ama vuramadım. Canım yandı içim acıdı ama onlara , evlatlarıma asla dokunamadım. Olsun varsın şımarsınlar. Bana kucak açan olmadı. Sevgiyle bakan gözler göremedim. Onlar bunlardan mahrum kalmasınlar.
Bir zaman sonra;
Ben onlara koştukça onlar kaçtı benden. Yavrularım yanımdayken evlat özlemi çektim içten içe.
Artık 55 yaşındayım. Babam gibi bende hayat yoldaşımı kaybettim. Evlatlarım …
Onlar da beni terk etti. Nerede ne yapmaktalar bilmiyorum. Çılgınlar gibi eğlenmeyi özlüyorum.. bir gülmeye birde bir de yaşamaya hasretim. Günler aylar yıllar geçiyor. Zaman ilerliyor. Her şey değişiyor. Bir ben değişemiyorum. Bir ben geçemiyorum şu illet hayattan. . volkan olup taşıyorum. Etrafa saçıyorum geç kaldığım yarım bırakılmış hayatları.
Şimdi benim evim kaldırımlar. Gözüm yaşlı başlıyorum güne. Hayat dolu mavi gözlerimde ölüm pençesinde can çekişen bir adam görüyorum. Kimse kurtaramaz beni bu hayattan bilirim. Kaderimdir böyle yaşamak, ne gelir elden. Hayata gözlerini yummaktır belki çaresi. Çektiğim onca çileden sonra adalet mi şimdi bu söyle be hayat. Dolu dolu yaşayamadım gençliğimi. Geride bıraktıklarım teker teker gitti. Yine yalnızım, yine korkuyorum… her şey bir hayal gibi uzaklarda öyle yalnızım. Ruhum kanatlanıp uçuverdi sanki ansızın. Her gün bir az daha unutulmak nasıl zor gelir. Ben hiç unutmadım. Unutmayı kalbim ne bilir…
YORUMLAR
Eseriniz bana Kemalettin Tuğcu,yu anımsattı.Duygu yüklü eser okuyanda derin izler bırakırcasına etkiliyor.İşin içinde baba da oldu mu etkilenmemek mümkün değil.Maalesef öyle hayat.Babanın değeri öldüğünde anlaşılıyor.Bir an önce ölmesi için dua eden mirasyediler mi emekli maaşına konmak için dua eden dullar mı ne ararsanız ne yazık ki hep olmuştur.Allah babaların yardımcısı olsun.
Yazının rengi de gerçekten kötü.Siz hiç kırmızı renkte bir kitap sayfası okudunuz mu?..Gayet güzel toplumsal içerikli bir yazı.Tebrik ederim.
sami biberoğulları
Pek çok insanın ortak bir sorununu çok güzel dile getirmişsiniz: '' Kalabalıklar içinde yapayalnız kalmak '' Oldukça yakından tanıdığım bu kavramı bu kadar güzel bir şekilde ifade ettiğiniz için kutlarım sizi...Keşke bu kutlamayı yaşadığınız sevinç ve mutlulukları anlattığınız bir yazınız için yapabilseydim.
Selam ve saygılarımla.