- 866 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Teşekkür Ederim Öğretmenim
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sonbahar biz öğretmenler için "hüzün mevsimi"değil,"kavuşma mevsimi"dir.Okullar açılır ve öğrencilerimize kavuşuruz.
İşte böyle bir kavuşma mevsiminde;ılık bir sonbahar günü okul bahçesinden içeri girdim.Çok heyecanlı ve mutluydum.Sanki görevime yeni başlıyordum.Birinci sınıfları alacaktım o yıl.Veli ve öğrencilerimin beni beklediklerini görünce heyecenım daha da arttı.Açılış töreninden sonra mini mini öğrencilerimi alıp sınıfa girdim.Cıvıl cıvıl dı sınıf.Öğrencilerimin bazısı ürkek,bazısı heyecanlı,bazıları da ,nereye niçin geldiklerinin bilinciyle dolaşıyordu sınıfta.Hepsiyle ayrı ayrı tanıştık,biribirleriyle tanıştılar.İlk ders bitti.İkinci ders sınıfları,lavaboları tanıttım.Teneffüste öğretmenler odasına girdiğimde arkadaşlar işimin zor olduğunu söylediler.Şaşırdım neden zor olsun ki ben ilk kez birinci sınıfları almamıştım.Her birinci sınıf yeni bir başlangıçtır biliyorum.Açıkladı arkadaşlarım sınıfımda spastik özürlü bir öğrenci olduğunu durumunu görünce anlayacağımı da belirtiler.Korkmadım,üzülmedim.O da bizim çocuğumuz ve onunda okuma yazma öğrenmeye hakkı var ,diye düşündüm.Tek endişem diğer öğrencilerin onu kabul etmesiyle ilgiliydi.
Okulun ilk günü gelmeyen bu öğrencimi merakla beklemeye başladım.Ertesi gün geldi.Biraz zor yürüyor,zor konuşuyor,ellerini rahat kullanamıyor,kasılıyordu.Ama gözlerindeki pırıltı beni çok etkiledi.Bembeyaz bir ten,siyah kıvırcık saçlar,pırıl pırıl bir çift siyah göz...Diğer öğrencilerle tanıştırdım.Onun bizden farklı olmadığını anlattım.Ve dersimize başladık.Zeynep ellerini rahat kullanamıyordu.Ama çok gayret ediyordu.Ona sürekli rahat olmasını,yazabileceğini söyledim.
Aylar boyunca ben sabır ve şefkat gösterdim.Zeynep üstün bir azimle çalıştı.Bir gün bile devamsızlık etmedi.
Aralık ayı bizim için güzel günlerdir.Öğrenciler mısır gibi patlamaya başlar.Birer ikişer okumaya geçerler.Dersler daha zevkli geçmeye başlar.Zeynep’te okuyabilmek için gayret eden öğrencilerimin başında geliyordu.Annesi sık sık okula gelip,kızının beni çok sevdiğini,beni üzmemek için çok çalıştığını söylüyordu.
Zeynep,daha önce okula gelmek istemezmiş.Birkaç kere okula başlayıp ,daha sonra bırakmış.Bu yılki isteği annesini çok mutlu ediyordu.
Bir gün yine okuma çalışmaları yapıyordum,sınıfımda.Alıştırma kitaplarını öğrencilerime sırasıyla okutuyordum.Okuyanların elmaları kızarıyordu yavaş yavaş.Sıra Zeynep’e geldi.Şans buya elimdeki kitap en zor olanlarından biriydi.Sözcükler çok heceli,cümleler uzundu.Kitabı değiştirsem diye düşündüm,diğer öğrencilerin dikkatli gözlerinden kaçmazdı bu hareketim.Zeynep de farkedip üzülebilirdi.Ona güvenmediğimi düşünmesini istemezdim doğrusu."Gel" dedim."gel de göster kendini eminim çok güzel okuyacaksın."...Geldi Zeynep,heyecanlıydı,,bir kaç istem dışı hareketten sonra okumaya başladı.Bir sözcük,ikinci sözcük,cümle bitti..Derken birinci sayfa,ardından ikinci sayfa,üçüncü derken mutluluktan yerimde duramıyordum.Ayağa kalktım.Bütün sınıf ayakta,"yaşa Zeynep" diye bağırıyor,alkışlıyordu.Zeynep birden boynuma sarıldı,hem ağlıyor hem de "okuyorum öğretmenim "diyordu.Benimde gözlerimden yaşlar akıyordu.Başarmıştım,başarmıştık..hepimiz....Sevgi-sabır,azim ve istekle birleşince üstesinden gelmiştik zorlukların.Zeynep’inde elması kızardı.Zeynep ,ders çıkışı koşa koşa eve gidip annesine anlatmış her şeyi.Annesi bana telefon ettiğinde ağlamaktan konuşamıyordu.yanaklarında akan mutluluk gözyaşlarydı.Tekrar tekrar teşekkür ediyordu bana.Oysa ben yalnızca görevimi yapmıştım.Bunu içinde teşekküre gerek yoktu.
Zeynep daha sonraki yıllarda da hiç bitmeyen azmiyle pek çok şeyi öğrendi,başardı.Okuyup yazıyor.İşlem yapıyor.Şiir ezberliyor....Ve okulu çok seviyordu.Elbette kapasitesi kadar.
Ve son sınıfa yani beşinci sınıfa geldik.Yıl sonu bir veda gecesi düzenledik.Hem emekli oluyordum,hem de öğrencilerimden ayrılıyordum.Herkesin görevi vardı,Zeynep’inde...Onun görevlerinden biri folklor ekibini çağırmaktı.Mikrofonu eline aldı,titrek,zor anlaşılan bir sesle:"teşekkür ederim,öğretmenim,çok teşekkür ederim"deyip ellerime sarıldı.Öylesine bir duygu yoğunluğu içindeydim ki anlatılamaz.Göz yaşalarımı tutmakta zorlanıyordum.Misafirlerimizde öyle.Hepsi bizi ayakta alkışladılar.
Saymadım kaç yıl geçti o günlerin üzerinden.Emekli bir öğretmenim artık.Zeynep’le karşılaşıyoruz arasıra.Bana hâlâ okumayı öğrendiği günkü gibi gibi bakıyor:ışıl ışıl...
Bu ışıklar yolumu aydınlatan,yol gösteren kılavuzum oldu meslek yaşantım boyunca.Ve öğrencilerim beni mesleğimin zirvesine taşıyan kilometre taşları oldu.
Eğer bir daha dünyaya gelecek olursam yine öğretmen olurum.Çünkü, öğrencilerimin sevgisi,onlara bir şeyler öğretmenin mutluluğu her şeye değer...İyi ki öğretmenim...
kirilgan
YORUMLAR
Değerli Meslektaşım.
Ben de sizin gibi emekli bir öğretmenim...Yazınızı gözlerim yaşararak ama aynı zamanda gurur duyarak okudum...''Ne mutlu bana ki ben de bir öğretmenim'' dedim.
Son görev yaptığım okulda Barış adında Hiper Aktif bir öğrencim vardı...Kendi ayağım sakat olduğu halde onu zaman zaman omuzlarıma aldığım olmuştur...Aynı okuldaki bir Down sendromlu öğrencimiz ise ( Adı Eda'ydı ve 3. sınıfta bize geldi ) Bizim okulumuza % 80 özürlü raporuyla gelip yıl sonunda yapılan muayenesinde özür derecesi % 60 a indi....
Sevgi değerli meslektaşım sevgi...Neler yaptırmıyor ve nelere kadir değil ki?