- 2835 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Karanlık Yanımız
Şu "can sıkıntısı" denen şey kadar tehlikeli bir şey daha tanımıyorum. Herhangi bir günlük gazeteyi elimize alıp şöyle bir göz gezdirsek, hemen anlayabiliriz onun nelere kadir olduğunu. Daha çok üçüncü sayfalarda rastlarız canı sıkılan insanlara. Onların gece evlerinde TV seyredip evdekilerle tatlı tatlı sohbet etmek gibi ölümü hatırlatacak kadar iç bayan bir huzur sahnesine, dışarıyı ve tehlikeyi kat be kat tercih etmelerinin sonuçlarını okuruz o sayfalarda.
İlk bakışta anlaşılabilir bir tercihtir bu. Gayet insanca gelir. "Ot değiliz ya." deriz kimi zaman. "Sırf tehlike var diye dışarıya çıkmayacak mıyız? Gece de olsa yürüyemeyecek miyiz kaldırımlarda gönlümüzce? Bir zarar gelmesin diye, kırılmasından korkulan bilolar gibi eve mi hapsedeceğiz kendimizi?"
Yürürüz kaldırımlarda. Her tür karanlığa meydan okuyarak... Neşeli sesler ve ışıklar çağırır bizi durmadan. Aydınlığa koştuğumuzu sanır ve dalarız o yerlerden birine. Sıcacıktır içerisi. İnsanlar gülerler durmadan. Sanırız ki dost bir yerdir burası.... Karanlık dışarıda kalmıştır. Kendimizi müziğe bırakır, keyifle seyre dalarız çevremizi. "İyi ki kapanmamışım eve." deriz. "Korkacak hiçbir şey yok burada."
Can sıkıntısı çoktan uçup gitmiş, yerini kanımızı kaynatan müzik ve içki almıştır. Sahi ne zaman vermişizdir siparişi barmene? Her şey kendiliğinden gerçekleşiyordur sanki burada. Birileri bizim adımıza karar vermiştir çoktan. Bizse kurulu bir bebek gibi harfi harfine uyuyoruzdur alınan bu kararlara. Acemiliğimizi umursamaz tavırlarımızla gizleyerek, durmadan çevremizi gözlemliyor, buranın kanunlarını öğrenmeye çalışıyoruzdur.
Yeter ki canımız sıkılmasın, evin o öldürücü sıradanlığına dönmeyelim diye durmadan içeriz diğerleri gibi. Neden içiyoruz diye sorsak da kendimize, içten içe biliriz ki buralı olmanın en baş kanunudur içmek... Üçüncü sayfaları kan gölüne çeviren bir sürecin tam ortasında olduğumuzu bilmeden, dikeriz dururuz kadehleri. Dışarının karanlığından çok daha koyu bir karanlığa ulaşıncaya kadar içimizde...
Bir süre sonra o karanlık yanımız çıkar açığa gitgide... İşte o zaman başka tür bir can sıkıntısı baş göstermeye başlar içimizde. Artık bu müzik ve içki yetmiyordur sıkıntımızı dağıtmaya. Daha eğlenceli bir şeyler arıyoruzdur. İçtikçe daha çok susayan alkolikler gibi içimizdeki ilkel insan da birtürlü doymuyordur eğlenmeye. Artık daha farklı bir şeyler, en başta da heyecan istiyordur. Dışarı atarız kendimizi, geceyi daha da karanlığa boğacak bir canavarı salarak içimizden... Belki üçüncü sayfalık bir şey geçmez başımızdan o gece. Ama sadece bir tesadüftür bu. Biz olmasak da o sayfalara geçecek birileri olacaktır her zaman. Bizim kadar karanlık birileri bir yerlerde hep olacaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.