AYRILIK DÖKÜLDÜ GÖNÜLDEN
Gecenin bir yarısı
Ayrılığın adına yazıyorum.
Hani vardır ya hepimizin hiç ayrılmak istemediği insanlar... Anneler, babalar, teyzeler, kardeşler...
İşte öyle insanlar giderler en olmadık zamanlarda. Siz ellerini tutmak için ön kapıda beklerken, onlar
Arka kapıdan giderler. Ben gidiyorum bile demeden giderler. Belki de diyemeden... Kimileri uzak diyarlara kimileri toprağın altına. Koca dağlar üstünüze yıkılır. Gözyaşlarınız
Delirmişçesine alıp götürür her şeyinizi; gülümsemelerinizi, gamzelerinizi... O insanla kurduğunuz hayalleri...
Sevdiğiniz insan gider ve Ondan geriye hayalden öte gitmeyen anılar kalır.Ne yaşanmışsa, yaşanmamıştır artık !
Yaşlıdır artık pencerelerimiz. Hep, geri dönecekler diye bir umut... Gözler, ufukta gideni gözler. Ama acımasızdır ya
hayat, beklenenin kılığına girmiş insanlar ikinci kez yıkar adamı. En kötüsü de geri gelmemeleri, kavuşamamak onlara.
Gerçi bizler yazdığımız öykülerde bile kavuşamazken sevdiklerimize, nasıl olur da kavuşsun bu dünyada yürekler? Dirilir mi ki ölülerimiz? Gelir mi
Elimizden kayıp giden hayallerimiz?
Eğik yürüyorsun diyorlar bana. Babam "Dik dur oğul." diyor.Nasıl olsun da dik dursun bu
beden? Baktığım her yerde özlemlerimi ararken, nasıl kalksın başım yerden? Ne dik durur beden ne de...
HAYATIN PEŞİNDEN KOŞARKEN, YA SEVDİKLERİNİZ DÖKÜLÜR GÖNLÜNÜZDEN YA DA HER HARFİ İÇİNİZİ YAKAN SATIRLAR...
Ve İşte Onlardan Bir Tanesi Daha:
Evimizden birileri ölür ve odalarımız boşalır gibi olur.Ne kadar tuhaf, onların geride bıraktıkları boşluklar dünyamızı küçültür…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.