Bir Anayasal Düzenleme Önerisi de Benden...
Bu günler de yeni bir "sivil anayasa" hazırlanmakta ya, ben de burnumu sokmadan edemedim bu gayretkeşliğe... Ama, en güzel önerinin benim ki olduğunu da belirtmeliyim haa... İşte, önerilerim ve gerekçelerim:
Yetkisiz Cumhurbaşkanı ve tüm yetkileri eline geçirmiş bir Başbakan idaresine demokrasi denilebilir mi? Hayır! Diktatörlüktür bunun adı... Her yetkiyi kullanabilen ve göstermelik/ sahte seçimler yüzünden devletin başından bir türlü uzaklaştırılamayan bir Devlet Başkanı idaresine de demokrasi denilemez. Bunun adı da Diktatörlük olur.Şu andaki çok muhterem başbakanımızın erkler üzerindeki tahakkümünü, getirilecek başkanlık sisteminde sürdürmesi amaçlanıyorsa, buna ne denir? Buna diktatörlüğe hazırlanma denilir mi?
Demokraside, ne devlet başkanı/ cumhurbaşkanı, ne başbakan, ne de diğer erkler başına buyruk olamazlar ve sıkı denetime tabi olurlar… Devletin yönetiminin tamamen siyasi erke teslim edildiği bir sistemde, güçlü siyasi erkin diktatörlüğe, zayıf siyasi erkin/koalisyonların da karmaşaya/ istikrarsızlığa sebep olduğu bir gerçektir. Devletin ayağa kalkmasını sağlayan başlıca sektörlerin, erkler ayrılığı ilkesiyle bir birinden olabildiğince bağımsız, kendi iç denetimi ile ve erkler üstü bir üst denetim ile kontrol altında tutularak yönetilmesi gerekir. Bu sektörleri Ekonomi, Hukuk, Güvenlik, Eğitim, Sağlık/Sosyal Güvenlik şeklinde gruplandırmak ve bu sektörlerin kendi iç denetimlerini sağlıklı bir yapılanmaya ve dış denetimini de Halk Meclisine teslim etmek mümkündür. Buna göre, ülkeyi, bu sektörlerin en tepesindeki Cumhurbaşkanı yardımcılarından ve bunların da başında bulunan bir Cumhurbaşkanından oluşan bir hükümet tarafından yönetilmesi uygun olabilir. Bir başka deyişle, ülkeyi, Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcılarının (BAŞYARGIÇ, BAŞKOMUTAN, BAŞÖĞRETMEN, BAŞTABİP, BAŞVEKİL, BAŞBAKAN) oluşturduğu üst kurul yönetir.
Ayrıca, görev süresi bitmiş eski Cumhurbaşkanları ve yardımcıları ile akil adamlardan oluşan Danışma Kurulu Cumhurbaşkanının danışmanlığını ve ideolojiye bağımlılığının denetimini yapar.
Devlet yönetimine ilişkin tüm kararlar üst kurul tarafından oylama ile onaylanır ve ilgili kadrolar ile yürütülür. Tüm alt kadrolar bu kararlarla bağımlıdır, bu kararlar dışında hareket edemezler.
Üst kurulu oluşturan her bir erkin, kuvvetler ayrılığı sistemiyle birbirlerinin yetki alanlarına müdahaleleri anayasal müeyyidelerle önlenir. Her erk birbirinden tamamen bağımsız kendi sistematiği içerisinde işler.
Cumhurbaşkanı, hükümet üyeleri arasından, kurul üyeleri tarafından kendisi dışında bir adaya oy vererek seçilen iki aday arasından TBMM/Halk tarafından seçilir. Bunun için uygulanan seçimde en çok oyu alan cumhurbaşkanı olur.
Başvekil ve Başbakan hariç olmak üzere her Cumhurbaşkanı Yardımcısı kendilerine ait kurullar tarafından terfian hak edenler arasından seçilerek Cumhurbaşkanı Yardımcığına atanır ve o kurullara ve kurumlara başkanlık eder. Cumhurbaşkanının seçilen yardımcılarına Kemalizm’e uygun olmadıkları gerekçesiyle itiraz hakkı saklı tutulur ve itirazı varsa, bu TBMM’nde görüşülerek karara bağlanır. Cumhurbaşkanının yetkilerini kullanması en iyi uygulamayı tespit için danışma kuruluna danışmak suretiyle keyfilikten arındırılır ve yardımcılarının bulunduğu üst kurulda denetlenir.
Devlet yönetiminde görev alan hiç kimse denetlenemez değildir.
I- CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI-BAŞVEKİL:
TBMM, genel seçimlere iştirak eden partilerin seçilmiş halk temsilcileri tarafından oluşturulur. Meclisle çeşitli nedenlerle işliği kesilen üyelerin yerine yedekten yeni üyeler atanır.
Başvekil, yasama görevi ve denetim görevi yapan Halk Temsilcileri tarafından seçilerek TBMM’ne başkanlık eder.
Genel seçimlerde baraj uygulanmaz ama, bir önceki seçimlerde yüzde beşten az oy almış partiler ya da kayıtlı üye sayısı toplam seçmen sayısının yüzde iki buçuğundan az olan partiler genel seçimlere katılamaz.
Siyasal Partilerden bir önceki seçimlerde yüzde beşten çok oy almış olan ya da toplam seçmen sayısının yüzde iki buçuğu kadar üye kaydı olan her siyasal parti Halk Temsilcisi adaylarını üyeleri arasından üyelerinin oylaması ile seçer. Bunun için parti üyelerinden onar kişilik gruplar oluşturulur ve her on kişilik gruba mensup olan üyeler oyunu diğer dokuz kişiden (kendisi dışında) bir üyeye vererek grubun adayını seçer. Bunlardan da onar kişilik gruplar oluşturularak işlem aynen devam ettirilir. Böylece oluşan piramidin tepesinde o partinin Halk Temsilcisi adayları kalır.
Halk tarafından genel seçimlere girmeye hak kazanmış siyasi partilerin halk temsilcisi adayları arasından hiçbir seçim barajına tabi olmadan seçilen Halk Temsilcileri, TBMM’deki tüm oylamalarda bağımsız bir irade ile davranırlar. Onların bağımsız iradelerine ipotek koyabilecek tüm uygulamalar (grup kararı, lider hegemonyası gibi) yasalarla engellenir.
Mahalli idarelerden muhtarlık ve mahalle meclisi genelde kadınlardan oluşturulabilinirse. İl Genel Meclisinin ve Belediye Meclisinin de en az %51’i kadınlardan oluşturulabilinirse ve TBMM üyelerinin yarısı kadınlardan oluşturulabilinirse, kadınların siyasi hayatta etkileri arttırılmış olur…
II- CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI-BAŞBAKAN:
Başbakan, Cumhurbaşkanlığı kurulu tarafından atanır. Başbakanın yetkileri ekonomik konularla sınırlıdır.
Meclis üyeleri arasından ya da meclis dışından bakanlarını seçerek ekonomik işleri yöneteceği hükümeti kurmak onun yetkisindedir.
Başbakanın kurduğu hükümet, TBMM üyeleri tarafından, beş yıllık dönem için onaylanır ve Cumhurbaşkanlığı kurulu tarafından onaylandıktan sonra tamamen bağımsız bir statüde görev yaparlar. (Milletvekili olanların mİlletvekilliği düşürülerek ve kurumlardan gelenlerin o kurumlarla bağı kesilerek…)
Hükümetin yapacağı işlere dair yetkileri ise beş yıllık kalkınma planları içeriğiyle sınırlıdır. Devlet bütçesine uygun Beş yıllık planların içeriği tespit edilen uzman bürokratların önerileri içinden TBMM’nde kabul edilenlerden oluşur. Beş Yıllık Kalkınma Planının parasal tutarı bütçeyle denk olmak zorundadır. Hükümet üyeleri, uygulamalarında plan dışı inisiyatif kullanamazlar, ama bakanlar kurulu kararıyla tespit edilen zaruri ihtiyaçlar TBMM’de görüşülmesine müteakip üst kurulda da görüşülüp onaylanarak karar alınırsa, ek Kalkınma Planı ile uygulanabilir.
Ekonomi Politikalar:
Ekonomik yapı, detaylandırmadan kısaca şöyle özetlenebilir: Ülke ekonomisi beş yıllık kalkınma planlarıyla yönlendirilir. Her il beş yıllık planlarda belirlenmiş kendi politikalarını uygular. İllerin ekonomik yapıları şöyledir:
1-Öncelikli olarak her ilin tarım, hayvancılık ve gıda sanayii, o ilin genel tarım kooperatifi kanalıyla o işlerle uğraşan halka aittir.
2-Her ilin kendi ihtiyaçlarını üretmeye yetecek oranda giyim sanayi ve inşaat sanayi vardır.
3-Her ilin diğer illerden farklı olarak uzmanlaştığı özel bir yatırım-üretim sektörü vardır. Bu, o ilin üretim faktörleri göz önünde tutularak belirlenir.
4-Devlet altyapı yatırımlarını ve kolektif yatırımları (yer altı zenginlikleri, enerji, uzay, güvenlik, hukuk, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik yatırımları) yönetir.
Yeraltı zenginliklerinin işlenmesi, enerji, uzay, güvenlik, hukuk, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik teknolojisi ile ilgili özel sektör yatırımları ise teşvik edilir.
Devlet yönetimindeki yatırımların sahipliği Türkiye Cumhuriyeti halkına aittir ve buralar halkın onayı bir referandumla alınmadan hiçbir erk tarafından özelleştirilemez.
III- CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI-ADALET:
Kemalist Hukuk Politikası...
T.C. bir Hukuk devletidir. Yargıyla ilgili yargıç ve savcılar, istihbarat, polis, nüfus müdürlükleri, v.s. Adaletten sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısına bağlıdır.
Her ilde cumhuriyet savcılıkları her mahallede mevcut karakollarda da görev yapar ve olayların çoğu bunlar tarafından mahallinde halledilir. Böylece yargı sistemindeki yük hafifletilmiş olur.
IV-CUMHURBAŞKANI YARD.-GÜVENLİK :
Kemalist Güvenlik Politikaları ...
Dış güvenlikle ilgili silahlı güçler, iç güvenlikle ilgili silahlı güçler, iç ve dış istihbarat kurumları, Savunma Sanayi Kuruluşları Güvenlikten Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısına bağlıdır Ülkede her ilin güvenliği için özel yetiştirilmiş güvenlik elemanlarından oluşan o ilin nüfusunun yüzde onuna eşit sayıda özel kuvvetler birimi vardı. Bunlar yargıya bağlı polis teşkilatıyla ve gene yargıya bağla yargı istihbaratıyla da koordineli çalışırlar.
T.C. Güvenlik Politikalarının tam bağımsızlık içinde yürütülmesini sağlamak için NATO gibi kuruluşlarla ilişki kurulmaz. T.C. topraklarında başka ülkelerin üslenmesine izin verilmez.
Komşu ülkelerin T.C. sınırlarına yakın bölümlerindeki üslerde konuşlanmış yabancı silahlı güçlerini bertaraf edebilecek tüm tedbirler ihmal edilmeden alınır.
V.)CUMHURBAŞKANI YARD.-BAŞÖĞRETMEN :
Kemalist Eğitim ve Bilim Politikası...
Eğitim tamamiyle millidir. Mecburi öğrenim on bir yıldır. Artı bir yıllık okul öncesi eğitim ve iki yıllık ön lisans zorunlu değildir, ama ön lisans eğitimine sınavsız, onbir yıllık eğitimdeki başarı performansı baz alınarak geçilir. Eğitim parasızdır ve herkese eşit hitap edilir. Kemalist İdeolojiyi besleyen, geliştiren öğretim sistemini baz alan, bilimsel, akılcı usullerle eğitim verilir.
Kemalizm’e uyum gösteremeyen elemanlar bu sistemin dışına çıkartılır. Bu tip elemanların sistemin içine sızmaları katı kurallarla/yasalarla önlenir.
Eğitim sektöründe kar güdüsünün ve özel mülkiyetin ve çoklu tedrisatın felaketler yarattığı görülür. Eğitim sistemi olduğu gibi devlete devralınmıştır. Bunun finansmanı kapsamlı bir servet vergisi, devletin uyguladığı gelir vergisine ilave edilecek birkaç puanlık artış ve bütün finansal işlemlerden bir vergi alınması ile halledilir. (Bu uygulama neoliberalizmin tahribatını ve bölüşüm dengesizliğinden doğan farklılıkları onarma tazminatı olarak kabul edilebilir.)
İmam hatip liseleri (ve ışık okulları gibi özel okullar) ve aynı şekilde çift tedrisat yaratan diğer okullar derhal kapatılarak tek tedrisat uygulanmaya başlanır. (Din personeli yetiştirmek İlahiyat Fakültelerine bırakılır. İlahiyat Fakültelerinde de Tüvan’ın rejimine muhalif öğrenime kesinlikle izin verilmez. Kur’an ayetleri, ayetlerin meali ve müteakiben tefsiri ekseninde bir İslam sentezi ile ibadet yaygınlaştırılır.) Bu şekilde Kemalist ideolojide (akılcı, bilimci) yetiştirilmiş personel camilerde kullanıldıktan daha fazla halkevlerinde düzenlenecek kurslarda ve sair kurslarda görevlendirilerek halkın (özelliklede çocukların/gençlerin) doğru din bilgileri ile donatılmalarıyla sorumlu tutulurlar. Bu tür faaliyetlerde ve camilerde, Kemalist ideolojiyi (akıl ve bilimi) benimsememiş personelin görevlendirilmesi yasal düzenlemelerle engellenir.
Okuma yazma öğretilmesi için köylere kadar uzanan Millet Mektepleri adlı bir örgüt kurulmuş, yanı sıra gönüllü çalışma esasına dayalı olarak Halkevleri açılır. Halkevlerinde, tarih, edebiyat, güzel sanatlar, spor, kütüphane, yayın, köycülük, müze, sergi kolları bulunur. Halkın büyük desteği sağlanarak zaman içinde Halk Odaları olarak köylerde de yaygınlaştırılır.
Eğitim politikalarının önemli bir kısmını meslek eğitimi oluşturur. Sektör politikalarına her zaman mesleki eğitim kurumları eşlik eder. Bu temelde tarım kesiminden, madencilik, bankacılık, demiryolculuk, uçak yapımı, gemi inşaat bölümlerine kadar zanaatkar yetiştiren eğitim kurumları yaygınlaştırılır. Aynı doğrultuda fakülteler ve üniversiteler yurdun her iline yaygınlaştırılmıştır.
Kitap yazımına ve yayınlanmasına özel bir önem veriliyor ve aynı anda kitap okuma alışkanlığı yönlendirilerek arttırılıyordu. Bu konuda hedef olarak T.C.’nin dünya ortalaması üstüne çıkması sağlanır.
Bilim dünyası teşvik edilerek, dünya çapında yüzlerce, hatta binlerce Bilim Adamı ortaya çıkartılır.
Yurt dışında eğitime gönderilen öğrencilerin bursları Devlet tarafından karşılanır, bu öğrenciler üzerinde emperyalist ya da oligarşik güçlerin inisiyatifi yok edilir.
VI.)CUMHURBAŞKANI YARD.-SAĞLIK :
Kemalist Sağlık ve Sosyal Güvenlik politikaları:
Sağlıktan, sosyal yardımdan sorumlu cumhurbaşkanı yardımcısına bağlı kurullar olan genel sağlık, ilaç sanayi, çocuk bakımı, yaşlı bakımı, sosyal güvence, emeklilik gibi konulardaki yatırımlar beş yıllık planlarla belirleniyor ve ciddiyetle gerçekleştiriliyordu.
Sağlıkla ilgili özel sektör teknolojik üretimler bu sistem içinde teşvik ediliyor/destekleniyordu. Kamu da araç/gereç sanayii kuruluşları ile bu alana yatırım yaparak dışa bağımlılık önleniyor, sistem tamamen yerlileştiriliyordu. Bu alanda AR-GE harcamaları en üst düzeyde tutuluyordu.
Sağlık ocakları ve hastaneler çok yaygınlaştırılmıştı ve buralarda ki sağlık hizmetleri, tüm Tüvan vatandaşlarına tamamiyle parasız olarak veriliyordu. Her il’e tam teçhizatlı ve tam istihdam ile Tıp fakülteleri açılmıştı. Tıp doktoru ve diğer sağlık personeli eğitimine özel önem verilerek bu hizmetlerden yararlanma sayıları katlanarak arttırılıyordu.
İlaç sanayi ile ilgili tüm yatırımlar KDV ile oluşturulan fondan, ilaç sanayii ile elde edilen kazanç vergileri aktarılarak ve bütçe ödeneklerinden yararlanılarak kamu eliyle yapılır, ilaç üretimi tamamen özel sektöre bırakılmaz, ama özel sektöre yatırım izni verilir; böylece özel sermayeye dayalı suiistimallerin önüne de geçilir.
YORUMLAR
Kutlarım hemşerim cesur yüreğini, ama bu ülkede fazla cesur olanlar bir türlü susturuluyor, bir düzen kurulmuş öyle gidiyor başkanlığa doğru.
Saygılarımla..
makedon57 tarafından 12/17/2011 3:15:37 AM zamanında düzenlenmiştir.
Kemnur
Makedonyalı Şair
Allah sonumuzu hayır etsin..
Seçim barajı diye bir şey olmamalı bence herkes mecliste temsil edilmeli. Ne kadar söylesek de boş aslında öncelikle insanlara karşısındakinin hakkına saygıyı öğretmek lazım yani zihinleri değiştirmek lazım. Gerisi zaten gelir zamanla
Saygılarımla
Kemnur
Güzel düşüncelerle yazılmış , çok beğendim . Bu uygulamayı kim , ya da kimler yapacak.
Güzel bir temenniden öteye geçer mi ya da. Yine de bu kadar yazabildiğimize bile şükrediyorum .
Gidiş yolumuzu gördükçe karamsarlığa kapılmamak elimizde değil..
tebrikler, selâm ve saygılarımla..
Kemnur
Aga ben onu bunu bilmem....Şimdiden yatağı yorganı hazırla...
TCK 146/3 (Anayasayı tayir, tebdil ve ilgaya ve bu Anayasa ile kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ıskata fer'an iştirak) maddesine muhalefetten....Vs...Vs... Bilmem anlatabildim mi.?
Oturduğun yerde oturamadın değil mi?...Ne işin var Anayasayla, babayasayla...Ayıkla pirincin taşını şimdi.
Selam ve saygılar...
Kemnur
Efendim, yazinizi dikkatli bir gözle okudugumu bilmenizi isterim. Teokratik yönetim
anlayisi icinde olan iktidar yapisinda; Demokratik bir anayasa beklemek ne kadar dogrudur.
Düsünmek gerekir. siz kendi düsüncelerinizi anlatirken, insan haklari acisindan yeni anayasanin
neler getirmesinin gerekliliginde hic bir öneride bulunmamissiniz , özellikle yeni anayasa,
demokratik bir anayasa olmali ; ve özgürlükler konusunda , hasas olmali, artik Türkiye cumhuriyeti`nin
Laik, demokrat , insan haklarina saygili, özgürlüklerin teminati olacak güclü, sosyal devlet
olmasi gerekmez mi ?....
Kemnur
yaylacik
demokratca yaklasiminiz Beni mutlu kildi. Evet mevcut iktidarin,
tek adamlik yönetim anlayis istegi ; malum hepten, parlamento
gücü ellerinde olsa , haledecekler. Nitekim bir cok yasayi diledikleri,
gibi komisyonlarda (usul geregi) gecirip, parlamentoda oy coklugu
ellerinde diledikleri sekilde, kanun yüklü kararname olarak cikariyorlar.
efendim, düsüncelerinizin bir coguna katiliyorum. Duyarli ve yürekli
yaziniz, vesilesiyle; sizi yürekten kutlar. saygilar sunarim. iyi ki, varsiniz.