- 2862 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SARMA AŞI (YALANCI SARMA)
Çocukluğumda rahmetli annem sarma aşı pişirir içine emeğinin ve sevgisinin en güzel lezzetlerini de koyardı. Normal bulgur aşı (pilavı) yaptığı zaman biz burun kıvırır keşke sarma aşı yapsaydın derdik. O da her zaman sarma aş olur mu bu da lazım bedene derdi. Bu yemeğin lezzeti kadar sunumdaki seremonisi de hoşuma giderdi. Sininin ortasında demlenmiş sarma aşı tenceresi, kenarlarında haşlanmış tuzlu asma yaprakları ile birlikte, yere yayılmış sofra bezinin üstüne konur, etrafına tüm aile fertleri dizilirdik. Genellikle yemeklerde önce çorba içerdik, ama sarma aşı olduğu günlerde onu hiç aramazdık. Çünkü yanında üzüm hoşafı veya ayran ona yol arkadaşlığı ederdi.
Sarmayı beceremediğim günlerde annem sarardı benim sarmalarımı. Asma yaprağını avucuna seren, kaşıkla içine aşını koyar, herkes becerisi dâhilinde yaprağı sarardı.. Hatta en iri sarmayı yapmak için aramızda yarışırdık. Zaten üç-beş sarma yedik mi karnımız doyardı.. Koca tencerede kalan aşı annem yemekten sonra yapraklara sarar, serin olduğu için mutfaktaki teldolaba koyardı. Bir gün önceki seremoniden yoksun olsa da ertesi günü sarma aşı yemek de bir o kadar güzeldi. Hıdrelleze veya bağa bahçeye gittiğimizde bir gün önceden yapılmış sarma aşı mutlaka piknik yiyeceği olarak diğer yiyeceklerle birlikte yanımızda giderdi. O lezzet ve aldığımız haz hala bugün gibi hatırımda. Yıllardır uzak kaldığım memleketime bir vefa borcu olarak kaleme aldığım bu anımdan sonra Burdur yöresinin bu lezzetli yemeğini tanıtmaya sıra geldi sanırım….
SARMA AŞI (Yalancı sarma) : Burdur yöresinde yapılan bir yemek çeşididir. Sarma aşı denmesinin sebebi sunum esnasında (sofrada) bu aşın haşlanmış asma yapraklarına sarılmasındandır. İstenildiğinde sade aş (pilav) olarak da kaşıkla yenebilir. Sıcak yenilmesi tavsiye edilse de soğuk sarma olarak da tüketilir. Yalancı sarma denmesinin nedeni de sarma yapılan aşın, yeniden bir pişirme işlemine tutulmadan tüketilebilmesindendir. Asma yaprakları genellikle orta ve büyük boylardan seçilir. Bundan dolayı sarmaları da iridir.
GEREKLİ MALZEMELER :
2 su bardağı pilavlık bulgur,1 çay bardağı zeytinyağı, biraz tereyağı, 2 orta irilikte soğan, 250 gr ezilmiş beyaz haşhaş, 2 fincan kıyılmış ceviz,1 fincan rendelenmiş keçi peyniri, 1 yemek kaşığı kuru nane, yeterince tuz, 3 su bardağı su
YAPILIŞI VE HAZIRLANMASI
Çok ince doğranmış soğanlar, 1 çay bardağı zeytinyağında pembeleşinceye kadar kavrulur. (İstenirse zeytinyağının yanına bir miktar, kuşbaşı kavrulmuş koyun kuyruğu da ilave edilebilir.) Üzerine ezilmiş beyaz haşhaş ilave edilip karıştırılır ve 3 su bardağı (bulgurun çekeceği kadar) su konup kaynamaya bırakılır. Kaynamış suya ayıklanmış, yıkanmış bulgur dökülür. Bulgur suyunu tam çekmeden ceviz, peynir, nane, ve tuz ilave edilip karıştırılır. Bir müddet demlemeye bırakılır.
Taze üzüm yaprağı zamanında ise yapraklar haşlanır. Hep birlikte bir sini etrafında oturulur, pişen pilav ortaya konur. Haşlanmış yapraklar da oturanların önüne taksim edilir. Herkes elinde bir kaşıkla haşlanmış yaprak üzerine bu pilavdan alır. Yaprak üzerine koyarak sarar ve yer.
YORUMLAR
Çok içten ve sevimli bir yazı olmuş.Bizim Kayseri yöresinde de yenir ama ceviz ve peynir olmaz.Memlekete gidince annem hemen yapar ailece hem hasret giderir hem de bu doyumsuz lezzeti tadarız.Şimdiki çocuklar hazır gıda modasında,siniyi bile bilmiyorlar.Yer sofrasına oturup yemeyi de gülünç,çağ dışı buluıyorlar.Ama tadını bilmedikleri için onlar adına kayıpta olduklarını düşünüyorum.Keşke olsa da yesem şu anda.