11
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
4942
Okunma
Halk bunu istiyor, halk şunu istiyor.
Halk isti-yormuş.
Halkın sözü ne zamandan beri bu kadar kale alınır oldu.
Halkın özgür iradesi yok ki, halk kaybetti özgür iradesini, köleleşti, halk istemeyi bilmez, siz tepesinden aşağı dökersiniz, onlar kapışır ve alır – çiğnemeden yutar.
Benim halkım…
Benim halkım neylerse doğru eyler…
Şak-şak-şak..
Şak şak şak şak…
Hürr-raaaaaaaaaa…..
Siz istediğiniz programları dayarsınız, onlar ku-zu kuzu izler. Kimse çıkıp da halka; ’’farkında mısı-nız’’?
Yozlaşıyoruz-cahilleşiyoruz,
Tembelleşiyoruz-duyarsızlaşıyoruz,
Kültürümüzü yitiriyoruz,
Satılıyoruz – köleleşiyoruz,
Kabalaşıyoruz – dönekleşiyoruz,
uyanın ey ahali uyanın, dümbelekleşiyoruz, diyor mu?
Öyle ya, biz uysalızdır, hep itaat ederiz.
Aşk olsun, bugüne kadar neyi ekrana çıkardınız da izlemedik. Siz bize ne verseniz onu izleriz. Siz istediğiniz programı yayından kaldırdığınızda, ya da k...nın keyfine göre filmden ayrılıp giden artistin yerine yenisini dayadığınız da, bize mi sordunuz.
Şimdiye kadar ne yaptınız da, itiraz ettik. Ne dayattınız da alışmadık.
Bizim sorgulamama gibi bir hastalığımız var. Bize ne aşılarsanız onu ister, ona alışırız, bunun far-kında bile değilizdir. Yıllar yılı saçmalıklarınızı dayattınız, aşıladınız, hangisine itirazımız oldu. Her birine sarıldık, yeni hünerlerinizi sokuşturursunuz yine isteriz, yine kapılır gideriz. Moda şu dersiniz, biz onu giyeriz. Marketleri ithal inekler doldurur, islami usullere göre kesilmiştir dersiniz, biz yerliyi iter ithal ineklerle möööö.leşiriz.
OLMAZ EFENDİM OLMAZ diyecek ağız yok ki bizde. Var da ayran budalası gibi hep açıktır, hep salyalıdır. Ağzımız yutmaya, ardımız s..maya yarar.
“Bir takım godoşların izlediği veya izlemek istediği programı tüm halka dayatamazsın”, diyerek direnen-ler var mı? Toplumsal değerlerimizi tüketiyorlar. Bizi tüketiyorlar.
Uçkur programlarındaki bunakların kavgası, tecavüzcü coşkunların zokası, Saba Tümer’in kahkaha-sı, sanatçı bozuntularına yapılan kamera şakası, ana kızın aynı erkeği kapışması, kızların erkekleri sarhoş edip yatağa atması, hovarda kocanın dostuna aldığı pırlantası, kokanaların mücevher kasası, Sıla’nın tokası.
Yemekteyiz programının yüzü yırtıkları, bana her şey yakışırın pırtıkları, bugün ne giysem’in tırtık-ları, biri bizi gözetliyorum fıttırıkları.
Leyla’nın yolunası saçları, Necla’nın kalkık kaş-ları, boynuzlanan babanın gözyaşları, fakir kızların zengin sevgilisi, liseli kızların gayrimeşru bebesi, düşük yapanı gebesi, ağa karılarının havası, havasını söndüren kuması, Feriha’nın kolyesi, Fatmagül’ün kilodu, Güllü’nün şapkası, Mualla’nın silikonlu kal-çası, Angelina Jolie’nin çantası.
Matmazelin sütyeninin kopçası, Asena’nın İbo’ dan kurtulma çabası, Gülben Ergenin zayıflama çorbası, Bülent Ersoy’un bilmem kaçıncı kocası, Behlül han-gisinin azmanı, Seda Sayan’ın estetik uzmanı, Hülya Avşar’ın sarkık göbeği, hangi soytarı, hangi filmin dümbeleği, Hilal cebeci’inin göğüsleri kimin yastığı, kimin kimi nerede, kiminle bastığı, memleketim sorunlarından daha önemli sanırım.
Sanatçıyım diye geçinen kendini bilmezler,
Yaşlılık sendromuna giren botokslu -silikonlu güzel-ler, her saniyesi alkış ve gülme efektli iğrenç sitcom(!) diziler ,“yetenek sizsiniz”, “bana her şey yakışır” vb..yarışmalarda jüri olduğu için ona buna çemkiren rezil karartılar, Kadın programı adı altında yapılan ’uçkur açılımı’ salyaları. Televole kültürünün kültürsüzlüğünde boğuyorlar medeniyetimizi, iğrenç-leştiriyorlar paylaştığımız çağı.
Halkı uyutup ülkenin ebesiyle ilişkiye girmek isteyenlerin yarattığı popüler kültüre hangimiz hayır dedik ve sokaklara döküldük. Hangimiz, varlığımızı kemiren, bizi aşağılayan, onurumuzu ve geleceğimizi ayaklar altına seren, medeni milletler arasında itibarımızı beş paralık eden bu zillete isyan ettik. Hangimiz. Hangimiz, ben insanım, insanlık savaşımı vermek zorundayım deyip yola çıktık.
Hayır dedik mi, demedik. Baba-oğul, ana-kız , bacı kardaş omuzlaştık mı, eksikleri gördük mü, gös-terdik mi. Dışkısını örten kedi kadar olamadık, pisliğimizin üstüne toprak bile atmaya gerek duymadık.
Ayna tutmak gerek yüzlere, “işte bu sensin” demek. Oysa medya denen yavşak, uzun zamandır aynayı bizim kaba etimize tutuyor. Sadece kaba etimizi biz olarak gösteriyor. Neden kaba et, çünkü kabadır, rahatını ister, yaya yaya oturur üstüne ve de bilmem kimin kucağına. Kendi pisliğiyle barışıktır. Bundan dolayı biraz da küstahtır. Biz hep beraber kaba etten ibaret olduğumuza inanmış gibiyiz.
Elle gelen düğün bayram.
Hüürrraaa.
Harala hurala.
Harala hurala..
Zaten önemli olan inandırılmaktı.
Baş yok-kıç var, göz yok-söz var, kulak yok-tele kulak var, kalb yok-kalp var, algı yok-salgı var…
-O ne ula Abuzittin ?
-Halk bunu istiyir Şuküfe!
-Abuzittin Allah belanı vermesin, al da onu tövbe tövbe
Başka bir numara bilmez misin sen.