Hani yanımızdan hiç ayırmadığımız
O değil de;
Anaokulundan itibaren çocuklara garip bir hamallık yükleniyor. Bunun adına halk arasında ‘çanta’ diyoruz.
Hani yanımızdan hiç ayırmadığımız… Maazallah ayrılması durumunda kıyametin kopma noktasına gelmesi…
Bir anaokulu öğrencisi neden çanta taşır akıllara zarar bir durum.
Çocuğa, küçük olduğu için terlemesi vs. durumları gözetilerek yedek çamaşır mı taşıttırılır?
Ya da boyama kitabı, resimli hikaye kitapları mı taşırlar?
Aklıma gelen bir diğer unsur, çocukların en sevdiği oyuncaklar. O’nsuz uyumazlar hani… yemek yemezler…
Tüm bu maddeler geçerli olsa bile bu eşyalar çocuğa neden hergün hergün taşıtırlar!
Haftada bir gün aile bu seçenekleri temin eder, çocuğa da çaresizce anaokuluna gitmek düşer….
Anaokulu zihniyetine karşıyım. Şayet anne çalışıyorsa ve aile büyüklerinden uzakta yaşanıyorsa çocuğu anaokuluna göndermekten başka çare kalmaz.
Bakıcı tutmak büyük risk. Bugün biyerde okudum videosunu izlemeye gönlüm elvermedi. Okuduğum kadarıyla bakıcı çocuğa resmen işkence ediyormuş.
Anaokulu kalabalık bir yer olduğu için bu tür olumsuzlukların yaşanması imkansız olmamakla birlikte çok istisnai bir durumdur.
Anne çalışmıyorsa bin dereden su getirip çocuğu anaokuluna vermesi kabul etmediğim bir durum.
Hiç unutmam, anaokulunun dilimize yeni yerleştiği 80’li yıllardı. O dönemlerde paranızla bile gönderecek okul bulamazdınız.
Çevremize anaokulu açılmıştı. İki tane genç kız ortak olarak anaokulu işletiyordu. İyi olan kazancımın üçte birini bu okula veriyordum.
Bir gün öğle tatilinde oğlumu görmeye gittim. Çocuklar girişteki büyük antrede toplanmış yemekhaneden görevli kadını dinliyorlardı. Kadının sırtı bana dönüktü.
Yanındakilere, karşısında duran çocuğu parmağıyla işaret ederek, ‘bu çocuğa bundan sonra bir lokma ekmek vermeyeceksiniz!’ diye haykırdı. Çocuklar tırsmış çıt çıkarmıyorlardı.
Kadın hırsını alamadı ve çocuğa, ‘bundan sonra sana ekmek yok, aç kal açlıktan öl’ diyerek çocuklara olan tüm nefretini kustu.
Baştan sona oradaydım ve kendi gözlerimle olaya şahit oldum.
‘Açlıktan öl’! diye haykırdığı çocuk benim oğlumdu… Olayın sebebi de, oğlum tabağındaki ekmeği bitirmiyormuş… O zaman 4-5 yaşında falandı…
Bugün 27 yaşında ve bazen hala ekmeğini bitirmez… Ayla öğretmeni de hiç unutmadı. Her daim sevgiyle hatırlar.
O değil de,
Anaokullarının ve anaokulu çalışanlarının eğitmenlerinin tabii ki hepsi aynı değil… Bu işe gönül vermiş emek vermiş bir dolu değerli insan var. İşini bilerek yapan kendine ve etrafına saygılı olan herkese sevgim ve saygım sonsuz.
Bahsettiğim şey, kötü işletilen bir eğitim kurumuna kötü bir örnekti…
Hoş, o günden sonra da gerek o okulda gerekse diğer okullarda birçok saçmalığa olumsuzluğa tanık oldum… Zaman zaman çevremdekilerden duydum zaman zaman da basından…
Eğitim elbette şart ama bazı meslekler vardır ki sevmeden olmaz…
Öğretmenlik, doktorluk gibi… Bu iki meslekte önce İNSAN’ı sevmek gerek…
Üstelik esas oyuncunun yanısıra yardımcı aktörler de bu mesleklere gönül vermiş kişiler olmalı. Bu iki meslek ‘ekip işi’ diye tabir edilen sisteme en iyi örnek…
O değil de;
Nerden nereye geldik… çalışmıyorsanız bırakın çocuğunuzu karga kahvaltısını etmeden yollara dökmeyi. Bırakın uyusun sabahın o saatinde. Bırakın uykusunda renkli rüyalar görsün,
Bırakın gülümseyerek uyansın. O’na ellerinizle hazırladığınız vitamin ve lezzet dolu kahvaltısını çizgi film eşliğinde yapsın,
Bırakın kendinizi, çocuğunuzla birlikte olmanın keyfini yaşayın. Yavrunuzun kaçırdığınız çocukluğu bir daha geri gelmeyecek.
Bırakın çocuğa hamallık yaptırmayı. Abuk sabuk çocuğun boyuyla orantısız çekçek çanta alıp çocuğa eziyet ederek sağlığını tehlikeye atmayı,
Bırakın size hoş gösterilerek yaptırılan sonradan görme adetleri,
Bırakın çocuğunuz kendi evinde güvenle sevgiyle büyüsün!
O değil de;
Demem o ki;
İyi bayramlar…
YORUMLAR
Çok doğru söylemişsiniz. Bir arkadaşım gidiyordu, kırmızı kareli bir önlüğü vardı. Birgün yaşgünü diye beni de götürdüler, hatırımda kalan şey kırık oyuncaklar, birbirine karışmış idrar ve yumurta kokusuydu. Anneciğim nur içinde yatsın ilkokula kadar dizinin dibinden ayırmadı iyi ki.
Okul öğlene kadardı. Öğlen eve gelirdim, defterimi torbaya koyardım, annemle ev gezmesine giderdik. Çay kurabiye eşliğinde ödevleri yapardım, annem de sohbetini yapardı arkadaşlarıyla. Etüd, metüd yok. Haftasonu kurs yok. Bale, piano, spor yok. Ne oldu? Vallahi bence hiç de kötü olmadı. Kimseden de eksik kaldığımı sanmıyorum. Üniversiteyi de kazandım. Bizim öğrenemediğimiz ne varmış da, bu çocuklar uyku dışında hep okuyor çalışıyor ya da bir kursa gidiyorlar anlamış değilim. Sıkmayalım bu kadar yavruları. Yazıktır.
Bu sefer sonuna kadar katılıyorum yazdıklarınıza.
Selamlar.
Esma KAHRAMAN
aptal oldu çaocuklar yaa
Bir eğitimci olarak ana okulları, özel okullar, kolejler, dersaneler hakkında çok şeyler yazmak isterdim. Özellikle de bunların nasıl birer para tuzağı olduğunu...Düşünebiliyor musunuz evladınızın bir üniversite kazanabilmesi için özel bir okulda okuması bile yetmiyor. Bir de dersaneye gitmasi şart. Peki devlet okulları ne işe yarıyor o zaman? Efendim temel eğitimi devlet okullarında alıyorlarmış...Bunun pekiştirilmesi için dersane şartmış...Devlet okullarında ders verenler kim?: Öğretmenler...Dersanelerde ders verenler kim: Onlar da öğretmenler...Peki bu öğretmenler dersanede verdikleri dersi özel okullarda veremezler mi? Bal gibi de verirler. Tabii ki Milli Eğitim Bakanlığı okullardaki müfredatı dersane eğitimi haline getirirse...Okullarda öğretmenlerin dersleri dersanelerdeki gibi işlemelerine imkan ve zemin hazırlarsa...
Neyse ya nereden nereye geldim...Derin mevzular bunlar...Ama kafaya koydum...Madem kadın- erkek eşitliği var ben de baba okulu açacağım...Girişim girişimdir değil mi ama.
Selam ve saygılar.
Esma KAHRAMAN
:)) sevgilerimle.
sami biberoğulları
Babalığın tadını işe ailemizin sorumluluğu uğruna sattık biz :( Dolayısıyla eşime kaldı annelik babalık sorumluluğu da.Kimsenin eline bırakmadan bu yaşlarına geldiler çok şükür. Zaten dünyalı değil bizim hanım, cennetten firari sağolsun :))
Esma KAHRAMAN
İleride yüklenecekleri daha ağır hayat şartlarını kaldırabilsinler diye antrenman niteliğinde
çocuk yaşlardan itibaren alıştırmaya çalıştırıyorlar olmalı.
Güzeldi...Selam ve saygılarımla.
Esma KAHRAMAN
'Alışsın'
enteresan insanlar...
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
Evimin yan tarafı anaokulu sabahları öğretmenlerin can tatlısı çocuklara bağırışlarıya uyanıyorum.bir gün haberlerde , anaokulunu basıp öğretmenleri katleden diye duyarasanız o benim işte.çok önemli bir konu aslında ,adı üstünde ana okulu o okul ananın yanında duyarlılığınız için teşekkürler.