- 3577 Okunma
- 12 Yorum
- 1 Beğeni
Hayatla Koşu
Bakış insanların gözlerine düşen içindeki yüzüdür ve kimse sizin gibi bak(a)maz !
Şimdi toplayabilirsiniz kalanları ?
Zaman akıl almaz gerçeklere şahit olurken , yarınların salıncağında sallanır rüzgârın nefesiyle . Yönü ortalığa karışmış belli belirsiz kokusuyla adımlanmaktadır hayatın kendisi.Kimi işine sarılır dört elle kimi de hayallerine . . . var ile yok arasındaki o ince çizgiden geçmek isteyenlerin tozları dağıtırolup biteni.Etraf kuru sessizliğe teslim .
Yüzümün aynasına baka baka hazırlanıyorum yeni bir güne. Geceden kalma uykularımı yastığına bırakıp derin bir iç çekiyorum. Gözler karanlığı süpürüyor yerden.
Eski hikâyeleri tozlu raflarından toplamaktansa daha hiç yazılmamış bir kitabın satır aralarında adres aramayı tercih etmeliydi insan , ki ben bu izlerin gölgesiydim . . .
Elimde kullanılmamış bir fırça ve daha keşfedilmemiş renkleriyle gizemli bir palet var. Yüreğimin edebiyatını konuşturmalı kalemini coşturmalıydım artık.
Parmaklarım malzeme toplamaya başlar ilk ışıkla . . .
Sağ adımla evimden çıkıp önce kapının ardına gülen bir güneş çizdim. Sonra da üstüne basarak geçtiğim betonlara beyazlı sarılı papatyalar . Arkamı dönüp baktığımda annemin hâlimi acıyan duruşuyla yarı ayık yüzünü görüyordum . Her sabah aynı ifâde ile hem de hiç üşenmeden yolcu eder beni .
Der ki ?
Yine erken kalktın ve karanlığı d/okuyacaksın . Köpek çıkar korkutur , kedi çıkar ürkütür seni , dikkat et etraf çok tehlike
ve devam eder ;
Bak bak görüyor musun yine giyinmemiş uzun kabanını , bârı şapkanı örtseydin deli kızım der ! mızmızlana mızmızlana çekilir camın önünden. O bıkmadıkça söylenmeye ben de bıkmayacağım laftan tokatlarının önüne geçmekten.
Bıyıkaltı gülüşümü yanağına bırakarak günü kucaklamaya başlıyorum . . .
İçi bir fırını andıran servisin sessizliğini bozup serin rüzgârın soluğu ile havasına karıştıran suçlu benim . Çatallı sesimle kocaman bir günaydını kulaklarına bırakıp , sahiplendiğim sağdan ikinci koltuğuma yerleşiyorum bir güzel. Sonrasını hatırlamak zor neredeyse , her gün aynı düşünceyle bindiğim için mod belli ,selamlaş ve uyu :) Ruhumu dinlendirici müzikle tanıştırıp bir saatlik uykusuna yatırıyorum usulca.Sanki sonu gelmeyecek bir rüyanın misafirliğindeymiş gibi özgürlüğün tadını alıyorum o an , hem de doya doya.
Derken ;
Omuzuma bir el dokunur , anlıyorum ki keyfin sonu geldi ve bu durakta inmek mecbûriyet.Aslında bir gün beni unutmalarını çok isterdim sadece macera olsun diye ama.
Yüzümü havayla yıkadıktan sonra hazır bir kahvaltının hayâli gezinmeye başlıyor etrafımda . Sağolsun arkadaşım Seden bu konuda çok tecrubelidir .Önce mesajlarla uyandırır sonra da iki kişilik cam kenarı bir masada tavşan kanı çay ile sade açmamızın siparişini vermiş halde beni bekler . Çantasında elleri ile yaptığı kurabiye ve meyveler de cabası tabiki.Kendine hazırlarken beni de hiç ihmal etmiyor . Allah herkese böyle bir dost nâsip etsin inşALLAH , çok kıymetli ve değerli bir kişiliktir .Aynadaki yüzüm desem yalan olmaz.
Neyse ; yarım saatlik bir zaman diliminde pozitif düşünceleri birbirimize bulaştırdıktan sonra koşmaya başlıyoruz aynı sektörün ayrı bloklarına .
Bütün gün bilgisayar başında rapor hazırlamanın dışında , çalan telefonların ardındaki sorunlu sesleri kahkahaya dönüştürmeyi görev edinmiş bir emekçi gibi hissediyorum . Işığı sönmüş konuşmaların üzerine yıldızlar bırakıp sonrasına hazırlamak amaçlarımın başında geliyordu hep. Gereğini yerine getirme önceliği , sırasını almalıydı hayattan yana. Çözüm odaklı çalışıp bir tane olan doğruyubulmak için sıvanmalıydı bilekler , Ara ara sabrın sınırları zorlansa da dinlemeyi ve dinlenmeyi aşılamak gerekiyordu.
Çalışma temposu alışılması zor süreçlerle dolu ve neredeyse herkes bilir . . . !
Kavgaların gürültüye karıştığı , insaların harcanıp harcadığı , dostluğun ve düşmanlığın sınır olduğu , iyisiyle kötüsüyle özelimizden çok vakit geçirdiğimiz bir dünya burası.
En başta dediğim gibi kimse siz değil , siz de kimse olamazsınız .
İnanmıyorum ya dışarısı karanlık ve saatler onsekiz olmuş , ömrün bir gününü daha böyle noktalamanın sevinci içindeyim valla . . .
Annemin dizleri dibinde öğrendiğim her şey yaşamanın gülen yüzüymüş meğer , geri kalan zamanında farkettim gerçeklerini.Şaşkın , endişeli ve biraz da korkak olmamın sebebi gözlerimin bu denli kapalı olmasıydı sanırım. Yaşım bilmem kaç olmuş ama hâlâ sayfalarını çevirmek bitmiyor geçmişin ve geleceğin .Günlerin ceplerinde sakladığı sürprizlerle karşılaşmanın ardı arkası kesilmeyecek biliyorum.Onun için gülerek baktığım sabahın gecesine gülerek uzanmalıyım .
aaa o da kim !
Telefonun diğer ucunda yine Seden ve koyu bir sohbetin kıvılcımlarını küllendirmek için arıyor bakar mısın ? Allah’ım ya bir gün de bensiz kal be dostum bir gün :)
İnanın insan sevgilisi ile bu kadar konuşmaz ...
Tamam tamam geldim ... :)
Bu arada sakın unutmayın , güzel bakan güzel görür dostlar . . . !
ve ,
Bende iz bırakan bir kaç ç/alıntı söz ile sevgilerimi bırakıyorum zaman ayırıp okuyan yüreğinize . . . Kabul buyurun efendim.
Hatalarla dolu bir hayat, hiçbir şey yapmadan geçirilen bir hayattan daha onurludur.
George Bernard Shaw
Başarı, istediğini elde etmek , mutluluk ise elde ettiğini sevmektir.
Brawn
Hayat, biz gelecek için planlar yaparken başımızdan geçenlerdir.
John Lennon
Dün ile bugün arasında bir kavga çıkarsa, yarın kaybeder.
Churchill
İnsan "ne ise o olmayı" reddeden tek yaratıktır.
Albert Camus
12/12/2011
14;00
eMİNE
YORUMLAR
Hatalarla dolu bir hayat, hiçbir şey yapmadan geçirilen bir hayattan daha onurludur.
Hiçbir şey yapmadan yaşayan insan hiç yaşamamıştır a canımmm. Yazının içinde kendimi buldum. Ah o sabah koşuşturması, bilmez miyim. Allah güzel dostlarımızı başımızdan eksik etmesin.
Sevgimle adaşşş...
Annelerimizin dizleri dibinde maalesef öğren(eme)dik hayatı sevgili Emine. Sizinde dediğiniz gibi dışarıda hiç farkında olmadığımız, farklı bir yaşam akıp gitmekteymiş. Annelerimiz kulağımıza tatlı tatlı ninniler söylerken ya da masallar anlatırken hep güzel yanını göstermiş hayatın bizlere.
Oysa ki; dört duvardan ibaret değilmiş hayat dedikleri. Peri kızları, prensler hep masallardaymış ve gökten hiçte öyle elmalar filan da düşmüyormuş.
Ne mutlu size ki hayatınızı değerli kılacak dostlarınız ve sizi böylesi seven, düşünen bir anneniz var.
Hayatınızdan gerçek bir kesiti anlattığınız yazınızı beğenerek okudum.Tebriklerim çokça.
Bu arada sevgili yazarım yarın kabanınızı giymeden çıkmayın olur mu? :)
Kalben sevgimle...