- 2480 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
sondan sonra
Yıllardır sorusunu aradığı cevap apaçık karşısındaydı aslında. “Neden anlım bu kadar geniş?” Bu kapkara talih küçücük bir alna nasıl yazılabilirdi ki!
Siyah beyaz aşklar vardı gözlerinin önünden perde perde geçen. Kesik kesik alınan nefesler her şeyi belli belirsiz silikleştirmişti hayatından. Aşk gibi bir şey vardı yüreğinde eskiden kalan. O kadar değişmişti ki tanıyamıyordu, ne zaman girmişti yüreğine? Ağdalı hüzünler sarmıştı bedenini, seçemiyordu yüreğindeki aşkın rengini
Beyninin içini yiyip bitiren sorular… çivisi çıkan şu lanet olası dünyada ne vardı ki gerçek olan? Birine dokunmak mıydı aşk, birilerinin içine girmesi miydi yoksa? Karmakarışık olmuştu aklı... siyah ve beyaz o kadar bir birine karışmıştı ki seçemiyordu yürüdüğü yollardaki tuzakları. Gül bahçesinde yürümeyi isterdi oysa... hiç birine zarar vermeden hiç birini incitmeden…
Bir kalp inseydi ya gökyüzünden ona; ilahi aşka merdiven olsaydı. Bir el uzansaydı karanlıkların içinden; çekip çıkarsaydı onu, sesini boğan bu dipsiz kuyudan ya da bir gözyaşı aksaydı bir çift yeşil gözden; yıkasaydı, arındırsaydı onu bütün günahlardan…
Dilekler, dualar, yarım kalmış hayaller… söylenmemiş türküler, bitmemiş şiirler kaldı geriye.
Artık her şeyin sonu gelmişti sanki. Sıska ve çelimsiz bedeni en sonunda teslim olmuştu. Gelecek olan nur çoktan geç kalmıştı zaten. Avuçlara alınan neşterlerle okşanmaya başlamıştı teni. Ateşler geziyordu en mahrem yerlerinde… yanıyordu bütün bedeni!... Nereye kadar saklayabilirdi avuçlarındaki kalbi…
Kuru bir yapraktan farkı yoktu. Öyle çok tutunmak istemişti ki avuçlarının içindeki dala. Kanayan avuçlarına aldırmadan sımsıkı tutmuştu fakat gücü yoktu bu kasırganın önünde tutunmaya… avuçlarından sızan kanlar toprağa karışırken bıraktı yumuk elleriyle kavradığı dalı…
Soğuk kumların içine gömülmüştü sanki bedeni. Bir yandan yanarken bir yandan nasıl bu kadar titrediğini anlamaya çalışıyordu çaresiz… çölün ortasında taşlanan bir arap fahişesi gibiydi bedeni! Her tarafı ona kin ve nefretle bakan gözlerle doluydu. Nereye çevirse başını, nefret saçan bakışlarla yüzleşiyordu. Nereye dönse kırk katır mı kırk satır mı…
Artık hiçbir şey onun için değildi. Uzaklaşıyordu gittikçe bedeninden. Soğuk gözleriyle son kez süzüyordu karşısındaki adamcağızı… bütün sessiz harflerle basıyordu adamın suratına küfrünü… yüzüne tüküresi vardı… sonra ellerine baktı karşısındaki adamın. Balçıkla sıvanmış, kapkara ellerini ondan başka kimse fark etmemiş miydi acaba? Bütün okyanusları ellerine dökse temizlenmeyecek gibiydi sanki.
Son kez bakışlarını kendine çevirdi ve derince iç çekti. Tam haykıracaktı ki; sustu, bütün hıçkırıklarını yutmuş gibi gözyaşlarını içine akıtmış gibi. Şimdi cami avlusuna bırakılan bir bebek gibi çaresiz ve güçsüzdü. Hayata dair biriktirdiği ne varsa hepsini çaldırmıştı. Yara bere içindeki bedeniyle artık elini eteğini çekti yaşamaktan… bir başına kalmıştı koca dünyada yüreğiyle ve yüreğindeki aşka benzeyen şeyle.
Gecenin karanlığında kulağına çalınan ezan sesi biraz olsun su serpiyordu içine. Güç veriyordu o ses titreyen bedenine. Acıyla irkilen bedeni duyduğu her namede usulca gülümsüyordu. Yavaş yavaş bir kıpırdanma hissetti bedeninde; elleri ve ayakları sabit dururken bu hareketlenmeye bir anlam verememişti ta ki; bulutları avuçlarında hissedinceye kadar. Şaşkınlıkla geriye dönüp baktığında yerde yatan kendinden, nasıl uzaklaştığını fark etti ve tekrar adımlarıyla göz göze gelerek yükseklere doğru yol aldı...
YORUMLAR
Gecenin karanlığında kulağına çalınan ezan sesi biraz olsun su serpiyordu içine. Güç veriyordu o ses titreyen bedenine. Acıyla irkilen bedeni duyduğu her namede usulca gülümsüyordu. Yavaş yavaş bir kıpırdanma hissetti bedeninde; elleri ve ayakları sabit dururken bu hareketlenmeye bir anlam verememişti ta ki; bulutları avuçlarında hissedinceye kadar. Şaşkınlıkla geriye dönüp baktığında yerde yatan kendinden, nasıl uzaklaştığını fark etti ve tekrar adımlarıyla göz göze gelerek yükseklere doğru yol aldı...
ezan sesleri insanı rahatlatır
ibadetler insanı rahatlatır
dualar insanı rahatlatır..
güzel yazınızı kutlarım selam ve saygıalr..
iç burkan bir varlık... ve kanatan bir son...
eşsiz kaleminizden dökülen satırlar yine harikalar yaratmış...
kutlarım...