- 2552 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MEVLÂNA CELALEDDÎN-İ RÛMÎ
MEVLÂNA CELALEDDÎN-İ RÛMÎ
HOŞGÖRÜ VE SEVGİ GÜNEŞİ MEVLÂNA CELALEDDÎN-İ RÛMÎ
Her yıl 2- 9 Aralık günleri MEVLANA HAFTASI olarak kutlanır.
17 Aralık 1273 Pazar günü, 66 yaşında iken Konya’da vefat etmiştir. Saygı ile anıyorum. Mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın.
Hazreti Mevlâna yaradana gönül veren, bütün dünyadaki yaratıkları yaradandan ötürü sevmeyi ve bizlere sevgiden söz etmeyi öğreten bir aşk piridir. Mevlâna aşkın ne olduğunu soranlara ; “ Benim gibi ol da bil, ister nur olsun, ister karanlık, o olmadıkça onu tamamıyla bilemezsin.” buyurur.
Hz. Mevlana sevginin, barışın, kardeşliğin, hoşgörünün sembolüdür. Onun insan düşüncesine verdiği en büyük mesaj: “AŞK, SEVGİ VE BİRLİK”tir.
UNESCO 2007 yılını Mevlâna yılı ilan etmişti. Bu nedenle ben de Hz.Mevlâna’yı 2007 yılında coşku ile Konya’da yaşamını araştırdıktan sonra bu yazımı ve doğumundan ölümüne kadar olan süreyi anlatan YÜCE MEVLANA adlı şiirimi yazdım.
HAYATI
Mevlâna Celâleddin_i Rûmî; 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde bulunan Belh şehrinde doğmuştur.Babası, Sultânü’l-Ulema (Alimler Sultanı) ünvanına sahip olan Muhammed Bahâeddin Veled, annesi Mümine Hatun’dur. Bahâddin Veled 1212 yılında aile fertleri ve yakınları ile birlikte Belh’den ayrılmıştır. Mevlâna’nın da içinde bulunduğu bu göç kervanı Nişâbur, Bağdat ve Küfe yoluyla ilerlemiş, Hac ibadeti için Mekke’ye gitmiştir. Daha sonra Şam, Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri ve Niğde’ye uğrayan kervan Karaman’a gelmiştir. Aile Karaman’da 7 yıl kaldıktan sonra, Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubât’ın ısrarlı daveti üzerine 3 Mayıs 1228 tarihinde Konya’ya gelip yerleşmiştir.
Mevlâna’nın annesi Karaman’da, babası ise 12 Ocak 1231 yılında Konya’da vefat etmiştir. 1225 yılında Karaman’da Gevher Hatun ile evlenen Mevlâna’nın bu eşinden, Sultan Veled ve Alaaddin Çelebi isimli iki oğlu dünyaya gelmiştir. Onun vefatı üzerine yapmış olduğu ikinci evliliğinden de, Emir Alim Çelebi isimli bir oğlu ile Melike Hatun isimli bir kızı doğmuştur.
Babasının vefatı üzerine, Onun yerine geçen Hz. Mevlana şimdi “İplikçi Camii” diye bilinen yerdeki Medresede uzun yıllar dersler ve vaazlar vermiş, bu ders ve sohbetlere zaman zaman farklı din mensupları da katılmışlardır.
15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile tanışmış, ancak bu tanışma ile tesis edilen büyük dostluk ve yakınlık Şems’in kayboluşu yahut ölümü sebebiyle fazla sürmemiştir.
Herkesin birbirini anlamasını ve birbirine hoşgörü ile bakmasını, engin anlayışının temeli sayan ve Hz.Muhammed (A.S)’ın çizgisi üzerine olduğunu sık sık vurgulayan Mevlâna –Celâleddîn 17 Aralık 1273 Pazar günü, 66 yaşında iken Konya’da vefat etmiştir.
Ölüm gününü, en büyük sevgili olarak bildiği Allah’a kavuşma ânı olarak düşündüğü için “ Şeb-i Arûs yani Düğün Gecesi olarak kabul etmiştir.
Mevlâna’nın tasavvuf anlayışı hayali bir idealizm değildir. O daima hayatın gerçeklerini görmekte, bazılarının yaptığı gibi ondan el etek çekmemektedir. O’nun anlayışına göre tasavvuf, kulluğun yoludur. Buna ancak Allah’a âşık olarak erişilir. O’ndan başkasına duyulan sevgiler geçici heveslerdir. Bütün bu anlayışlar sebebiyle Hz.Mevlâna gerçek bir rehber, bir mürşid-i kâmil olarak tanınmıştır.
ESERLERİ
Bugün dünyanın dört bir yanında Hz. Mevlana’ya ve eserlerine duyulan ilgi her geçen gün artmaktadır. O’nun defalarca neşredilmiş ve Türkçe’ye çevrilmiş bulunan beş eseri vardır ki bunların aslı Farsça olarak yazılmıştır.
Mesnevî:
Tasavvufî duygu ve düşüncelerinin, hikâye tarzında anlatıldığı eseridir.
25618 beyittir.
Divân-ı Kebir:
Çeşitli konularda söylediği şiirlerinden oluşmaktadır.
Fîhi Mâ Fîh:
Mevlâna’nın Muhtelif meclislerde yapmış olduğu sohbetlerden derlenmiş eserdir.
Mektûbat:
Kendisine sorulan sorulara yönelik verdiği cevapları ve dostlarına yazdığı mektupları ihtiva eden bir eserdir.
Mecâlis-i Seb’a
Mevlâna’nın ders ve vaazlarından derlenmiş bir kitaptır.
MEVLÂNA MÜZESİ
Bu gün müze olarak kullanılmakta olan bu yer, Selçuklu Sarayının Gül Bahçesi’dir. Selçuklu Sultan Alâeddin Keykubat tarafından, Mevlâna’nın babasına hediye edilmiş olup, Sultânü’l-Ulemâ vefat edince buraya defnedilmiştir.(12 Ocak 1231).
Mevlâna 17 Aralık 1273 yılında vefat edince O da buraya defnedilir. Oğlu Sultan Veled’in kabul etmesi üzerine “ Kubbe-i Hadra” (Yeşil Kubbe) denilen türbe yaptırılmıştır. 1854 yılına kadar muhtelif ilaveler ile sürdürülen inşa faaliyetleri, derviş hücrelerinin yapımı ile tamamlanmış, uzun yıllar dergâh olarak hizmet vermiştir.
Dergâh, 1926 yılından itibaren müze olarak hizmet vermeye başlamış, ismi de 1954 yılından itibaren “ MEVLÂNA MÜZESİ” olarak kabul edilmiştir.
MÜZENİN BÖLÜMLERİ
Müzenin 21 tane bölümü vardır.
Bunlar: Cümle Kapısı, Türbe Kapısı, Tilavet Odası, Horasan Erleri Sandukaları, Mezarlar, Yeşil Kubbe, Huzur-ı Pir (Türbe), Semâhane, Mescid,
Çelebi Dairesi, Hasan Paşa Türbesi, Fatma Hatun Türbesi, Sinan Paşa Türbesi,
Hürrem Paşa Türbesi, Mehmet Bey Türbesi, Matbah, Meydan-ı Şerif, Şeb-i Arûs Havuzu, Şadırvan, Derviş Hücreleridir.
SABİHA SERİN—Şair Araştırmacı Yazar/SİVAS
KAYNAK: T.C.Konya Valiliği İl Kültür Müdürlüğü
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.