Ölümsüz aşka adım adım!

• 13 Aralık 2011 Salı 01:31:29

İnsanız, duyarlı kalbimiz etkilenir, takılıp kalırız…
Dünyaya geldiğimiz günden itibaren sürekli bir değişimin içerisindeyiz. İlk eğitimimizi aldığımız aileden başlayıp ilköğretim, lise vs. ile devam eden süreçte hep kendimizi yeniler, belleğimize yeni bilgiler kaydederiz. Sokakta karşılaştığımız bir olaydan tutunda, televizyonda izlediğimiz filme kadar tüm yaşadıklarımız düşünce yapımızı şekillendirir.
Daha önce de bahsetmiştim, gördüklerimden, okuduklarımdan, düşündüklerimden sizlere bahsedecektim. Gecen hafta adeta soluk almadan okuduğum kitaptan, süzgecimde kalan birkaç söz üzerinde durmak istiyorum.
İlk iki serisini de aynı heyecan ve hayretle okuduğum; SİNAN YAĞMUR’ un AŞKIN GÖZYAŞLARI 3.sü. (KİMYA HATUN.) İşte, sizlere bu kitaptan, en azından bu kitapta takılıp kaldığım bölümlerden bahsetmeye çalışacağım.
Hazreti Mevlana’nın üvey kızı olan Kimya Hatun, Tebrizli Şems ile evlenir. Genç yaşta kendinden yaşça epey büyük biriyle evlenmesi onun için dedi kodu malzemesi yapılan Kimya, aslında halinden oldukça memnunudur. Gerçek aşkı bulmuş ve derinlemesine yaşayan Şems gibi birinden manevi yolculukta öğreneceği çok şeyler vardır. Söylenenlere aldırmadan engin güneşten bolca faydalanmakta, tükenmeyen aşk nasıl yaşanır bunun sırlarına ermeye çabalamaktadır.
Aslında bu yaşam o kadarda basit ve kolay değildir. Ancak şikâyetçi de değildir. Hakkında söylenenler bir tarafa, Şems ile evli olmasına rağmen bildiğimiz evlilikten çok farklıdır bu evlilik. Bedeni olarak bir evlilikten bahsedilmemektedir. Zaten Şems bedini olarak yaşamamaktadır. Şems dünyalık adına azların insanıdır; bazen de yokların. Az yemek, az uyumak, az dinlemek… Neden az uyuduğu sorulduğunda ”Biz âleme uyumaya değil, uyandırmaya geldik ”derdi.
Şems uzun yıllar yaşamış, nefsini terbiye adına belli mesafeler almış bir veli kuldur. Dünya adına ona ne söylense, ne teklif edilse boştur. Zaten Kimya ile de çok sevdiği dostu, HZ. Mevlana’nın teklifi, ısrarı ve Kimya’nın oluru ile evlenmiştir. Yoksa dünyada böyle bir yaşamı hep kendisine aykırı görmüştür.
Hal böyle olunca, genç birinin Şems gibi sıra dışı bir insanla yaşaması kolay da olmayacaktır. Kimya, hayallerini ve beklentilerini zamanla gereksiz görse de neticede Şems kadar olgun ve donanımlı değildir. Çektiği sıkıntıları içine atmakta, içinde biriken keder vücuduna alarm vermektedir adeta. Ancak o halinden memnunudur. Çünkü ölümsüz aşkın ilk adımını onla atmıştır. O da, tıpkı güneşi gibi bedeni isteklerden sıyrılmayı öğrenmiştir. Sık sık Şems ile âlemleri seyre dalarken, hafiflediğinin ve yüceldiğinin farkına varmaktadır.
İşte böyle bir zamanda Kimya Şems’e; dış görünüşe bağlı olan aşkların gerçek olup olmadığın sordu.
“Ölümlülerin aşkında ölümsüzlük aranmaz. Böylesine bir aşk tende başlar ve tende biter. Gerçek ve kalıcı olan aşk candadır, gönüldedir. Her an tazedir, her an candadır.” Muhteşem cevap karşısında aradığı gerçek yol haritasını bulmuştu. Kendisinin de istediği buydu. Ölümsüzlüğün ancak “ilahi aşk” la mümkün olduğunu bir kez daha anlamıştı.
Bundan sonraki kısımları okuyucu ile yazılan arasında özeldir. Hele adresini bulamamış mektuplarda herkes kendince anlayacaktır Kimya’nın halini ve Şems’in çıkmazlarını. Gerisini sizin nazarınıza bırakıyorum. Ölümsüz aşka adım adım giden Kimya’nın çileli ama imrenilesi hayatını hissedeceksiniz.
Aşk konusunu hep yanlış anladığımız, basite aldığımız kesin. İki günlük gezmelere alet ettiğimiz aşkı birde Kimya ve Şems evliliğinde bakmamız çok faydamıza olacak.
İki günlük dünyalık aşklara hep uzak kalmış biri olarak, ÖLÜMSÜZ AŞKI anlatamayacağım kesin. Bu nedenle güzel anlatan bir kitaptan bahsetmeye çalıştım. Üç kitabı da merakla ve hevesle okuduğunuzu şimdiden hayal ediyor ve çok seviniyorum. Kitapları okurken ve okuduktan sonraki düşüncelerinizi bana yazmanızı rica ediyorum.
Olaylara farklı yaklaştığınızın farkına varacaksınız. Çünkü aşkla bakacaksınız.