MİKRO
Arkadaş,
Öldüm dersin sonra dirilirsin. İşaret etsen de başka türlü bir ölümü her ölüm; ölüm değildir aslında iyi bilirsin.
Yine bir gün bir şekilde ölmeye niyetlenirsen şunu dene; maddeyi bir kenara bırak ve iç’i görmeye bak. İç’ten sevmeye bak... Hiç nedensiz hatta hiç kimse olanı sevebilmeyi dene.
Çünkü insan; iç’ten sevmeye başlarsa zaten kabuk kabuk ölür ve o ölüm gerçek bir ölümdür.
Dirildiğimizde görüşmek dileğiyle.
jir-fhrn
YORUMLAR
Mikro ölüm, makro ölüm, tersinmez ölüm, yorgunluktan ölüm bile var. Ton ton, renk renk aslında, buradan görünmese de...
Sen en güzel tonlarından birisini kast ediyorsun bu kısa ama ÖZ paragrafında. Ertesi gün uyandığın filan bir ölüm. Galiba bir hayli ertesi gününe uyandıklarımdan. Öldükçe, hayatın daha gözlerinin içine daha ofansif bakabildiğin şu bizim ölüm dimi?
"Sevgi kurtaracak yapabilirse" dedikçe ben, güldüler, deli dediler, sevginin kazandığı bir dünyayı hayal ederdim. Ancak zaman olarak, bir insan ömrünün yetmeyeceği kadar uzağında olduğumu kabul ettim. Karanlık tarafa geçtim. Kaç kez öldüm bu bahsettiğin tonda sayamadım bir noktadan sonra. Zamanın karanlık tarafında ölümü görmüş bir adamın aldığı riskler ile bir konfor alanı bile oluşturdum. Bu tarafta da ham sevgi geçer akçe. Üstelik daha ender bulunuyor, sadece bir göktaşı ile bu tarafa düşebilen bir element gibi. Köpeklerin gözlerinde en ham ve nedensiz halini görüyorum ben, istisna olan bir insana bile rastlamadım.
Benliğin bir köpekten öğreneceği ne çok şeyi var.