- 1275 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DRAMALI MOLLA MUSTAFA..(3)
1923 sonlarında Mübadelenin belki en acıklı dönemine girilmişti...Özellikle kabristanlıklar ziyaretçi akınına uğruyordu..Herkes iki gözü,iki çeşme son defa ,annesi ile,babası ile,kardeşi ile oğlu yada kızı ile kabri başında görüşüyordu...Artık fatihalarını bile kutsal gecelerde,bayramlarda uzaklardan yolluyacaklardı...Molla Mustafa beldenin ileri gelenlerini toplayıp,kabristandaki ağaçları keserek,yakacak olarak kullanmalarını istedi..Odun için dağa gitmelerine gerek kalmamıştı..Ayrılana kadar kesilen ağaçların ihtiyaçlarını karşılayabileceğini söyledi ahaliye...Kimse bir anlam verememişti...Oysa ’Müminlerin kabirleri cenet bahçelerinden bir bahçedir..’hadisi şerifi ile halkın kabirleri ağaçlandırmasını teşvik ettiğini biliyorlardı;Molla Mustafa,nın....
Lozan Antlaşmasının gereği Karma Komisyon Atinada göreve başladı..Harbiye Nezareti binasında toplanılıyordu..Türk-Yunan delegelerin yanında tarafsız birde Fransız delege bulunuyordu komisyonda..Alt komisyon olarak görev yapan Drama Komisyonu:Fazıl Bey,Hasan Bey,Kudret Bey ve İmam Ahmet Beyden oluşuyordu..Beyannameler incelenirken ilk defa şahsın mübadil olup olmadığına bakılıyordu..Mübadil için açılan dosyada,Karma Komisyondan alınan talepname kontrol ediliyordu..Mübadile;dört suret olarak hazırlanan TASFİYE TALEPNAMESİNİN bir sureti veriliyordu..Hazırlanan evrakın adı geçen komisyon tarafından mühürlenmesi şarttı..Muhtar Molla Mustafa beldesinin ve civar yerleşkedekilerin işlerini ihtimamla takip etti..Herkese yardımcı oldu.Beldesi ve hemşehrilerinin tamamı İzmid ve civarına yerleştiriliyorlardı..Bu eski günlerde ki görkemli ticarete geri dönmekti..Yüce Yaratıcıya hamdetti...
Büyük oğlu Mestan Efendi ile,son İstanbul dönüşü detaylı görüşememişlerdi...Bir sabah bütün aile fertlerini evlerinin ikinci katındaki geniş salonda topladı...Hüzün zirvede idi...Başta eşi Hafize Hanım,hep önüne bakıyordu...Büyük gelini Hanife Hanım, ağlamaktan perişan olmuştu zavallı...Neden böyle olduğunu sordu...? Kimse cevaplayamadı sorulanı..Ben artık anne ve babamın kabirlerini ziyaret edemeyecekmiyim.?Bu nasıl iştir...Yürek buna dayanmaz...Değişik bir tepkiyi de küçük gelin Mümine Hanım gösterdi..Aile fertlerini teker,teker teskin etmek yine Molla Mustafaya düştü..Mestan Efendinin...’Baba!İstanbulda gayrimenkuller çok hesaplı...Sen karşısın ama,Beyoğlundan,Sirkeciden mülk satın alsak mı..?Sözleri ağır havaya bir nebze dağıttı...Devam etti...’ Dolmabahçe Camiinden Taksime kadar olan küçük vadiyi çok ucuza alabileceğimizi söyledi;bir aracı...Molla Mustafa davudi sesiyle :’Orada tütün ekilir mi?Cevabı da kendisi verdi:’Yok.’Öyle ise bize yaramaz...Mestan Efendi yatırım için alınabileceğini hemde yumurtaları aynı yerde saklamamış oluruz sözleride ikna edemedi Molla Babayı...Gereksiz dedi...Bize İzmid içinde yatırım lazım...Ortanca oğlu Ahmet Efendi hiçbir yorum yapmadı...Sadece babası konuşurken başını sallıyordu...Küçük oğlu İsmail diyoloğa katılmadı bile...İki küçük kız,salonun bir köşesinde,olanlardan bihaber oyun oynuyorlardı...
Molla Mustafanın amacı belli idi..Drama Tasfiye Komisyonundan,kendi beldesi ve yakın yerleşkelere İzmid varışlı belgeler çıkarıldı..Yeni dünyaları da tütünlü hayat olacaktı...Zaten tasfiye politikaları da bu doğrultuda idi..Hazırlıklar yapıldı,nihayet 1924 yılının Şubat ayının ikinci haftası Kavala Limanından,İzmid Limanına,bütün götürebildikleriyle göçeceklerdi..Belki söz olarak ağızlardan dökülmese de,yüreklerin en derin köşelerinde ’Elveda Drama’ uğultuları boğazlarında düğümleniyordu...
Zaten Beldede Molla Mustafanın çok yakın akrabaları kalmıştı...Amca,dayı,hala,teyze ve çocukları gelinler,enişteler...Diğerleri İzmide ulaşmışlardı bile...Kafileyi ortanca oğlu Ahmet Efendi İzmid Limanına ulaştıracaktı...Kavala Limanına iki gün önce,Molla Mustafa oğlunu nasıl hareket edecekleri bilgilendirmesi için getirdi...Limanda tek bir gemi duruyordu...Nerelerde işlemlerin yapılacağını tek,tek gösterdi...Tenbih üstüne tenbih etti...Hatta Türk kaptanı bile ziyaret ettiler gemide...İnsanlar balık istifi gibiydi...Kapalı alan tıklım tıklım dolmuş...Yük gemisinden bozma geminin güvertesinde battaniyeye sarılmış yüzlerce insan oldukça büyümüş gözlerle,olanları buğulu bakışlarla izlemeye çalışıyorlardı.Bu bölümde genellikle yetişkin erkekler bulunmaktaydı...Parasını ödeyenlerin hayvanları gemiye alınıyor,ödeyemeyenlerin ki Yunanlı zabıtaya teslim ediliyordu...Özellikle Karasu-Usturma nehirleri arasındaki bölgede Yunanlıların Türklere yaptığı zulümler hat safahada idi...Gemi seyyahatlerinin en büyük riski de hırsızlık olaylarının olması ;kadınların ziynet eşyaları,para ve kıymetli emtiaların hedefte bulunmasıydı..Hatta mübadilin elindeki Tasfiye Talepnamesi dahi çalınabiliyordu..Bu yüzden birçok ölüm dahi olmuştu gemilerde...Bu sebepten Molla Mustafa gemi ile gitmeyecek,büyük oğlu Mestan Efendi ile trenle Sirkeciye,oradan da İzmide geçecekti...Yalnız bunu aile fertlerinden başkası bilmiyordu...
Vapurun hareketinden önceki akşam,büyük tütün mağazasına oğlu Mestan Efendi ile geçti ..Samanların altından iki büyük teneke çıkardılar...Zorlukla taşınıyordu...Balcılıkta yapan baba oğul..Yan tarafta duran hamur yalağının içindeki ballı çerçeveleri tara denilen bıçakla tabaka tabaka keserek,iki-üç kat tenekelerin üzerini örttüler,ağızlarınıda beyaz bezle sıkıca,iple bağladılar...Bir çantanın içine yakından bakıldığında Tasfiye Talepnamesi olduğu anlaşılan,tütün ipi ile bağlanmış bir deste kağıdı yerleştirdiler.Molla Mustafa’nın ’İnşaallah emanetleri sağ salim yerlerine teslim ederiz.’duası ile dinlenmeye çekildiler.
Kavala Limanı ile Mahmatlı arası 4-5 saatlik bir mesafede bulunuyordu...Eşyalar bir önceki gün limana ulaştırıldığından,79 kişilik kafile,sabah namazından sonra atarabaları limana geçeceklerdi...Belde çıkışına kadar Molla Mustafa ve Mestan Efendi kafileye bizzat eşlik etti...Diğer akrabalara;büyük oğlu ve kendisinin trenle İstanbul üzerinden,İzmide geçeceğini bildirdi..Biraz hayret ettiler...Ahmet Efendi babasından aldığı talimatla görevi kendisinin yapacağını belirtti,amca,dayı,hala,teyze ve oğullarına..En çok yengeler ve enişteler heyecanlandılar...Baba-oğul el sallayarak uğurladılar gözleri yaşlı akrabalarını...
İki beyaz atlı,hayvanları çatlatırcasına Mahmatlının yolunu tuttular...Yakınlardaki gayri mübadil olan köyden sekiz güçlü,kuvvetli erkek,kimseciklerin bulunmadığı bomboş köyün camiinin önünde bekliyorlardı,baba ile oğlunu...Ellerindeki kürek,kazma ve oraklarla köyün biraz dışında ki büyükçe kabristanlığın yolunu tuttular..Molla Mustafa ve oğlu kabir ziyaretlerini nemli kirpiklerle yaptılar..Mestan Efendi,annesi Sıdıka Hanımın mezarı başından zorlukla ayrılabildi babasının ikazı ile...O da uzun müddet çıkamadı üzeri rengarenk çiçeklerle kaplı mezardan...Gözlerinden birkaç damla yaş, renk armonisi oluşturan çiçeklere çarparak,zerreler halinde toprakla buluştu...Kabristanın kapısına,ıslak gözlerle yürüyen baba oğul,Rodopların bembeyaz zirvesine defalarca baktılar...
İşçilerin verilen talimatı çok iyi yaptıkları belli idi...Hemen üç ay önce,kesilen ağaçların yüzeyde kalan kesik gövdeleri toprakla kapatıldı....Bütün mezar taşları sökülerek toplandı..Hazır bekleyen arabalara yığıldı..Başka bir yönde bekleyen,iki çift öküzle mezarlık boydan boya sürüldü...Hafif karla kaplı toprağın üzerine fiğ tohumları serpildi..Üzerleride balya,balya otlarla kapatıldı..Sanki beş saat önceki mezarlık yok olmuş,yeni bir tarla ortaya çıkmıştı...Mezar taşlarının bazıları uzaktaki ,telle çevrili bir tarlaya taşındı. Birkaç adet dikildi,birazıda toprağın üzerine bırakıldı...Kalanlarda önceden açılan bir çukura doldurulup, üzerleri toprakla örtüldü...
Acaba Molla Mustafa Kabristanlıklara yapılabilecek bir tecavüzün mü haberini almıştı ?
Diye düşündü,bu eylemi gerçekleştiren işçiler..Hüzünlendiler,gözler nemlendi..
İki mezar taşını çalışan işçilerin biraz uzağına götürdü,Oğlu Mestan Efendiyi yanına
çağırdı:Oku bakalım bunları Molla Mestan dedi..Gözler biraz daha yaşardı..Mestan Efendi titreyen bir sesle...
-Edirne Eyaleti Gümülcine Sancağı Yenice-i Karasu Kazası eşrafından
El hac Hafız İsmail Efendi,ölüm ve doğum tarihini hicri yıl olarak okudu..Sonra diğerine geçti..
-Edirne Eyaleti Gümilcine Sancağı Mestanlı Mahallesi doğumlu Molla Mustafa zevcesi Ahmet
kızı Sıdıka hicri yıl olarak doğum ve ölüm tarihleri...Mestan Efendi hıçkırmaya sesini yükselterek devam ediyordu...Molla Mustafa iki taşı teker,teker öptü ve hemen yanıbaşına
kazdığı kuyuya koyup toprakla örttü..
Molla Mustafanın ağzından ’HUZURLA YATSINLAR..’ sözleri döküldü..Söylenilenleri sadece kendisi duymuştu ama,on er kişi hüngür,hüngür ağlıyordu...İşçilere birer altın lira verip,kucaklayarak uğurladılar...
Acele ile büyük mağazadan akşam hazırlanan tenekeler ve çanta heybelere konularak atlara yüklendi..Yine ayni hızla koşturarak ikindi vakti, İskeçe-Gümülcine arası,baba-oğulu kimsenin tanımadığı bir tren istasyonunda; Sirkeciye ulaşmak üzere vagonlardan birine hüzünle bindiler...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.