- 1342 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÜL RENGİ OTLAR
KÜL RENGİ OTLAR
Rüzgâr tepelerin uç noktasına kadar uzanan, yeşil ve altın sarısı tarlaların koynuna girdi. Huzurundan hâşâ, kimse bu ferahlanma nefsine bir kez olsun itiraz etmedi. “Süt kuzusu “Zerdali(Şilan)” Aynı kök üstünde üç nefer… Bir uğur böceği dallarına tutunmuş, uzun ince bir yolda… Meyvesi filizlenmiş dört mevsim aynı cüret botanik bahçesi… Dağ Şilanları… Dalından koparıp yemeye kıyamasın… Her biri bir hüner… Kıraç çıplak toprakların gür ormanı, yılkı atların otlağı… “Kan kırmızı şilanlar…
Rüzgâr mırıldandı…
Çocukluktan hacet kalmamış bu şilanlarda… Koca adamlar gibi büyümüşler keskin dikenli gövdelerinden belli!... Her mevsim dipdiri… Acımtırak bir tat mayhoş kimisi... Zerdali…
Rüzgâr kendisini tutamadı. Bayırdan aşağı…
Çekirgeler uzun atlamada…
“Vitvidi, vitvidi, vitvidi…
Rüzgâr: Vu, vuuuuu… Selamlar olsun sarı başak “ednamın ne hoş dedi.
“Sarı Başak(Simbil)”: Rüzgâr kardeş yüküm ağır… Bütün arpa ve buğdaylarım dökülecek tanıdık kimse göremedim… Sen görürsen ırgatlara söyle… Sarı başak kurban olmaya hazırmış de hemi tezken olurmu? Gadan olum…
Rüzgâr: Derim demesine ama beni dinlerler mi? Bilmem!
Sarı başak: Güneş’ e söyle! Ne de olsa kan kardeşin bir gülümser yüzlerine… “Tıpış, tıpış gelir ırgatlar…
Rüzgâr: Tamam şimdi gök kubbeye çıkıyorum, bütün bulutları kovuyorum…
Sarıbaşak: Sağol rüzgâr kardeşim… Benimle birlikte bu külrengi otlar günahsızlarda ölecek…
Ne fayda!
Rüzgâr: “Her canlı evrim yaşar” Onlarda öyle!… “Doğarlar ve ölürler... “Yeniden doğmak için…
Rüzgâr yere inmişken hatır sayılır bütün dostlarını görecekti. Öylede yaptı. “Yemlik (Sipıng)” süt kuzusu boy, boy yarı tutam saçlarını okşadı.
“Kımi(Tırşık, Mendik) “kıskandı bakışları ile… Rüzgâr fark etti. Hemen boynuna sarıldı seni unuturmuyum Hakos meyvesi “Kaşkoz; Tetro (Atol)”soyundan dostum… Beyaz polenlerinle çektiğimiz halaylar dillere destan… “Çilot (Kındırge)” melodisi halla kulaklarımda… “Kilim desenli yastıklarda bir uyku boyu…
“Kuzukulağı (Guhberx)”yanakları kızarmış daha körpe… “Ağzımın ekşimsi tadı. “Yamaçlara doğru çıkarken gül kokulu…
“Çiğelek (Tüfrengi)” saklım söğüt kan kırmızı yemede yanında yat…
Rüzgâr iyinden iyiye yere indi. Tarlaların koynunda açmış yaprakları bir boy iç içe aynı desende dikensi fotosentez “Yabani Enginar (Kobuğ)” siroz ilacı…
Dört yapraklı şeker beyazı “Yabani Havuç (Piçonk)”gözlere fer veren zakkum…
”Dita(Sitiri)”nin kaygan yapraklarının üzenindeki kabartmalara tutunamadı. Kanatlarını açmış teyare gibi ufukta beliren beyaz yol şosesi…
Karşısında heybetli ”Bat bata (Patpatık)” agu, zehir ilaç… Beyaz güller açmış içinde eflatun çiçeği üstünde üç çalışkan arı… Nasırlı elleri bir o kadar emektar…”Pancar(Pincar)”yer, yer düz zemininde has bahçenin gülü gibi… Bir öğünlük azık…
Tek tük “Sarıçiçek” (Zerkulîlk). Yayla kokusu çeçil peyniri… Kök, gövde, yaprak ve çiçek bir ahenk kudretten çıkmış gibi… Boyu kıpraşan sevgili…
Rüzgâr düz yamaçların boynundan dolanarak Soluğu “Isırgan otu (Gezgezik)” duvar diplerinin görkemli yeşilliğine sırtını kaşındırarak geçti. Romatizmalarından hacet kalmadı…
Çakıl kıraç toprakların içinde yetişen “Kuşekmeği’(Nancucik)” in toz yutmuş yüzünü süpürdü. Bir nahır sürüsü gibi aynı boy, aynı desen iğne atsan yere düşmez… Tuzla ye, yiyebilirsen…
Onca taş ve kayanın içinde yeşil yaprakları ile boy verimiş” Evellük”(Sılmas, Restikerüvi)” salamura aklıselim… Taşların altındaki nemli diyarlara kök salmış bütün otlarla bir orman kardeşliği…
Rüzgâr: Ot ağaç, ot ağaç. Selam olsun “Devetabanı” (Devebinpe)” yaprakları filkulaklı öksürük otu... Karbondioksit alıp oksijen verengiller… Şişman balıketli acı ot… Kimine göre de gölgeli yelpaze…
”Ardıç(Merx)” sarılığın baş tacı… Yorgunluğa birebir…
”Kuşburnu(Mişmiş)” güne bakan yanım soyka reçelim… Kazankale diyarlı…
Boncuk ,boncuk yabani “Küllür(Kıllur)” sevdim seni…İncileri sandıkta…
“Doldoluk(Toltolık)” yetmiş iki kardeş sarmal dolaş, iğne iplik gibi birbirine geçmiş biri olmadan diğerinin hayrı yok.
Kuru öksürük tutmuş “Haşhaş “(Haşhaşık) bin şuruba bedel…
“Kır çiçeği”( Bozkulîlk)” kıyamam gençliğine… Yavruağızlım… Bebeklerin ayak topuğu…
“Hepinize selam olsun, göremediklerime baş üstüne “Karçiçeği, kardelen(Pivok)”
Yolcu yolunda gerek bana müsaade…
Rüzgâr bir toz bulutuyla heveslik eyledi. Zıkkım gibi yükseklere tırmandı. Oba altında sopa gösterdi. Kapkara bulutları kovdu.” Güneş; ta uzaklardan gülümsedi…
Bir kıvılcım ışık ile can geldi. Külrengi otlara…
Irgatlar,
Kanatlı Kağan arabaları ile düştüler yollara…
Örs üzerinde tırpan dövdüler… Kör nafaka rızık için…
Sunay Karataş
09.10.2011
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.