- 1022 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
farklı bir gün...
Koşan hayallerini bir bulutla takip ediyordu küçük kız...
Ayağında parasızlıktan yırtılan ayakkabısı ve kirli saçlarını kirli tokasıyla toplarken, sekiz gündür yıkanmamış vücuduyla... Ama yine de umutsuzluğun hakimiyetine girmeden, yaşına aldırmadan, kendine bir iş arıyordu. Kime sorsanız onun denklerinden, aynı cevabı alırdınız ’ekmek aslanın ağzında abicim.’
Çok zordu ona koca bir günün ardından evine ekmek götürememek. Ama o gün öyle değildi. Farklıydı. Daha sabahtan,belki de bol bahşiş alabileceği bir iş bulmuştu. Yevmiyeside cabası. Benzinliğin sahibi daha onu görür görmez anlamıştı kızın iş istemeye geldiğini. Hergün gelirlerdi zaten iş istemeye. Ama benzinlik bu küçük çocuk çalıştıramazdı ki. Yine de anında karar vermişti bugün bu kız burada çalışacaktı.
O benzinliğe gelene kadar iki tane daha benzinlikten geçmişti küçük kız ve ikisinden de aynı cevabı almıştı ’olmaz yaşın küçük çalışamazsın.’ Oysa o; ’onbir yaşındayım ben’ diye biraz yüksek sesle bile bağırmıştı. Tam geri dönecekken bir direkte kuaföre çırak aranıyor yazısını gördü. Gitti. Ama işe alınmadı çünkü küçüktü. Ve sonra ilerideki benzinliği görünce ayakları onu oraya itti. Umutsuzluğa düşmeden.Daha içeriden görmüştü patron onu ayağa kalktı ve dışarı çıktı. Neden yapmıştı ki böyle bilmiyordu. Küçük kız bağırdı. ’amca iş var mı ? bu günlük çalışsam ne olur...’ Tamam gel çalış adın ne senin? ’ ’Elif amcacım.’ İkisinde de bir şaşkınlık Elif’te daha büyük...
Takip ettiğinde patronunu temizlik malzemelerinin bulunduğu odaya girdiler. Camlar için olan sileceği verdiğinde eline patron Elif anlamıştı ne yapacağını. Bu gün arabaları pırıl pırıl yapacaktı.
Elif duran bir arabanın yanına gittiğinde herkes hayretler içindeydi. Kadir bey bu anlamda kimseyi işe almazdı ki. Öncelikle aksiydi,titizdi ve kurallara uygun çalışırdı. Evet o gün farklı bir gündü. Herkes aynı kanaatteydi.
Pisti Elif. Zayıftı.Kokuyordu da ama enerjilti. Ve yüzünü gören camları sildirmemezlikde etmiyordu. Benzin,mazot derken işler gayet iyiydi o gün. Tabii camların temizliğide. Kadir beyin korkusundan her an mum gibi duran çalışanları bu gün sadece Elifi konuşuyordu. Kimse kötülükten konuşmuyordu aslında. Sadece biraz merak ve çok büyük şaşkınlık içindeydiler. Öğlen yemeği vakti geldiğinde Elif hala çalışıyordu. Ama patronu kapıya çıktığında hemen anlamıştı kendisine baktığını. Ve işi biter bitmez koştu yanına. Kadir bey arkasını döndü,Elif takip etti. Yemekhaneye girdiklerinde Elif tahmin etmemişti. bir de öğlen yemeği ha. Dün akşam bu kadaranı rüyasında görse bile inanmazdı. Bir melekti herhalde bu patron.
Kadir bey dışarı çıktığında bütün personel dillenivermişti birden.Adı neydi,kaç yaşındaydı,akrabası mıydı-ama yok akrabası olamazdı kimsesi yoktu Kadir beyin-sorular,sorular,sorular... İyi de o zaman küçük Elif ne arıyordu burada. Şaşkınlık ve suskunluk...
Elif tekrar işinin başına döndüğünde artık diğerleride daha rahattı. Ve böylece bir gün çalıştılar bir arada.Bazen gülümseyerek ve bazen de minik takılmalarla. Saat tam beşte Kadir bey tekrar çıktı ofisinden.Elif o anda müsait olduğundanhemen koştu yanına.içeri girdiklerinde;
-Kaç yaşındasın sen ?
-11 efendim.
-Gözlerin çok güzel... (tıpkı onun gibi)
-????????
-Evet bu günlük yevmiyen 25 lira.
Elifte tarif olunamaz bir göz pırıltısı...
-Teşekkür ederim efendim.
-Okuyor musun ?
-Hayır efendim bir aydır okula gitmiyorum.
İlk defa hayal kırıklığı görüyor Elifin gözlerinde Kadir bey. Nedenini sormayacak. Duymaktan korkuyor.
-Hadi gidiyoruz seni evine ben bırakacağım.
-????????
-Ali arabamı getirir misin?
Dışarı çıktıklarında modelini bilmediği ama çok güzel, kar topu gibi bir araba duruyor önlerinde. Şaşkınlıktan bakakalınca bir süre, Kadir beyin ’hadi bin’ sözüyle bir anda kendine geliyor Elif. Bu nasıl bir gün böyle. Aslında çok uzak değil oturdukları yer. Yarım saatlik bir mesafede. Ama bu BMV için uygun olmayan bir semt olduğu kesin.
Eve geliyorlar sonunda. Yolda hiç konuşmuyorlar yani havadan sudan dışında. O kadar emin ki Kadir bey...
-Anneeee annneeee biz geldik.Ev; harap boyasız,rutubetli,soğuk...
-????????
-Anne bak ben bugün Kadir amcanın yanında çalıştım.
-Nee? Kadir amca mı ?
-Baba !
-Kızımm...
....................
11 sene sonra... Oysa İzmir’e kaçmamışmıydı kızı kendini dinlemeyip aşığım diye. Hep gözünden bile kıskandığı,pamuklara sarmalayıp saklamak istediği kızı değil miydi o! ve yine de onu terkeden...
11 sene sonra... Aşkıma inanmayan babacığım... Keşke gerçekten beni affetmeye gelmiş olsan... Seni öyle özledim ki...
-Anne ?
-Evet Elifcim o senin deden.
Sıcacık bir gülümseme... Yeşimde de aynısından... Ve Kadir beyde de... Heybetli vücuduyla kollarını açıp beklemekte. Böyle anların tadına doyulmadığından kir,pas umursanmadan kucaklaştıklarında ancak o an geldi aklına damadı. Sahi neredeydi o ?
Özlem faslından,pişmanlıklardan sonra Kadir bey sordu o malum soruyu. ’Levent nerede ?’
Elifte ikinci bir hayal kırıklığı.
-Babam geçen sene öldü dede.
-Üzüldüm. Gerçekten.
Aslında iyi biriydi Levent. Sadece kızını alıp götürmek istediği için kırgındı ona. Korkmuştu yalnız kalmaktan. İzmir ne çok uzaktı Bursa’dan. Ama kızı kendini dinlemeyip kaçınca ilelebet kendini dış dünyaya kapatıp aksi bir ihtiyar ünvanını almıştı.
Bir sene önce Levent ölünce Bursa’ya gelmişti Yeşim. Çalışıyordu bir şirkette ama hastalanınca daha fazla idare edemez olmuşlardı onu.
-Hastalanınca ?
-Böbrek yetmezliği...
Kadir bey bu kelime öbeğini duyar duymaz ayaklandı.’haydi’ dedi. ’gidiyoruz.’ O kadar kesin bir ifadeyle söylenmişti ki bu sözler ikisi birden bir fişek olup ayaklanmışlardı.
O gece Kadir beyin evine gittiklerinde; yemek yiyip yıkandıktan sonra Elif dedesinin yanına gitti.
-Dede nasıl anladın ben olduğumu ? Ben anlayamazdım...
-Bak görüyor musun şu fotoğrafı orada da annen 11 yaşında. Sokakta kir pas içinde kaldığı günlerden biri. Ama gözleri hep umutlu ve hep aynı o mağrur bakış. Ve Elifcim bir gün sen de her nerede olursan ol yavrunu ve onun yavrusunu tanıyabilecek öngörüye sahip olacaksın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.