- 846 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DEPREM FONU BENİ 60 LARA GÖTÜRDÜ
Hani açıkladılar ya, daha doğrusu itiraf ettiler hep depreme hazırlıkta kullanılacağını düşünerek, anamızın ak sütü gibi helal edip içimizin huzurlu olduğu ama sonrasında acabalarla kuşkulandığımız ’Özel İşlem Vergisi, Faiz vergisi, Ek Gelir, Ek Kurumlar, Ek Emlak ve Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi, Özel İletişim ve Özel İşlem Vergisi adı altında sonradan ilave olunanlarla, Deprem Fonu Kesintileri var ya!.. Hani huzur, sükûn ve huşuyla sineye çektik ve susuyoruz ya!..
Sen hâlâ orada mısın, gündem bu olay üzerine kaç kez değişti diye karşı da çıksanız, evet efendim, benim aklım bir yandan da hâlâ orada…
Aklımın diğer bir yanı da, şu 2008 ve 2009 yıllarında yapılan düzenlemelerle İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki paraların genel bütçeye ve patronların ceplerine gitmesinde!..
Düzenlemelerden önce işçilerin ancak yüzde 5’inin yararlanabildiği fonda biriken paraların, patronların ve AKP hükümetinin iştahını kabartmasında!.. Yapılan düzenlemeler sonunda emekçilerin yararlanamadığı fonun, patronlar için teşvik, hükümet içinse genel bütçe geliri haline gelmesinde!..
Malumunuz; 15 Mayıs 2008 tarihinde İstihdam Paketi’nin TBMM’de kabul edilmesiyle İşsizlik Sigortası Fonu’nun sermayeye akıtılmasının önü açılmıştı!.. Sermayeye Para Aktarma Paketi olarak da adlandırılan İstihdam Paketi’yle 18-29 yaşları arasındaki çalışanların SSK primlerinin devlet tarafından İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenmesiyle patronların üzerindeki sigorta yükü hafifletilmişti!
11 Ağustos 2009 tarihinde kabul edilen İşsizlik Sigortası Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile İşsizlik Sigortası Fonu’ndan genel bütçeye kaynak aktarılmasının da yolu açılmış oldu. Böylelikle fonun nema gelirlerinin 2009 ve 2010 yıllarında dörtte üçünün, 2011 ve 2012 yıllarında ise dörtte birinin genel bütçeye gelir olarak aktarılması sağlanmış oldu.
Yapılan bu değişiklikle, işsizlerin yararlanabilmesi gerekçesiyle oluşturulmuş olan bu İşsizlik Sigortası Fonu’ndan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki yatırımlar öncelikli olmak üzere, alt yapı yatırımlarında kullanılmasının ve emekçilerin yerine, altyapı ihalelerine giren yandaş sermayedarların yararlanmasının önü de açılmış oldu.
Söz konusu düzenleme, genel bütçeye kaynak aktarmanın yanı sıra patronların ekmeğine de yağ sürmüş oldu böylece. Yapılan değişiklikle 2009 yılının Nisan ayına ait prim ve hizmet belgelerinde bildirilen sigortalı sayısına ilave olarak, 31 Aralık 2009 tarihine kadar işe alınan ve fiilen çalıştıranlar için, alt sınır üzerinden işveren prim hisselerinin 6 ay süreyle İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenmesi sağlanmıştı.
İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işsizlere yaklaşık 4 Milyar 341 milyon 444 bin 554,72 TL aktarılırken, hazineye, 9 Milyar 105 milyon 395 bin 592,77 TL aktarıldığı ortaya çıktı.
Emekçinin cebi yerine, patronların cebine giren ve AKP’nin işine yarayan bu paralar da aklımın bir yanını kurcalayıp rahatsız etmekte ve unutmuyorum da ve de buradayım da aynı zamanda...
Deprem Fonu kesintilerinin akıbetinin açıklanmasının ardından, l960’lara gidiverdim nedense, çocuktum, hayal meyal hatırlıyorum ama gün gibi hatırladıklarım da var o günlerden ve bu güne ne kadar da benzer dediğim ve de yanıt bulduğum o güne methiyeler düzülüşe!..
60 ihtilalinin akabinde alyanslar toplanmış, büyükbabam, anısına kıyamayıp iki yeni alyans alıp vermişti. Babam ise, gündüz iş yerinde toplandığı için, Annem de “Sende olmayan bende niye dursun, ikimiz de yenisini alırız” diye vermişti. Bir türlü de ona sıra gelmemiş, annem içinde yarattığı boşluğu ve sızıyı babam öldükten sonra dile getirmişti. Zaman zaman da boş parmağına bakıp, başını sallardı yavaştan, neler düşünerek kim bilir?
O yerine verilen, üzerinde 27 Mayıs 1960 tarihi yazılı uyduruk metal alyansı ise hiç takmamıştı parmağına. Belki o da benim gibi düşündüğündendi. Çünkü o günden sonra herkesin parmağında aynı yüzüğü gördükçe, herkes birbiriyle evliymiş gibi gelirdi bana çocuk aklımla!.. Hiçbirinin bir ayrıcalığı, özelliği yok, tek tip…
O günlerden aklımda kalanlar bu kadarla da sınırlı değil. Vehbi Koç’un o kampanyaya 26 kg altın ve bir binayla destek verdiği ve sonrasında, Ankara Yücetepe ile İstanbul Gayrettepe’deki askeri lojmanların bu kampanyaya yapılan bağışlar ve askeri personelce mecburi verilen alyanslarla yapıldığının ortaya çıkışını da hatırlıyorum! “Alyans Evler” olarak anılmaya başlanan bu lojmanlar, o günden itibaren uzun yıllar boyunca tartışılmıştı ve gündemi uzun süre meşgul etmişti. Söz konusu iddia ile itham edilen kurum ordu olunca, bu olayı konuşmanın yaptırımı da ağır oluyordu. 11 Ocak 1962 tarihinde Ankara Anadolu Kulübünde konuşma yapan AP milletvekili Nuri Beşer, bu lojmanlardan “Alyans Evler” diye bahsedince dokunulmazlığı kaldırılarak yargılanmış ve 1 yıl ağır hapis ile 4 ay sürgün cezasına çarptırılmıştı!
Bu lojmanların her önünden geçişimde de, hep aklıma acaba sorusu ardına sıralanan pek çok soru eşliğinde, annemin mahzun yüzü gelir gözlerimin önüne!..
Şimdilerde ise, her otobanda yol aldıkça, her köprüyoldan geçtikçe, Deprem Fonu, yerine ve maksada uygun kullanılmayışı, büyük bir depremin her an kapıda ve kaç can alacağının hesabıyla birlikte, alyans evler geliyor aklıma!
Bir de işsizleri gördükçe, patronları gördükçe, Sn Başbakanımızı gördükçe; kimlerin İşsizlik Sigortası Fonundan ne projelerle, nerelerde yararlanacağının merakı düşüyor aklıma!..
p.r.alkan
YORUMLAR
"kişinin kimliğini eserlerinden anlarsın"
..demiş aşağıdaki yorumcu. Doğru.
Ben uzun bir aradan sonra yurduma döndüğümde gördüm ki yollar otobahn olmuş ve Avrupa'dakileri geride bırakmış.
Hastaneleri gördüm ki, çoğu Avrupadakilerin kat kat üstünde ve personelleri oradakilerin güleryüzünü almış.
Ne var ki sizin gibi aydınları dinliyorum bu konularda, aklımı karıştıran fikirler, düşünceler sürüyorsunuz.
"- Yollarımız ne güzel olmuş," dediğimde,
"- İyi de o yollar yapılırken kaç milyon ağaç kesildi./ O yolları bu hükümet Güney Doğu'ya uçakların rahat inip-kakmaları için yaptırdı./ Yandaşlarını zengin etmek için yaptırdı, diyorlar.
Hastaneler içinse:
Hastanelerin yarısının filancanın karısına ait olduğunu söylüyorlar.
Deprem paraları...
Sakarya'da evini sağlamlaştırmak için devletten aldığı parayı harcamış; eve en ufak bi çivi çaktırmamış adam. Şimdi diyor, "gazımı-elektriğimi-suyumu kesmeyin! Oturacağım!"
İnsan, şartlanmış olmaya görsün. Birilerinin 'gağnısına biniyor' ve körü körüne gidiyor.
Bu partizanlık batırır Türkiye'yi batırırsa. İnsana doğruya eğri, eğriye doğru dedirtir.
perihan reyhan ALKAN
Hastahane, doktor ve hastalar ne durumdalar, yakınen ilgilenmekte misiniz ya da son günlerde hastaneye ciddi bir işiniz düştü mü?
Doktorlar uzaklaştırılıyor, hizmet aksıyor, döner sermaye gelirleri kesiliyor ve üniversite hastaneleri bile iflasta gösterilip yandaşlara satılıyor, kaç orman arazisi işvini yitirmiş raporuyla yok edildi, yandaşlar villa yaptırabilsin diye haberdar mısınız? Ya satılan kurumlar, yer altı ve üstü kaynaklar?!
Düne kadar rapolu hastalardan muayene ve ilaç parası kesilmiyordu, oysa şimdi kesiliyor, hele de kanser ilaçları öylesi pahalı ki yüzdesi bile ödenecek gibi değil!
Hiçbir şey yurt dışı olanaklardan yararlanarak görüldüğü gibi değil efendim. Sadece gördüklerinizle de değerlendirmeyiniz, araştırınız lütfen.
İlgi ve görüş bildiriminiz için teşekkür ediyorum efendim. Selam ve saygımla...
Yükselenyıldız
Evet; hastaden ayağım eksik değil ve gerçekten çok menunum.
Doktorların, avukatların ne zaman doyduğunu gördünüz siz? Pekçoğunun hastaları korkutarak ellerini hastaların cüzdanına attığını sanırım duymuştursunuz.
Bir tutturmuş bazıları, "YANDAŞ." Acaba senin bu denli muhalefet yaptığına göre, senin peşinden gittiğin lider kadrosuyla iktidar olsa, peşinden gidenlerin nemalanmayacağını mı iddia ediyorsunuz? Hem de Y-CHP'nin Atatürkçülükten çook uzaklaşan yeni iskeletiyle. (BDP ile HOPA duruşmasında dirsek temasına apaçık girdiklerini de şartlanmış beyinler normal görecektir.)
Araştırmak mı?
Siz By. Ghandy'yi araştırdınız mı? Araştırsanız bile gerçek kayıtlarını bulamazsınız; kaldırıldı çünkü 3 günün içinde.
Devam ediniz. Allah, kimseye at gözlüğü taktırmasın....
perihan reyhan ALKAN
Siz okuduğunuz ve açıklanana değil, kafanızda oluşan yanlış algınıza itibar edip ısrar ediyorsunuz. Bence at gözlüğüyle bakan sizsiniz. Ben her olaya ve partiye aynı bakar ve gereğinde yanlışını belirtirim.
Hiçbir partiyle de yakınlığım yok. Bu gün bir seçim olsa, oy verebileceğim bir parti de yok, geçen seçimde de vermedim hiçbirine.
Benim bu yazımda, CHP yanında bir duruş yok, alternatif göstermiş, hele de meth etmiş de değilim, neden böyle değerlendirdiğinizi anlamak güç. Sanırım kafanızdakileri dile getirmişsiniz bana yanıt vermek yerine.
Doktorlara olan uygulamayla da ilgili bir laf yok yazımda, o ayrı bir konu ve o konuda doğru buluyorum bir yere kadar hükümetin uygulamasını. Lakin ilaçlardan % 40 pay alma isteği hem eczacıyı hem de hastayı mağdur etti görebiliyorsanız!..
Bakınız, ben kanser tedavisi görmekte olan bir emekliyim, bu güne dek raporlu ve yurt dışından gelen, çok da pahalı olan bu ilaçlardan katkı payı alınmazken, şimdi alınmaya başladı ve belli yüzdesi bile birhayli rakam tutuyor. Bir emekli için ne ifade ettiğini de, sadece kanserle sınırlı olmadığını ve de, böbrek hastaları, diyabet hastaları v.b pek çok emeklinin de olduğunu düşünebilirseniz, olayın vehametini de, kimin at gözlüğüyle baktığını da görebilirsiniz.
Ayrıca, üslubunuzu size yakıştıramadığımı da belirtmek isterim.
Yükselenyıldız
Al işte; açtı tüm ilaçların önünü.
Almanya'da da doktorlar(bilhassa DDR'den gelenler) duman etti Almanya Sağlık bütçesini. Şimdi bir aspirini bile zorla yazıyor oldular. Hasta ile doktor arasında kavga gırla.
Ben, PÜP Gn. Başkanıyım. Benim partili olduğumu nereden çıkarıyorsunu?
Bütün dünya Türk ekonomisinin yükselişini (ki; büyüme hızımızdan bunu çıkarabilir ve üreticilerle, üretilen mala pazar bulan yetkililere bu arada teşekkür ediyorum,) takdir ediyor ve bu yükselişin önünü kesmek için görüyorsunuz Fransa vb. neler neler tezgahlıyor.
Siz devam ediniz tenkit etmeye. Ben farklı bir partinin genel başkanı olmama rağmen alkışlıyorum.
Allah bugünleri aratmasın.
perihan reyhan ALKAN
1946 da başlayan soğuk savaş dönemini iyi değerlendirmeli.
T.C.'nin kapitalist batıya angaje olduğunu ve bunun insani değerleri, ulusal dik duruşu yıkarak yerine para egemenliği ve güdümlü yönetimleri yerleştirdiğini iyi değerlendirmeli.
1960 yazında T.C. bütçesinin durumunu ve her ne kadar sembolik başlasa da benim salakçadır dediğim ALYANS paralarının harcandığı yerlerin dökümünü bilmek gerekir.
Deprem fonunda biriken paraların başka yerlere harcanma yetkisini etik olarak incelemek ve bu usulsüzlüğün parti propagantası ve halkın kandırılmasına yönelik oluşunun iyi değerlendirilmesi gerekir.
"kişinin kimliğini eserlerinden anlarsın"
Konunun seçilişine ve işlenişindeki olgunluğa saygı duydum.
perihan reyhan ALKAN
Selam ve saygımla...