İpek Düğümlü Anların Hatırına
Sisli bir Ankara sabahında güne merhaba demenin tarif edilmez demlerini yaşıyor kuşlar. Baharda olduğu gibi çığırtkanlık edemiyorlar. Sus pus olmuş hepsi de. Yalnız, insanlarda kuşların aksine bir telaş. İvecen adımlarla her biri farklı yönlere koşuşturuyor. Kimi trene , kimi otobüse yetişme telaşında. Sonbaharın, son demleri veda ediyor kente . Cadde ve sokaklarda yığın yığın dökülmüş yaprakları süpürüyor temizlik elemanları. Diğer çöplere göre bu yapraklar bana sevimli geliyor; biraz da hüzün veriyor. Simitçiler, poğaçacılar müşterileri cezp etmeye çalışıyor değişik söylemlerle.
Susamlı gevrekler de göz alıyor hani. Lâkin kahvaltımı yaptığım için geçip gidiyorum albenilerine kendimi kaptırmadan. Satıcı da hâletimi anlamış olacak ki ağabey, yeni çıktı çok taze buyurun diyor. Bir tebessümle geçiştiriyorum. Havada inceden bir yağmur. Şemsiye taşımayı sevmediğimden yağmur tanelerini duya duya yürüyorum. Aralık ayının ilk günleri. Henüz güller kar altında kalmadı. Zaten, " Ankara’ya kar yağdı/ Güller altında kaldı." türküsnün de eski popülaritesi yok...
Ankara’ya, Kasım ayında kar yağdığına şahitlik etmiş birisi olarak bu yıl kar geç kaldı diyorum içimden.
Allah bilir, belki de yeni seneyi bekliyordur kar. Nerden estiyse aklıma Cenap Şahabettin ‘in birkaç mısraı düşüyor, sonra fısıltı hâlinde mırıldanıyorum. Ah şitâ! Elhân-ı Şitâ…
“Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
Eşini gayb eyleyen bir kuş
Gibi kar
Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar.”
Bu fani âlemde bir dahaki bahara erişip erişemeyceğimi düşünüyorum. Allah’tan hayırlısını dilemekten maada bir şey gelmiyor elimden. Bu duygularla otobüs durağına varıyorum. İstikamet Gölbaşı İncek nasip olursa. Birazdan otobüs kalkıyor. Tiz bir bayan sesi hayal perdemizi eyliyor viran “ Şoför bey, araba çok soğuk kaloriferleri neden yakmıyon...” Şoför, kızdığını belli etmeden , “Hanfendi, daha motor ısınmadı kaloriferi açsam daha çok üşürsün.”diyor. Kadın, “Ya öylemi bu nasıl bir kalorifer böyle!" diye hayıflanıyor...
Zaman, hayatın kimi safhasını ipekten ibrişimden örüyor; an ipek bir şala bürünüyor. Bazen de hasır otu, toprak zemin bir çizik atıyor. Fakat, eskilerin ifadesiyle “ Bütün kazuratlarına rağmen yaşamak güzel.” İyisi mi diyorum, İpekten düğümlü anların hatırına sesini çıkarma. Sağlıklı nefes alıp verdiğin için şükret, içten bir selam yolla tüm âleme. Nefes alıp verdiğin sürece bardağın dolu yanını gör…
Ankara,08.12.2012
YORUMLAR
"Sağlıklı nefes alıp verdiğin için şükret, içten bir selam yolla tüm âleme. Nefes alıp verdiğin sürece bardağın dolu yanını gör…"
Yazının ana fikri bu...Ancak anlatımız o kadar akıcı ve naif ki...yazı hüüp birden bitiverdi.Tadı damağımda kaldı.Birde ;
" Ankara’ya kar yağdı/ Güller altında kaldı." türküsünün de eski popülaritesi yok..." ifadesi dikkatimi çekti...Bugünkü yazımı lutfederde okursanız ne demek istediğimi anlarsanız...
Tebrik,takdir ve selamlarımla
Sağlıklı nefes alıp verdiğin için şükret, içten bir selam yolla tüm âleme. Nefes alıp verdiğin sürece bardağın dolu yanını gör.
Ne zaman bunalsam yeise kapılsam, .oturur Allah' a şükrederim.yürüdüğüm,gördüğüm duyduğum,hareket edebildiğim ve nefes alabildiğim için.
O zaman üzüntümün ne kadar yersiz olduğunu hisseder rahatlarım.
Yazınız da öyleydi.İnsanı kendine getiren çok güzel duygular iletiyor.
Beğeniyle okudum efendim.Selam saygılar.
zakir
gül peri
Hepbirlikte efendim.Beğeniniz için teşekkürler.Sağlıcakla ve hep mutlu kalın.