YAĞMUR BEREKETİ
Yağmur yağıyor. İsmine yakışır yağıyor. Dolu dolu yağıyor. Benim sesimi dinleyin diyor. Tanelerimde ıslanın diye sesleniyor katre katre. Hece hece geceye bereket düşüyor yağmur. Dışarısı yağmurla sevişme rahatlığında...
Yağmur yağıyor. Çok yağıyor. Satır satır cümlelere katılıyor. Öyküsünü tamamlama sevdasında yağmur bu gece. Bu gece aşka yağıyor, başka bir duyguda dökülüyor dünyaya yağmur...
Yağmur Çanakkale’ye sus işareti yapıyor. Sıra bende diyor. Yağdıkça yağıyor. Şırıl şırıl akan musluk gibi ağzını açmış yağmur. Çoğaldıkça çoğalıyor etkisi. Artırdıkça artırıyor adımlarını. Hem çabuk hem bardak bardak yağıyor yağmur. Tabiat bu şölene boyun eğiyor. Doğa içten içe seviniyor. Çocuklar uykularına daha bir sarılıyor, daha bir rüya görüyor. Yağmur yağdıkça çocuklara ıslak masallar kalacak yarın olduğunda. Yarın olduğunda, yeni gün doğduğunda; etraf mis gibi kokacak. Toprak kokusu burunlara yaşama bahtiyarlığını armağan edecek. Tertemiz oksijen ciğerlere ilaç gibi gelecek güneş merhaba dediğinde yeni bir sabaha...
Yağmur sahnede. Yağmur donanımlı. Yağmur baştan sona kuşanmış. Yağmur yüklenmiş sırtına koca bir okyanusu. Tek başına filmini oynuyor. Tek başına roman yazıyor. Tek başına her noktaya düşmenin gururu içinde. Bencilliğini rahmetle yanıtlıyor. Gücünü her nefesi memnun ederek kanıtlıyor...
Yağmur dinmeyeceğim diye haykırıyor. Vakit, benim vaktim sözünde. Dinmek, ara vermek, soluklanmak haram olmuş sağanak sağanak gövde gösterisi yapan yağmura. Yağmur konuşmak istiyor doğal haliyle. Tanımlanmak gönüllerde iyice. Yağmur sessizliğe gömülmek istemiyor. Yağmur nasıl işe yaradığını sonbahara öğretmek istiyor adeta. Bulutlarını çoğaltıyor gökte. Melekler de sanki eşlik ediyor bu bayramına. Melekler de mutlular bu festivalde...
Yağmur coşturmak istiyor suya hasret dudakları. Yağmur, isminin hakkını harf harf verme çabasında. Vazgeçme işaretinde gözükmüyor kadim duruşu...
Bu gece, şiire dair konuşkan bir imge varsa; o da yağmurdur. Yağmurdur eline geçen fırsatı altın değerinde değerlendiren. Yağmurdur kurumuş, tozlanmış pencerelere ıpıl ıpıl canlılık getiren. Yağmurdur ruhu kusursuz okşayan ten. Yağmurdur başa iyi gelen piyango. Yağmurdur durağan hayatı, diri bir havaya sokan. Yağmurdur kalpleri derin uykusundan uyandıran davetsiz misafir. Yağmurdur baharın müjdeli haberi. Yağmurdur daralan canımıza, genişleyen huzurlar ekleyen anlam...
................................
Mehmet Selim ÇİÇEK
7 Aralık 2011,,,19.24,,,Çanakkale