- 732 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Aşka Var mısın
Acıyı göze alacaksın önce. Koca bir kıymığın durmadan yüreğine batmasına göz yumacak, her batışta sızının yanında dünyanın en güzel duygusunu yaşayarak, bu iki birbirine zıt şeyin gelgitlerinde savrulmanın sarhoşluğunu gününün her an’ının vazgeçilmez lezzeti olarak çok önceden kabullenmiş, için hop ede ede sıradan şeylerin peşinde koşturup durmaya devam edeceksin.
“Ya şimdi bir kızla konuşuyorsa?!” diyeceksin mesela, en olmadık yerde. Mesela patron sana yetiştiremediğin bir raporun hesabını sorarken, en kendinde olmanı gerektiren bir anda o soruyu savuşturmaya çalışacaksın, karşındaki ifadesiz yüzde keşfettiğin tehditkar bir gölgede.
“O gölgeyi kovmalıyım!” diyeceksin ve güzel gözlü bir kızın sevdiğin erkeğin kalbine sızmaya çalıştığı o saniyeleri gösteren sahneleri, patronun yüzünü önceki kadar tanıdık bir yüze dönüştürecek en geçerli mazereti sunabilecek kadar bu odada kalabilmeni mümkün kılacak ölçüde derinlerde bir bölgene gönderecek ve kalbinle ruhunu geçici de olsa terk ederek dünyanın en zor konuşmasını yapmaya zorlayacaksın kendini.
Eğer patronun yüzünden o gölgeyi kovamadıysan vay haline! Akşam uğradığın marketten çıktığında, elindeki poşet tüy misali savrulup duracak demektir havada. “Kollarım koptu.” diyemeyeceksindir, o poşetleri onca şeyle doldurabilecek kadar güçlü olduğun için içten içe kendinle gurur duyarak. O kritik dakikalarda, patron senin iş yerindeki geleceğinle ilgili hayati kararı kafasında biçimlendirmeye başlamışken, sen yüreğini ve ruhunu yeterince derine gönderememişsin... ve hayalindeki o kızın, çimen yeşili gözleriyle aşık olduğun erkeği büyülediği o sahne, patronun koltuğunda an be an daha beter yabancılaşan varlığından çok daha kesin bir gerçeklikle o odada hükmünü sürmüş demektir.
Bunu göze alabilir misin arkadaşım? Tüm bunlara rağmen yine de aşka var mısın?