- 942 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
ÜÇ GÜL'ÜN RENGİ SARI -8-
Kadın yaklaştıkça hoş bir parfüm kokusu yayıldı etrafa .Yakından daha bir alımlı ve endamlıydı. "Bu mu benim ninem? Kime söylesem inanmaz. " Kendi kendime alıp veriyordum. "Şimdi nereden çktı bu olay? Şimdiye kadar neredeydi bu kadın? Bu böyle sefalar içindeyken, biz, o Allah’ın belası köyde neden sefalet çektik?" Neyse öğreniriz birazdan...
Giyimi,yüzünün güzelliği ve bakımı haricinde uzattığı elleri yaşlılığını ele veriyordu.Bakımlı ama kanı çekilmiş damar damardı.Büyükçe yeşil taşlı yüzüğünün bulunduğu elini uzatarak;
" Benim adım Mualla Kalyoncu,yani senin müstakbel anneannen Ayla’cım" dedi.
Görgü kuralları ve soracaklarıma alacağım cevapların hatırına olumlu cevap verdim.
Uzattığı elini öperek “Memnun oldum” dedim.
" Bu kız da kim?"
"İsmi Leyla,yurttan en yakın arkadaşım, sayın müstakbel Anneannem!!!" kendime hakim olamadım.
"Oooo bu sitem niye?"
"Bilmem siz daha iyi bilirsiniz?" diyerek iyice kendimi kaybettiğimi anladım.Halbu ki sakin olmalıydım.Bilmediğim ve anlayamadığım duygularım beni yönlendiriyordu.
"Buyurun oturun kızlar"
İçindeki envai çeşit eşya, tablo, süslemeli duvar ve tavanlarla döşeli bu büyükçe salon bana dar gelmeye başladı.İçim daralıyor,ufaktan ter basıyordu.
"Ne oldu Aylacım? Neden rengin kaçtı birden?" Demek ki gerçekten kötüydüm.
"Yo ,bir şey yok...Ortam biraz sıcak ondan olsa gerek..." diyerek durumu düzeltmeye çalıştım.
“Bak kızım, ben dedenle İstanbul’da tanıştım. Deden, o zamanlar ticaret yapmak için İstanbul’a gelip gidiyormuş.Babam ta o zamanlardan zengindi. Babamdan mal alıp ticaret yapıyormuş.Gel zaman git zaman tanıştık dedenle.Uzun boylu, yakışıklı, yeşil gözlü bir adamdı.Hayallerimi süsleyen bir tipti.Üstü başı dökülüyordu ama karizması yetiyordu beni mest etmeye.Sonraları konuşmaya, dışarıda buluşmaya başladık. İşler iyice rayına oturmuştu. Deden, bize yakın bir ev tuttu. Sonrasında küçük bir nişan ve aile arasında bir düğünle evlendik. Bir yıl sonra annen dünya’ya geldi. Birkaç yıl sonra dedenle anlaşamadık,anneni de alıp köye gitti.Kısaca hikayem bu”
Kadını dinliyordum, ama söyledikleri ile yaşadıklarım arasında hiçbir bağ kuramıyordum. Dedemin ismi Arif Cemal,babamın ismi Ali Kemal’di.Annemin ismi ise Zeynep’ti. Bakalım bunları bilecek miydi?
“Peki, müstakbel nineciğim. Dedemin,babamın ve annemin ismi neydi?” diye onu köşeye sıkıştırma adına hırslı ve heyecanlı bir şekilde sorularımı sordum.
Oturduğu yerden kıpırdanıp, ayak ayak üstüne attı.Kendinden emin davranıyordu.Nefesini ve boğazını temizler vaziyette,
“Hı hı hımmm!!!”
“Tamam! şimdi çuvalladı.” Dedim kendi kendime,ama maksadı neydi?
“Dedenin ismi Arif Cemal, Babanın ki Ali Kemal, annen ise Zeynep,Aylacım.”
“Allah,Allah!!!”
Doğru söylüyordu.Gerçi ben dedemi görmeden ölmüştü. Lakin, babam da tarif ettiği dedem gibi uzun boylu, yeşil gözlüydü. Bu bilgileri tutuyordu.
“Aman, Allah’ım!”
***
“Hey, gündüz feneri şu yastığı bana getirsene”
Sevgi, yine hırçın bir şekilde uyanmış oda da terör estiriyordu. Züleyha’yı her zaman ki gibi kendince küçük düşürüp hırpalama peşindeydi.
“ Kime diyorum heyyy? Çıktığın pencereden atsaydın ya kendini…Ne halt yemeye yapamayacağın işlerle insanları meşgul ediyorsun?”
Gösterdiği yastığı getiren Züleyha’ya çelme takan Neşe’nin de keyfine diyecek yoktu.Sevgi’nin has elemanıydı.Neye uğradığını şaşıran Züleyha yere kapaklanmıştı.Bu olaydan müthiş keyif alan kafadarlar diğer çocuklar gibi kahkalarla gülmeye başladılar.
“Ne o, Ayla’n ve Leyla’n nerdeler? Gelip seni kurtarsalar ya …Haahhahaaa”
Bir insan, bu kadar gıcık olabilirdi ancak.Düştüğü yerden kalkan Züleyha’nın canı yanmıştı.Ama Ayla ne demişti. ”Sakın onların seni ezmelerine izin verme.Canını da yaksalar dayanıklı ol.” O da öyle yapmıştı.Dizi çok ağrıyordu ama ağlamamalıydı.Sevgi ikinci katta ki ranzadan atlayıp Züleyha’nın suratına öyle bir tokat patlattı ki,neye uğradığını şaşırdı kızcağız.Yüzü kıp kırmızı olmuştu.Can havliyle salladığı tekmeyi Sevginin karnına yerleştirmişti.Yere kapaklanan Sevgi beklemediği bu hamle karşısında iyice sinirlenmişti.Yerden kalkarak Neşeyle beraber Züleyha’nın üstüne çullandılar.Çıkan arbede sonrası Sevgi’nin,
“Yandım,Anammm!” demesi bir oldu.Züleyha arbede esnasında Sevgi’nin kulağını olanca hırs ve gücüyle ısırmıştı.Fırsattan yararlanıp kaçan Züleyha, Halil abi’nin yanına kendini zor atmıştı.
Ne olup bittiğini anlamaya çalışan Halil Abi;
“Ne oldu Züleyha,bu ne hal?”
“Sorma Halil abi,kavga ettik” diyebildi nefes nefeseyken.
“Kiminle kavga ettiniz kızım?”
“Kiminle olacak Halil abi,Sevgi ve tayfasıyla.Beni yalnız görünce üstüme üstüme geldiler.Dövdüler beni.Bende kulağını kopardım galiba.”
“İyi olmuş” diye içinden söylenen Halil abi, “Gel bakalım” dedi.
Devamı Varrr
YORUMLAR
Birilerinin birilerine üstün gelme çabası.
Bu çocukta olsa böyle
Bakalım son durumlar neyi gösterecek...
Selamlar
İbrahim ERZURUMLU
Sevgi için endişelenmiyorum...Onun kulağı kesik olduğuna göre Van Goh olur...Züleyha da zenci olduğuna göre A.B.D. ye başkan olur...Onu da düşünmüyorum...Düşündüğüm Ayla ve Leyla...Onları da orada bıraktın... Dizi film yaptın ki o kadar olur...Tek bir planda kalmıyorsun...Mekandan mekana, sahneden sahneye sıçrıyorsun ve de sen bu işi çok güzel kıvırıyorsun doğrusu...Ellerine sağlık...Devamını heyecenla bekiyorum.