KUŞÇU (8.Bölüm)
Nehir akşamüstü iş çıkışı koşar adımlarla kuşçu dükkânının yolunu tuttu. Yolda Şekerin neden konuşmadığını düşünüyordu. Dükkâna yaklaştığında kalbinin hızla çarpmaya başladığını hissetti.
Kendi kendine söylenmeye başladı “Allah’ım neler oluyor bana? Herhalde bu çarpıntı şeker konuşmadığı için değil” Zafer’le karşılaşmak neden bu kadar heyecan veriyor bana?” Annem haklı mı yoksa?
Zafer ise o gün akşamı zor etmişti. İşe geç kaldığı için kendine kızıyordu. Eğer geç kalmasaydım, sabah da görüşecektik düşüncesi akşama kadar kafasını kurcalamıştı. Akşamüstü ise artık yerinde duramıyordu. Durmadan kapının önüne gidip sokağın başına doğru bakıyor, sonra esnafın dikkatini çekmesin diye tekrar içeri dönüyordu.
Kadınsa dükkâna yaklaştığında bir an durdu. Annemi arasam, ne yemek var acaba? Yemek güzelse Zaferle birlikte gitsek, Annem ne der acaba? Gibi bir sürü soru geçti aklından… Sonun da annesini aradı:
Anneciğim ne yemek var? Sorusuna,
Yaprak sarması, çorba ve börek cevabını alınca elinde olmadan sevinçle bir çığlık attı.
Annesi ise şaşkınlıkla:
“Hayırdır deli kız ilk defa mı yiyeceksin bu yemekleri, bu sevinç ne böyle? Diye söylendi.
-Hayır anneciğim, hayır… Hani Şeker konuşmuyor ya, Zaferle birlikte gelsek yemeğe diyecektim. Şekerin derdi neymiş bakalım o daha iyi anlar.
-Zafer mi? Kuşçu yani…
-Evet anneciğim, ne dersin?
-Ne diyeceğim? Hayır desem küseceksin, kurtuluş yok yani, bari bir de salata yapayım yanına.
-Canım annem benim!
-Neredesin sen şimdi?
-Dükkânın önündeyim, biraz otururum. Zafer ortalığı toparlayıp dükkânı kapatınca, birlikte geliriz.
-Tamam fazla gecikmeyin, elin adamıyla, tövbe estağfurullah…
-Canımsın benim, tamam gecikmeyiz, merak etme sen.
Nehir dükkâna girdiğinde sevinçten gözleri parlıyordu. Bu durum hemen Zafer’in dikkatini çekti.
-Hoş geldin, yüzün gülüyor.
-Bilmem, farkında değilim, aslında gülmemem lazım, bir sorun var.
-Hayırdır?
- Şeker, Şekerle ilgili…
-Şeker mi? Ne oldu ki Şeker’e? Yoksa hasta falan mı?
-Yo hayır, telaşlanma, sadece dün akşam ve bu sabah bütün çabama rağmen tek kelime konuşmadı.
-Hım belki yeni evini yadırgamıştır. Sabret biraz bakarsın bu akşam konuşur.
-Aslında, benim başka bir düşüncem var, yani eğer sen de kabul edersen.
-Nasıl bir düşünce bu? Merak ettim doğrusu.
-Şey annemle görüştüm az önce, güzel yemekler yapmış, bir de, bir de hani o geçen getirdiğim börekten,
Yani diyeceğim ki, bizimle birlikte yemek ister misin? Hani beraber gitsek diyorum.
-Anladım, anladım ama çok ani oldu, şaşırdım desem yalan olmaz, annen ne der bu işe.
-Onu merak etme, bizi beraber bekliyor yemeğe zaten.
-Anlaşıldı, sen her şeyi halletmişsin, bir tek benim evet dememe kalmış, ne yapalım, o börek için gelinir hani.
-Sadece börek için mi?
Bu söz üzerine ikisi de nasıl bir durum içinde olduklarını düşündü bir an, adamın heyecandan sesi titrerken, Nehir’in yanakları pembeleşiverdi.
-Ta, tabi ki değil dedi adam, o bir şakaydı sadece. Sizinle birlikte ve yeniden Şekerle birlikte olmak çok güzel olacak.
-Nehir bir daha cevap vermedi. Sadece gülümsemekle yetindi.
Yarım saat sonra birlikte dükkânı kapatarak evin yolunu tuttular.
Eve geldiklerinde, sofra hazırlanmıştı bile,
Sofraya oturmadan önceki tanışma faslı görülmeğe değerdi:
Söze ilk başlayan Nehir’in annesi oldu:
-Adınız Zaferdi galiba.
-E evet hanımefendi Zafer
-Benim ki de Nurten
-Çok memnun oldum efendim. Nehir hanımla tanışmamız tamamen bir tesadüf işte, sonucunda sizlerle birlikte yemek yemekte varmış kısmette.
Nurten hanım konuyu değiştirmek istercesine,
-İşiniz güzel ve zevkli olmalı, hani ne bileyim, cıvıldayan kuşlar, bir de güzel çiçekleriniz varmış.
-Şey evet hanımefendi, oldukça güzel, Nehir hanım her şeyi anlatmış sanırım.
-Pek her şeyi anlattı sayılmaz, örneğin, bu işten önce başka iş yapıp yapmadığınızı söylemedi. Ha bu arada bir de müzikle uğraşıyormuşsunuz sanırım.
Nehir ister istemez söze karışmak zorunda kaldı.
-Anneciğim, daha yemeğe oturmadan, çok soru sormadın mı Zafer beye? Hem daha önce ne iş yaptığını ben bile bilmiyorum henüz.
Zafer ortamı germek istemezcesine;
-Hayır lütfen hiç önemli değil, sorsun tabi, evet elbette bütün hayatım boyunca kuşçuluk yapmadım. Bu işe sadece oyalanmak için başladım. Ancak çok sevdim ve devam ettim.
-Yani?
-Daha önce başka bir mesleğim vardı. Ordudan, yüzbaşılıktan ayrıldım ben…
-İki kadın birden şaşkınlıkla, yüzbaşılık mı? Diye aynı anda konuşunca,
Zafer;
Neden o kadar şaşırdınız, evet yüzbaşılıktan ayrıldım.
Nehir susmayı tercih etti.
Ancak Nurten hanım yine dayanamadı ve;
“ Peki neden? ” Diye sordu.
Zafer onu kırmamaya özen göstererek, isterseniz bunu başka zaman anlatayım diyince,
Nehir atıldı ve elbette hemen sofraya oturalım dedi.
Annesi oldukça rahatlamıştı. Zafer’i gözü tutmuştu, kızı için kapıldığı endişelerin yersiz olduğunu düşündü.
Hep birlikte yemeğe oturdular.
Yemekte genelde geçmiş yılların müziğinden özlemle konuşuldu. Zafer onlara bir gün gitarını getirip, eski şarkıları söyleyeceğinin sözünü verdi. Tabi ki , sohbetin önemli bir konusu da Şeker’di.
Nehir Şeker’i yanlarına getirmek istedi. Ancak annesi buna müsaade etmedi. Hele bir yemeğimizi bitirelim. Hem kahvelerimizi içeriz. Hem de Şeker hanımla ilgilenirsiniz diyince, çaresiz kabullendiler.
Bu arada Zafer uzun zamandır böyle güzel yemekler yemediğini belirterek Nurten hanıma iltifatlar yağdırdı.
Ara sıra annesine göz ucuyla bakan Nehir onun memnuniyetini gördükçe içinden gizli bir sevinç duyuyordu.
Yemek biter bitmez genç kadın önce kuşu yemek odasına getirdi. Ardından mutfağa kahve yapmak üzere gitti.
Bu arada Zafer’de müsaade isteyerek, Şeker’in karşına geçip, “Hayat ne güzel” cümlesini tekrarlamaya başladı. Ancak Şeker garip sesler çıkarıyor fakat o cümleyi bir türlü söylemiyordu.
Kahvelerle odaya giren Nehir heyecanla sordu:
-Konuştu mu?
Zafer “Hayır konuşmuyor “ diye cevap vermek üzereydi ki,
Şeker’in “Hayat ne güzel” sözünü üç defa tekrarlaması, en çok Nurten hanımı şaşırttı.
-A a bak yaramaza nasıl da konuşuyor.
-Nehir sevinçle çığlık atarken, Zafer yine şaşkınlığını gizleyemedi. Nasıl oldu bu? İkimizin birden sesini duyunca sevgili kuşumuz konuşmaya başladı.
Şekerse onlar konuştukça, adeta çığlıklar atarak, “Hayat ne güzel” diye konuşmaya devam ediyordu.
Onun bu hali üçünün de kahkahalarla gülmesine neden oldu.
“Şuna bakın hele” Dedi Nehir “Sanki ailesine kavuşmuş bir çocuk edasında”
Neşe içinde saatlerin nasıl geçtiğinin farkına varmadılar.
Sonunda Zafer saate baktı ve çok geç olmuş, artık müsaade isteyeyim dedi.
Annesi Nehir’i şaşırtan bir tavırla,
“Madem yalnız yaşıyorsunuz, her zaman bekleriz, en fazla sofraya bir tabak daha koyacağız, lütfen çekinmeyin istediğiniz zaman gelebilirsiniz.” Dedi ve iki kadın birlikte Zafer’i uğurladılar.
O gece Nehir’de, Zafer’de sabaha kadar uyumadı.
Devam edecek.
KUŞÇU (8.Bölüm) Yazısına Yorum Yap
"KUŞÇU (8.Bölüm)" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Mehmet Aktaş
@mehmetaktas
Güzel yazınızı zevkle okudum değerli arkadaşım.
Ellerinize sağlık.
Ellerinize sağlık.