Madde Paranoyası
Bir yandan öğretilere çekme, kendi fikrini doğrulama çabaları olduğu gibi; öte yandan bunun tersine; dini öğretileri sürekli yanlışlama, sanrı olarak betimleyen onca söz, bir başkasının içsel dünyasına, kişiselliğine müdahâle değil midir? Hele ki böylesi bir kişiselliğin öznelliğini, kendi öznelliği ile etkileme çabasının kaynağı nedir? Böyle bir çabanın çıkış noktası nedir? Ancak, materyal ile sınırlı kalan odakların, çoğu kez başarılı olmak adına diğer öğreti birliklerine müdahâlesi de olagelen durumlardandır.
Sadece materyali algılayan dimağın, somutluklar arasında yapmak zorunda kaldığı kıyaslarla; başlangıcı, antik kişilikleri, yazıtları açıklaması mümkün değildir. Açıklandığı sanılan tek şey, maddenin maddeyle tepkimeye girmiş olabileceğine ilişkin olasılıklar veya varsayımlardan ibarettir. Maddeyi oluşturan en küçük enerjik birime ulaşılamadığı şu durumda, hangi stabil / kalıcı düzenden /entropiden söz edilebilir ki?
İşte, müteşabih olmaklığın sonuçları da budur; biri bilgilere, diğeri algılara dayalı gittiğini ileri süren iki dil. Hangisinin bilgiye dayalı olduğu açıkça belirtilmez hiç; içseldir. Bulunan her kanıt, iki şekilde yorumlanır; ya eskilerin uydurmasıdır, yahut bilginin giderek bozunduğu zonlardır. Yazıt bulunur, ’yalandır’ denir; söylenemez şeyler söylenir, ’sihirdir’ denir.
Tüm bunlar, bizzat gören gözlerin bilgisine karşın asla diretilmez, içsellik korunur. Buna benzer olarak öğretinin dışına çıkmaklık da dışsal olamaz; o da içseldir. Yani maddenin kurulu döngüsüne dem vurularak içsele erişilemez, bazı bilgileri gözardı eden bir kısıtlayıcı paketle dimağın aklı karıştırılamaz; dense de, sadece sanılır; olsa olsa bunu dillendiren daha da sabitleşir ve ancak seçtiği noktayı mühürler.
Çıkış noktası eğer bireysel ise, amacı sadece içselliğine taraftar aramak veya içinde bulunduğu / bırakıldığı konumu teyit ettirmektir. Zaten ’kovulan’ da yalnız değil miydi? Kendine taraftar aramıyor muydu?
İlginç olan, hangi tarafta olursa olsun, inancın içselliğinin, diğerince değiştirilebileceğinin sanılmasıdır. Hiç kimsenin, kimseye imân veremediği gibi; kimse de kendi dünya yorumları ile diğerinin içsel kurgusunu sıfırlayamaz. Ancak çabalar, belli bir vakte kadar asla durmayacağa benzer.
Nice paylaşıma, selamla.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.