- 1768 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜMSÜZLEŞTİRMEK...
“
O serseri güneşti sebebim
Ve ... ”
Geldiğimden beri en güzel yağmur o Pazar yağmıştı İstanbul’a...Balkonda izlerken bir eksiklik hissettim… Üşüyordu ellerim… Her zaman sevgilim mi ısıtacaktı ellerimi ! Mutfağa kendime bir kahve almaya gittim, elimde kahvem dönerken salona, pencereden gördüğüm o inanılması güç manzara itti beni tüm bunlara…
“Bu arada ısınmıştı ellerim “
Işıl ışıl elmaslar serpilmiş bir yol vardı denizin üzerinde…
Asiliğiyle denizin, inatlaşmış kadar uysaldı o ışık yolu…
Hatta üzerinde yürüyebileceğim hissini verecek kadar düzgün, pürüzsüz...
Gökyüzünden her bir yolun sonuna doğrultulmuş spot gibiydi o serseri güneş ışığının hüzmeleri… Bulutların arasından kavgadövüş düşer gibiydiler denize… Hayatım boyunca, bir daha böyle bir manzaraya şahit olur muydum bilinmez, her bir spot ışığının altında bir yelkenli silüeti vardı… Dondum kaldım ve ilk pişmanlığımı yaşamıştım bu anı “ölümsüzleştiremediğim” için…
Son günlerde fazlasıyla güzel şeylere şahit oluyordum, buna bir anlam yüklemeli miydim bilmiyorum açıkcası…
Geçen gün işe gelirken iki karganın gagasında bir ceviz, bir görseniz öpüşüyor bu kargalar dersiniz, bu manzarayı da “ölümsüzleştirememek” beynimin sağ lopunda yerini almıştı çoktan…Zaten hayatım boyunca hep beynimin sağ lopuna yükleme yaptığımı anlayacaktım kısa bir zaman sonra…
“Ve o çıplak, kuru ağacın gövdesinin, budanmış dalının en ucuna gururla tünemiş, dik duruşlu baba karga…Sende ölümlü bir kuştun değil mi? “ derken inanamıyorum yine geldi kondu, yemin ederim kiii!!!
Geçenlerde Kuzguncuk’tan geçerken lapa lapa yağan kar misali o yaşlı çınardan dökülen sarı yapraklar, rüzgarın azizliğine uğramışlar belli ki…Bu yaprak dökümünü de “ölümsüzleştirememek” ne kötüydü…
Sonra Kuleli Askeri Lisesinin o büyülü ve eşsiz ışıklandırmasının eşliğinde, ondan aşağı kalmayan Boğaz Köprüsü… Aynı karede ne de hoş dururlardı değil mi?
Tüm bu güzellikler bir tesadüf eseri gözüme görünüyor olamazdı, “ölümsüzleştirmek” isteğimi yavaş yavaş anlıyor ve buna bir araç arıyordum sanırım uzun zamandır…
Ya da ben neden daha dikkatli bakmaya başlamıştım etrafıma ve dolayısıyla her baktığım yerde eşsiz bir güzellik görmeye?
Hepsinin cevabını verdim kendi kendime doğum günüm arefesi olan bir Cuma sabahı
atladım vapura sabahın kör vakti, herkes işe giderken ben yeni tutunduğum bir umudu, bir hayali gerçekleştirmenin peşinden gidiyordum Sirkeciye… O koskoca vapurda martılara evde son kullanma tarihi geçmiş tam tahıllı tost ekmeğimizden atarken, acemi martılar ne kadar da belli oluyorlardı uçuşlarından ve ekmeği havada yakalayamayışlarından… Birde yaşlanmış ve artık beyazdan griye geçiş yapan bu işin kompetanı martılar vardı, her lokmaya kamikaze dalışı yapıp gençlere soluk vermeyen…
“ Artık baktığım hiçbir şeyi eskisi gibi görmediğimi anlayalı hayli zaman olmuştu…
Ne de güzel dururlardı benim karelerimde, kimbilir?”
Sorup soruşturmak bile bir geç kalıştı artık benim için hatta bu hayalimin, göz kamaştıran ışığını, bir çırpıda söndürmeye yeltenmek gibiydi belki…Bir an önce bu kadar güzelliği bana gösteren ve beni yeni bir heyecanın kollarına atan Mevla’ya şükretmeliydim… Yeni bir umudum ve mutluluğum olduğu için, içim içime nasılda sığmıyordu, ne büyüksün Ya-Rabbim…
Vapurdan indiğimde profesyonel fotoğraf makinamı alacağım mağazaya yürürken adımlarımın beni yeni bir dünyaya taşıyacağını ve bu dünyada hep güzelliklerle karşılaşacağımı düşünerek daha bir hızlandırmıştım adımlarımı…
Ve…
Ohhh !!!
Mağazanın kapısından içeriye adımımı attım sonunda…1,5 saatlik bir görüşme ve kısa bir tanıtımın ardından, ne kadar doğru bir seçim yaptığımı duymak dünyalara bedeldi…Yüreğimin heyecandan çırpan kanatlarıyla taşıdım sanki o koca kutuyu eve kadar… Artık “ölümsüzlük” makinasına sahiptim, istediğim her anı ve her kareyi “ölümsüzleştirebilirdim” ne mutlu bana…
“An’ı yakalamak için koşuşturmak ne güzeldir kimbilir?”
Aslında bundan sonra etrafıma boş bakmak gibi bir lüksümün kalmadığının da farkındalığıyla, omuzlarımda hoş bir ağırlık hissetmedim desem yalan olur…
“Fotoğraf çekmek, ateşli silahla hedefe atış yapmak gibi bir şeydi nazarımda…
Ya vurursun 12’den yada ıskalarsın …”
Yolun daha başındaki bu mutluluğumun, heyecanımın bir ömür sürmesini istesem, çok mu şey istemiş olurum ?
Kendime aldığım bu doğum günü hediyemin, bundan sonra artarak hayatımın anlamı haline gelmesi dileğiyle…
HAYYAM 3. gözüm, hoş geldin…
.
YORUMLAR
Doğum gününüzü onbir gün gecikmeyle kutluyorum, Rabbim sağlık ve mutlulukla ışıldatsın o güzel gözlerinizi her zaman, sevdiklerinizle.
Son bir iki aydır, siteye çok kısa aralıklarla girebildiğimden, birçok güzel yazıyı kaçırdım, sizin ki de onlardan biri.
Öyle pürüzsüz, akıcı bir dille anlatmışsınız ki sanki sizinle elmaslar serili ışıklı yolda yürüdüm, boğazın o eşsiz manzarasını birlikte izledik.
Sanatçı ruhlar ancak görür bu güzellikleri.
Okurken huzur bulduğum bir yazı, selam ve sevgilerimle.
(( Seçil Nimet ))
Doğum günüm 3 Aralık...
Ama ne olursa olsun gelişiniz değil mi ki mutluluk verici, yeri zamanı önemsiz bir teferruat...
Beğendiğinize sevindim, içimden geldiği gibi bir solukta yazmıştım HAYYAM'ıma kavuşmanın verdiği coşku ile...
Güzel hediye..güzel yazı
Fotoğraflar da kesin güzel olur..
Bu ölümsüzlük makinası güzel olanın asıllarının nerede olduğunu da yani bir bakıma ölümlülüğü, ölümün güzelliğini de ebediyet kapısının eşiğinde hatırlatıyor mu?
Bi makine de ben mi alsam :)
(( Seçil Nimet ))
Aa siz bu yazıyı okumuş hatta ve hatta yorum bile yapmışsınız...
Afedersiniz... :)
M. Efruz Sermeda
Diyorsunuz ki yazının ve fotoğrafların devamı gelecek..tamam anladım çok teşekkür ederim :))
Bekliyoruz efendim, kaç gözle bilmiyorum ama.. :)
Birbirinden renkli ve benzersiz motiflerle, zerafetin en nadide kumaşlarına işli muhteşem gergefin farkına varabilmek ne büyük erdemdir.Farkındalık dediğim işte tam da bu sevgili Seçil.Tabi aynı oranda bir ruh zerafetini de gerektiren bir olay bunu yaşayabilmek .Candan kutlarım yazını ve dahi ruhunu...
(( Seçil Nimet ))
Dahi deyince; fotoğraf makinasını ben icad etmiş gibi hissettim bir an... :)
Teşekkürler nezaketinize...
mehmet abdırgan
(( Seçil Nimet ))
Mutluluk ve sağlık yegane dileğim... :)
Bir zamanlar bir reklam vardı '' Alt tarafı halı diyordu adam ve kadın cevap veriyordu :: Ama bunun üstü de halı '' Ben de önce alt tarafı bir fotoğraf makinası dedim....Ama sonra baktım ki üst tarafı da fotoğraf makinasıymış...
Ufacık şeylerle mutlu olabilmek için demek ki kaldırım taşlarını saymak yerine etrafa bakmak gerekiyormuş. Bir fotoğraf makinası da ben mi alsam acaba?
Selam ve saygılarımla.
(( Seçil Nimet ))
Ne tatlısın sen Bonaaaa...
Öperim bende o şeker kamışını andıran saçlarından... :(
Her balığa gidişimde akşam güneş batarken görürüm ben de denizin üzerinde o ışıktan yolu, ne güzeldir.
Sana ithaf bir şiide kutlamıştım doğum gününü sanırım senin şiirinde de, bir de buradan kutlayayım, doğum günün kutlu olsun, nice mutlu yıllara oğlunla ve şu üçüncü gözün Hayyam'la berâber:))
Dilerim hep güzellikler çıksın karşına ve ölümsüzleştir yeni makinanla, hayırlı uğurlu olsun.
Selam ve sevgimle.
(( Seçil Nimet ))
Mustafa abi, çok incesin, teşekkür ederim... :)
lacivertiğnedenlik
Öncelikle doğum gününüz kutlu olsun...Edebi dalın birine meyilli olan insanlar muhakkak diğer görsel sanatlara da meyilli olurlar.Çünki ruh incedir en harbisinden...Kendimden bilirim...Binlerce fotoğraf için ne anlar bekledim,deklanşörler ne çekti benden...Ayrıca böylesi bir hediye kendinize yakışmı en güzel an'lar sizin olsun...Tebrik ederim böylesi bir anıyı bizimle paylaştığınız için...
(( Seçil Nimet ))
Daha güzel AN 'ları paylaşmak dileğiyle o vakit...
Teşekkürler...
Doğum gününüz kutlu olsun. Ben de kendime bir hediye alsa mıydım diye düşündüm, kaç hafta oldu, geçti artık.
Fotoğraf makineninizi de güle güle kulanın. Tezgahtarın uzun süren izahatını okuyunca sıkı bir para verdiğinizi düşünmeden edemedim. Ama galiba başka türlü de iyi bir makineye sahip olunamıyor.
Bir kitapta fotoğrafla ilgili birşey okumuştum. Mealen: " fotoğraf çekmek güzeldir ama anı ıskalamamak da gerekir, çünkü o görüntüyü bizim için için güzel kılan, renkler ve şekillerden çok içimizde uyandırdığı duygulardır" diyordu. Bir parantez açalım; bir zamanlar bir arkadaşım neden bir oğlanın sevdiği kızın üstündeki elbiseyi yıllar sonra bile unutmadığını açıklarken hafızanın ve duyguların aynı sistemde kodlandığını söylemişti.
Sözün özü; siz zaten boğaza düşen güneşten, martılardan, köprüden ve Kuleli'den nasibiniz almışsınız. Hatta bizim gibi İstanbul aşıkları da bir parça nasiplensinler diye, güzel satırlarınıza dökmüş, içimizi ısıtmış, duamızı almışsınız. Fotoğraf makinesi artık olsa da olmasa da fark etmez.
Selamlar.
(( Seçil Nimet ))
Bir fotoğraf makinasına olan sevgimi ve ilgimi yazma konusunda kararsızdım ama ben Edebiyat defterine içimi dökmek için geldiğimden tutamadım bu mutluluğu ve umutluğu daha fazla içimde...
FArk etmez demeyin, çektiğim güzellikleri paylaşsam burda fena mı olur?
Bu güzel yorumunuza teşekkür ediyorum, kalpten hemde... :)
cizgilikagit
Evet bir an düşündüm de hem sizin yazınız hem sizin çektiğiniz bir fotoğraf... Böyle bir kombinasyonu görmeyi isterim gerçekten. Öyleyse kolay gelsin size.
(( Seçil Nimet ))
Bu ne güzel bir dilektir Ya-Rabbim... :)
Teşekkürler...