KUŞÇU (ÖZET 8. BÖLÜM)
[ italik ] Daha önce 7 bölümünü yayınladığım Kuşçu adlı öyküme, sağlık problemlerim nedeniyle uzun bir süre ara vermek zorunda kaldım.
Yeni bölümlere başlamadan önce, geçmiş bölümleri okuyan ya da yeni bölümleri okuyacak dostlara hatırlatmak amacı ile bir özet bölümü hazırladım.
Bu gün bu özeti sunduktan sonra, öyküye kaldığımız yerden devam edeceğim, saygılarımla…
Özet
Tabelasında “Kuşçu” yazan dükkânın önündeki harika çiçekler genç kadının dikkatini çeker, içeriğe girip sahibi ile tanışmak ister. Yavaşça dükkândan içeri girer, ancak ortalıkta kimse görünmüyordur.
Birkaç defa seslenir ancak sesini duyuramayınca arka bölüme doğru ilerler, az sonra kendisine “sus” işareti yapan ve bir muhabbet kuşuna sürekli aynı cümleyi tekrarlayarak söyletmeye çalışan kuşçuyu görür.
Adamın muhabbet kuşuna söyletmeye çalıştığı “Hayat ne güzel” sözünü gayri ihtiyari kadında tekrarlamaya başlar, o anda ikisinin de inanamadıkları bir şey olur ve kuş, adamın ısrarla söyletmek isteyip de söylemediği cümleyi söyleyiverir.
Kuşçu şaşkınlıkla kadına; bunu nasıl başardığını sorar. Kadında şaşkındır.
Kısa bir tanışmadan sonra aralarında sohbet başlar, kuşçunun çakır ve güzel gözleri kadını etkilemiştir. Bir taraftan adama dükkânın kapıdaki çiçeklerle ve içerde cıvıldayan kuşlarla cenneti andırdığını söylerken, bir taraftan da neden bu kadar etkilendiğini düşünür.
Adamda kadına birkaç defa kompliman yapar, her defasında da yaptığından utanarak özür diler.
Bir müddet sonra kadın akşam tekrar geleceğini söyleyerek dükkândan ayrılır.
Yolda giderken kuşçunun neden o cümlede ısrarlı olduğunu düşünür.
Kuşçu akşama kadar heyecanla kadını bekler, kadınsa tekrar gidip gitmemekte tereddüt ederse de, son anda tekrar gitmeye karar verir.
Dükkâna ikinci gelişinde kuşçunun geçmişi ile ilgili bir şeyler öğrenmek amacıyla, neden ısrarla muhabbet kuşuna “Hayat ne güzel” cümlesini söyletmeye çalıştığını sorar. Kuşçu konuyu değiştirerek geçmişi ile ilgili bir şeyden bahsetmez.
Daha sonra birlikte yine adının “Şeker” olduğunu öğrendiği muhabbet kuşunun yanına giderler, kuş kadının sesini duyunca aynı cümleyi tekrarlamaya başlar. Bir müddet üçü birlikte cümleyi tekrarlarlar.
Ve ardından nihayet akıllarına birbirlerinin isimlerini sormak gelir. Genç kadının adı Nehir, Kuşçunun adı ise Zaferdir.
Geç saatte dükkândan ayrılan kadın eve geç geldiği için, birlikte yaşadığı annesiyle tartışır.
Tatlı sert bu tartışmadan sonra ortalık biraz durulunca üstü kapalıda olsa durumu annesine anlatır.
Şeker’i kuşçudan satın almak istediğini söyler. Annesi önce biraz muhalefet etmekle birlikte sonunda razı olur. Ancak kuşçu ile kızının arasında bir şeyler olup olmadığı konusundaki şüphelerini de dile getirmeden edemez.
Kuşçu ise bir taraftan kadını düşünmekten kendini alamazken, diğer taraftan kendisini bu günlere getiren hayat hikâyesi gözünde canlanır;
Zafer bir zamanlar genç bir deniz subayıydı. Aynı zamanda iyi bir müzisyendi. Bir Cumhuriyet balosunda, piyano çalıp şarkı söylediği sırada Nesrin isimli bir kızla tanışmıştı.
Genç kız tıp fakültesinde okuyordu. Birkaç görüşmeden sonra Zafer genç kıza evlenme teklif etti.
Evlenmeleri pek uzun sürmedi, bir müddet sonra nişanlandılar ve nişanın üzerinden bir yıl geçmeden evlendiler.
Bu arada Nesrin okulu bitirip ihtisasını tamamlayarak beyin cerrahı olarak doktorluk mesleğine başlamıştı.
Ardından ailelerinde ısrarıyla kısa sürede çocuk sahibi olmaya karar verdiler.
Buraya kadar her şey çok güzeldi yaşadıklarının bundan sonrasını hatırladığında ise yüreğini inanılmaz bir acı kapladı. Sanki devamını hatırlamak istemiyordu.
Nehir ise annesini Şeker’i satın almak için ikna edip, ertesi gün tekrar dükkâna gelmişti.
Kuşçu Şekeri satmayı reddetti. Ama onu Nehir’e hediye edebileceğini söyledi. Genç kadın bu teklifi zor da olsa kabullendi.
Ancak kuşçunun bir endişesi vardı. Nehir’in Şekeri alıp götürdükten sonra bir daha dükkâna uğramamasından korkuyordu.
Kadın bu konuda kuşçuya söz verdikten sonra Şekeri alarak dükkândan ayrıldı. Fakat eve götürdüğünde bütün ısrarlarına rağmen Şekeri konuşturamadı.
Zaferse geçirdiği zor geceden sonra sabah uyandığında ilk defa işe geç kalacak bir saatte uyandığını fark etti. Kadının dükkâna gelebileceği endişesi ile telaşla hazırlandı yola çıktı.
Ama bu arada sabahın erken saatinde dükkâna gelen Nehir hayretle kapalı olduğunu gördü.
Durumu komşu esnafa sordu. Onlarda endişeliydiler. Çünkü Zafer’in dükkânı geç açtığını hiç hatırlamıyorlardı.
Kadın Zafer’in telefon numarasına almadığı için kendi kendine hayıflandı. Bir umutla telefon numarasını Kuşçunun komşularına sordu. Ancak kimsede numara yoktu. İşine geç kalma endişesi ile kendi telefon numarasını esnafa bırakıp oradan ayrıldı.
Bir müddet sonra Zafer’den gelen telefonla sağlık haberini aldı.
Akşam görüşmek üzere telefonu kapattıklarında her ikisi de rahatlamıştı.
Yeni bölümlerle devam edecek.
MEHMET FİKRET ÜNALAN
KUŞÇU (ÖZET 8. BÖLÜM) Yazısına Yorum Yap
"KUŞÇU (ÖZET 8. BÖLÜM)" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.