- 575 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MASAL GÖK'YÜZÜM
Peşindeki gölgelerden kaçarak yaşamak zor zanaat
köşe bucak kaçsan da, yine dönüp geleceğin
yine sığınacağın en güvenli yer, kendinsin..
zaten insan kendinden de kaçamıyor, yakalanıyorsun..
Bir varmış, bir yokmuş gibi yaşıyorsun son’uçta hayat
eğer bir gün varlığına rastlarsan
hak verilmişse, senindir kullanmalısın
sakın kaçırma yaşamalısın..
................
Unuttuğun, yarım kalmış çocukluğuna uğramalısın önce, orada çok önceleri yerini unuttuğun
kırık-dökük oyuncakların hala bekliyorlar gelmeni, bak geç kalmış olabilir(mi)sin..
Bir zamanlar savrulmuş parçalarını önce bulup birleştirmeye çalışmalısın, (hayatın gibi)
acaba iyileştirebilecek misin? Buna isteğin, dahası gücün var mı?
Sonra, O’nu en güvenli yere koy, kimselerin ulaşamayacağı ve tekrar kıramayacağı bir yere koymalısın.. (kendin gibi) Denemelisin,ki nereden bileceksin o yerin güvenirliğini?
Bu yüzden arasıra yoklamalısın, hala yerli yerinde sağlam duruyor mu?
Duruyorsa (yani yaşıyorsa), al O’nu kalbinin en derinlerine s’akla, üzerini ört O kimselere göstermeye kıyamadığın kırılgan sevginle, yeniden can vermeye devam etmelisin..
Sonra, unut herşeyi bir de öyle yaşatmaya ç’alış kalbini, korunaklı ellerinde kelebek misali sıkmadan, boğulmasına, öl(dür)melerine izin verme, siper et canını ve ruhuna giden yolu da sır gibi saklamalısın..
Tamamıyla arındır gölgelerin içinden ama parlamasına engel olmalısın, çünkü O en değerli taşlarla kıyaslanmayacak kadar yegâne hazinendir, bilmeli ve inanmalısın ...
Sonra; başlat zamanı sonu ’’O’nlar ermiş muradına ’’ olmasın,
belki mutlu bir masal olmayacak başından oldukça belliydi, sen yine de içinde bıkmadan büyüttüğün serpilen u’mutlarla süsle gocunma gerçeklerden, üzülme’de sakın değmeyeceğini bilmelisin..
-Dünyanın en güzel yerinde, pırıltıları gözlerini kamaştıran, yakıcı gün’eşin altında küçücük pencereleri olan şirin bir ev hayal et, unutulmuş sahil kasabasında olsun.. (deniz mutlak olmalı) Sabahları, özgür dalga sesleriyle uyanmanın sarhoşluğuyla aç gözlerini, güzelim aydınlık güne.. Kocaman bahçesi olmalı, binbir çeşit çiçeklerin kokusunu alabileceğin, erguvan ağaçlarının rengi ve yediveren güllerin kokusu başını döndürmeli yaklaştığında.. Yorgun düşlerinden kurtulmuş ellerinle su vermelisin toprağına her sabah, sana doğru şükreder gibi dönen günebakanlara benzeyen yapraklarına yüz sürmelisin belki yeni umutlar aşılamak için..
Masal bu ya; çocuklar olmalı cıvıl cıvıl, hem de bir sürü çocuklar hatta bu masalın en güzel rengi olmalı çocukların gülen yüzleri..ve neşeleri seni alıp götürmeli başka diyarlara bir çiçeği seyreder gibi dalmalısın ve çıkamamalısın öylece kalmalısın epey bir zaman.. Ama unutma sakın, böyle olması için bahçende türlü türlü yemiş ağaçları olmalı, bahar geldiğinde rengarenk açan görüntü seni de büyüleyecektir nasıl olsa.. Az kalsın unutuyordum, kara dut ağacını ellerinle dikmelisin, hani şemsiye gibi yerlere iner dalları, hani çocukların altına gizleneceği sığınak gibi..(çocukken en güzel anımdır) Neyse..
Devasa salkım söğüt ağaçları da olmalı, hem çocuklara yerlere sarkan yeşil dalları gölgelik olması bakımından , hem de arasıra büyümüş olsan da yine saklanabilmek için lazım olacak unutmamalısın ...(yeri geldiğinde saklanacaksın çünkü)
İşte bu evde, bir kadın olmalı, kollarıyla koruyan, kanatlarıyla yaşatan yaşayamadıklarına sayması için yaşayan özgür bir kadın olmalı..
Sonrası malum, deniz kıyısı yürüyüşleri yeniden doğar gibi yeni nefeslerle..
Kumların üzerinde, güzel cümleler kurmalı evet yazmalı da kadın an’larını ve yepyeni oluşacak anılarını, tertemiz bir dünyayı anlatan, tertemiz insanların yürekleriyle belki de kendisine en güzel armağanı vermelidir, görev sayarak ama diğerleri gibi ruhunu katmayı unutmadan, bıkmadan,yorulmadan artık sarsılmadan yazmalı, anmalı, başlayan yağmur altında ıslanan, işte öyle güzel bir kadın olmalı..
Masal uzadı, her neyse benim böyle bir hayalim var,
elbet birgün dünyanın bir ucunda değil de (dünyalara bedel olacak)
güzel yurdumun, herhangi küçücük beldesinde, küçücük deniz kıyısı olan bir masal..
Bekliyorum O günü sabırsızlıkla
işte, mutlak yolculuk o zaman başlayacak..
Belki, yazarım size oralardan yine umutları, umutlu gülüşleri
Bir varmış, bir yokmuş diye başlayan ve mutlu biten gerçekleşmiş masalları...
Feyza ’muhurlu’
Bir eflatun..
17 Kasım 2011-01:15
.............
30 Kasım 2011-14:30 izmir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.