- 707 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SİLİVRİ HEEEY SİLİVRİ!!!
ZİNDANDA BİNBİR GECE
İnsan kendini yeterince eğitmemiş, örgütleyememişse, karanlıkta boğulması için zindanlara tıkılması gerekmez. Öyle kimselerin günü ve gecesi gibi onlardan bağımsız çalışması gereken bilinci de karanlıktır doğal olarak. Gece ve karanlık ayrı şeylerdir çünkü. Gece hep sabaha gebe, bilinçteki karanlıksa koyulaşmaya, çürümeye, kıyıcılıkla bilenmeye gebedir. Yıllarca hapislerde yattıktan sonra çıkar çıkmaz ortalığı kana bulayanları, eskisinden beter çalanları, öksüz bıraktıkları çetelerinin başına yeniden geçenleri düşünün. Bir de düşünen, düşündüğünü yazıp insanların yararına sunan, bu yüzden, çeteleşmiş devlet yönetimlerince zindanlara atılan yurtsever, aydınlanma / aydınlatma sevdalısı insanları. Zindana tıkılmak onların ışıklarını söndüremediği gibi, inadına aydınlandıklarını, elmas gibi parladıklarını, bıçak gibi keskinleştiklerini görürsünüz. Hiçbir güç onların bilinçlerde yer etmesini, çevresine ışık saçmasını, yağmur bereketiyle insanların üstüne yağmasını önleyememiştir. O, soy insanların dünkü öncülerine vereceğimiz örneklerin başında; Pir Sultanlar, Namık Kemaller, Ziya Paşalar, Nazım Hikmetler vb. yer alır.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan beri yaşanan mücadeleler, kan / ter içinde verilen onca savaşımdan sonra geldiğimiz yere bakın. Mafyalaşmış bir yönetim, hızla yoksullaştırılmış, gericiliğin kucağına itilmiş bir halk, gölgesinden korkan, okuryazarlar ve azımsanmayacak sayıda “aydın”. Özellikle yazınsal alanda boy gösteren, ödüllü ödülsüz, genç / yaşlı entel kümelenmeler. Şiir mi tartışılıyor, tartışmanın toplumsal sorunlardan olabildiğince uzak, kuramsal düzeyde, suya sabuna dokunmadan kotarılması gerekiyor. Roman mı, öykü mü konuşuyorsunuz, biçem sorunundan öteye geçmemeye özen gösterilmeli. Siyasete, hele günlük siyasete asla girilmemeli, yanından bile geçilmemeli. Öğrencilerin polis copuyla, biber gazıyla, tekme-tokatlarla yerde sürünmesi onların konusu dışında, siyasetçileri ilgilendiren sorunlardır çünkü.
Hangi nedenle olursa olsun, kürsüden topluma seslenen her aydının, havadan sudan, sanattan edebiyattan söz ederek, yaşanan / yaşatılan çağ dışılıklara değinmeden yerine oturması akıl alır gibi gelmiyor bana. Ülkede ne ayyuka çıkmış hukuksuzluk ne iç-dış soygun, ne emperyalist yönlendirmeler sonucu geleceğimizin ipotek altına alınması vb. sorun var bunlara göre. İnsan haklarıyla da gericiliğin okşanması, toplumun (bin türlü nedenle) ayrıştırılması, birbirine düşürülmesi bağlamında ilgilenirler yalnız. “Aydınları” bu denli ağır eleştirdiğimiz için haksızlık ettiğimizi düşünmesin kimse. 2010 yılında yazdıkları, konuştukları, haksızlığa başkaldırdıkları için mafyalaşmış bir yönetim tarafından Ergenekoncu adı takılarak Silivri Zindanları’na tıkılan yurtseverlerin görmezden gelinmesi en ince söyleyişle bile beyinlerin yumuşayıp pelteleşmesinden, dahası kokuşmasından başka bir anlam taşımaz.
Silivri Zindanları’nda yatanlar ki önemli bir bölümü, tutsak edildikleri iki / üç yıl içinde dört-beş cildi bulan kitaplar yazmış, bilinciyle dolup taştıkları bilim ve insanlık için yüreklerini çıra gibi yakmayı, aydınlatmayı sürdürmüşlerdir.
Okur-yazar olarak, Bin Bir Gece Masalları’na gösterdiğimiz ilginin bir bölümünü olsun, bin bir gecesini yakınmak bir yana, savaşımını daha kararlı sürdürmekten geri durmayan Silivri Zindanları’ndaki yurtseverlere yöneltmelerini beklemek hakkımız olsa gerektir. Çeşitli nedenlerle bundan kaçınan “aydınlara” yukarda yaptığımız adlandırmaların bile az geleceğini iç rahatlığıyla söyleyebilirim. Celal İlhan / ANKARA
YORUMLAR
Yazdıklarınıza baştan sonuna dek katılıyorum .Şu sitede bile kendi egolarını tatmin amaçlı yazılan
yazılar revaçta .Okunma oranlarına bakıyorsunuz ooo bir hayli fazla. Siz ,Silivri Heeey Silivri !!!-
diye sesinizi duyurmak amaçlı çok güzel bir başlık atmışsınız . Gerçekleri yazıyorsunuz ,okunma oranı oldukça az, yorum yok , valla bende de bu yazıyı gelip okumayanlara yorum yok . Bu kadar
mı korkak bir halk olduk ? Yoksa bizlerde mi Silivri'ye tıkılmaya korkuyoruz ..Çok yazık !
Gerçekleri yazan kaleminizi kutluyorum , selâm ve saygılarımla..
celalilhan
herşeyi ters yüz etmeyi başardılar.
Facebook da "Başbakan hastalandı, işi bıraktı da ülke bir soluk aldı, meğer buna ne çok gereksinim varmış" diye yazdım, yüzlerce insan görmesine karşın beş ya da altı kişi beğendiğini işaretledi.
Bu yazıyı da iki günde yaklaşık 25 kişi okudu.
İnsanlar hem kör hem sağır olmuşlar (edilmişler) kendileri birşey yapmadığı gibi yapana da destek vermiyor.
İçimi rahatlattınız sağolun var olun.
Hep anlatırım: "Grevden Dönenin" adlı bir kitabım, önemli bir ödül almıştı. Beşyüz kişilik bir salonda ödül töreni yapılıyor. Salon kapısında da ödül alan kitap satılıyor. Salon hemen hemen dolmuştu. Kaç kitap satıldı biliyormusunuz. Dört kitap. Gerisini siz düşününSevgiyle kalın.
glenay
Değerlerimiz mi değişti. Ödül törenine koşuyoruz ama kitaba hayır .
Çok acı ve traji komik .
Saygılar.. selâmlar..