- 682 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
ŞAKŞAKÇILAR-II
SAĞ GÖSTERİP SOL VURUYORLAR
İktisadi ve siyasi açıdan emperyalist odakların etkisi altındayız.
Sanayi ya da fabrika üretimlerimiz ulusal kontrol ve denetimden mahrum olup ülkemiz-yurttaşımız yararına değil de güçlü emperyallerin çıkarlarına yönelik oluşturuluyor-yönlendiriliyor.
Buna geri bırakılmak, bir nevi sömürülmek de denebilir.
Özelleştirme iyi de, özelleştikçe ulusal kimlik ve çıkarlardan uzaklaşan bir ekonomi canavarını semirtiyoruz.
Çalışanlarımızı ne idüğü belirsiz patronlara peşkeş çekiyoruz.
Devletimizin etkin planlama-kontrol-yönlendirme yetenek ve isteğinden uzak özel sektör yüzünden, ekonomimizi vicdansızın vicdanına teslim etmiş oluyoruz.
Devlet elinde kalsın, kamu sektörü güçlü olsun, ekonomimiz patronlara ve yabancılara peşkeş çekilmesin desek; bu sefer devlet kuruluşlarını politikacının ahlaksızına peşkeş çekmiş oluyoruz.
Siyasete ahlak hakim olmadığı sürece ne yapsan nafile. İki ucu moklu değnek.
Büyük bir devlet bankası, “işler kesat” diye binlerce çalışanı işten çıkarıyor, ertesi yıl binlerce insanı yeniden işe alıyor. Bunun anlamı;” istemediklerini atıyor, konuyu unutturuyor, işten atılanların yerine yandaşlarını yerleştiriyor”, değil midir.
Kotalar yüzünden tarım felç oluyor, sosyal sektörlerde destek yerine köstek artıyor.Köylü ağlayan anasını alıp gidiyor. Kentli eti-sütü, tahılı-bakliyatı, zerzevatı iki-üç misli pahalı alıyor. Üstelik sağlıksız ve hormonlu.
Yurttaş oyunu ya kuru gürültüye kaptırıyor, ya da satıyor.
Ekmekle beslenen nesilleri düşünmeye, beyin yormaya, doğruyu bulmaya ve savunmaya zorlamak bulanık suda balık avlamaya benzer. Yani olacak iş değildir.
İnsanların beden ve beyin gelişimlerine yatırım yapılmalıdır.
Önce birey yani insan bedeni ve kişiliği kalkınmalıdır. Toplumların, devletlerin ana varlığı insandır. Önce para, fabrika, din, ideoloji falan filan değil de önce insan düşünülmelidir. İnsanın gelişimi ana hedef olmalıdır.
Sol denilen şey işte tam da budur. Sol yani toplumcu, yani hümanist, yani insancıl, yanı sosyal düşünce.
Sol yani toplumcu düşünce; İNSANI PARAYA TERCİH EDER. PARAYA DEĞİL İNSANA DEĞER VERİR.
Biz ekmekle beslenenlere; ya Amerikalılar, ya Araplar, ya Fransızlar, ya da Ruslar her devirde kendi terimlerini ardından kazıklarını sokmuşlardır. Batı doğuyu öcü göstermeye çalışmış, doğu batıyı öcü göstermeye çalışmıştır.
Biz ekmekçiler de ortada sandık olmuşuzdur.
Solu savunan birileri vardır, solun ne olduğunu bilmez. Sola saldıran birileri vardır, solun ne olduğunu bilmez.
İşin komik yani, kendisinin de neyin nesi olduğunu bilmez bu ekmekoburlar.
Yüzlerce farklı köken, ırk ve soy’un harmanlanmasını tanımlayan TÜRK İNSANI sosyolojik olarak incelense görülecektir ki; paraya tapan, acımasız, emperyalist veya faşist yapılanmalara uygun karakterde değildir.
Türk insanı hümanisttir, insancıdır, barışçı ve kaynaşmacıdır. Türk insanı toplumcudur.
Özetle Türk insanının karakteri sol ile bire bir uyuşmaktadır.
Uygulamadaki zıtlık ilginçtir. bir şeylerin yanlış gittiği bellidir. Sebebi de bellidir. Sosyal bir sapkınlık veya hastalık değil de ciddi bir yenilgiden kaynaklanır. Gücümüzü toparlayıp yeni bir savaşımla kaybettiklerimizi kazanmak, özümüzü ortaya çıkarmak zorundayız. Bizim acılarımızı savdıracak olan budur.
Yıllardır hem sağ partiler iktidarda oluyor, hem de ülkenin başına gelen her olumsuzlukta solcuları suçluyorlar. Deprem olsa sol suçlanıyor, kar yağsa, çığ düşse, kafalarına hıyar yağsa sol suçlanıyor, sokakta tinerciler birini bıçaklasa, evleri sel bassa, fırtına kopsa, çatılar uçsa solcular ülkeyi bu hale getirdi deniliyor. Kazara karınlarına ağrı girse ‘’acaba bizi solcular mı zehirledi’’ diyecekler.
Karabasan gibi üzerimize yalanlar, iftiralar çöreklendi.
Mart kedileri hem üste çıkıp beceriyor, cırtlak cırtlak miyavlıyorlar hem de.
Müsadenizle
(Devamı var)
YORUMLAR
İdeolojileri fazla önemsemeyi gereksiz görüyoruz.
Önemli olan insanın dünya yaşamındaki düzenlilik ve mutlu oluşudur. Dinlerin de yozlaştırılmamış saf ve öz haliyle bunu yapmaya çalıştığına inanır ve bundan huzur duyarız.
Hele İslam dininin amacı; maddiyat yerine maneviyatın, para yerine insanın yüceltilmesi değil midir. İslam dini elbette paracı/kapitalist amaçlar güdemez. Hümanist/insancıl/toplumcudur. Kazanç sağlamak, kapital büyütüp insanlığa egemen olmak değil, yaşamın merkezine insanı koymaktadır İslamın amacı.
Sağ-sol; yönetsel düşünce sistematiğinin özetidir. Kaynağı bize yabancıdır. 50 yıldan beri tartışmalarımızın baş aktörü olduğu halde, tam hazmedildiği-anlaşıldığı söylenemez.
SAĞ-SOL yerine ; PARAGÖZ –TOPLUMCU sözcüklerini koysak daha iyi anlaşılmaz mı.
Biz toplumculuğu yani para yerine insanın üstünlüğünü isteriz.
Buna sol denebilir veya başka bir isim verilebilir. İsim hiç önemli değildir.
Türkiye’de büyük bir terslik olduğuna inanıyoruz. Toplumcu karakterli bir ülkede nasıl oluyor da hep paracılar egemen oluyor. Paragözlerin egemenliği yüzünden bir türlü huzur ve gelişme sağlanamıyor.
Paranın Allah’ı yoktur, dostu yoktur, insafı yoktur, insan amacı değil aracıdır. Toplum paranın gözünde sürüdür, eşektir, köpektir. Kullanılacak alettir.
T.C. toplumcu yönetimlerle yönetilme şansını yakalayamamaktadır.
Toplumcu düşünceler, beyinler, yöneticilerin palazlanması baltalanmaktadır.
Para, çıkar, kapital sömürü, karanlık odaklar engel oluyorlar. Halkı kandırıyorlar. Toplumcu filizleri eziyorlar. Katlediyorlar, hapsediyorlar. En ufak bir ışık belirdiğinde en acımasız yöntemlerle söndürüyorlar. Halkın cahil kalması ve sorgusuz sadakati için akla hayale gelmez tuzaklar kuruyorlar.
Evrensel/küresel bakıldığında, net olarak bellidir ki; dünya çok kutuplu da olsa, tek kutuplu da olsa, kutuplar insanların insanca yaşamasını istemeyen haris ve acımasız, yayılmacı ve sömürücülerin kontrolündedir.
Türkiye’de huzuru, gelişmeyi sağlayacak toplumcu yönetimlere geçit vermiyorlar. Oluşmasını, güçlenmesini önlüyorlar. Halkın bölük-pörçük görüşler içinde boğulmasını istiyorlar.
Bilenler var
Bilip hak verenler var.
Bilmeyenler var.
Bildiği halde kabullenecek ahlaktan yoksun olanlar var.
Sağ , sol tatışmalarını bırakmalıyız artık . Diğer ülkeler gibi biz de insanlarımızı ve devlet çıkarlarını
düşünmeliyiz . İslâm dinini sağcı mı sanıyorsunuz ? Adı barış olan bir din sağcı olabilir mi....?
Halkımızın kardeşçe kucaklaşıp barışıklığını bütün dünyaya gösterme zamanı. Bütün ellerimiz birleş
meli. Bilgiyle ve sevgiyle çözülür ancak sorunlarımız. Bir de gerçekleri tam anlamıyla kavrayan ve
çözümlere uğraş veren bir lider .
Sizi sevgiyle tebrik ederim . Yazınızın devamını bekliyor olacağım..
Aslında, yazınız / yazılarınızdaki başlık “ göbeğini kaşıyanlar, bidon kafalılar ” la aynı renkte olmayıp gerçekten “ toplumsal meselelere ideolojik bakış, ideolojilerin uygulamalarındaki doğru ve yanlışın getiri ve götürüleri, daha iyiyi anlama ve anlatma “ gibi sosyal dertlerimize belki eleştiri belki çözüm arama ve bulma ekseninde bir seyir gösterse idi sanıyorum daha içten ve daha samimi görüşler bu yazının altında olacaktı. Olmalıydı da!
Ama bir yazıyı “ şakşakçılar “ ile başlatıp “Mart kedileri “ nin dam üstündeki fantezileri ile bitiriyorsanız doğrusu ciddi anlamda görüş, katkı ve katılım hedeflemiyor, içinizdekileri ve görüşlerinizi söyleyip dinlemeye pek niyetli olmadığınızı düşündürüyorsunuz gibi bir algının olması kaçınılmaz oluyor.
Doğrusu “ becermenin “ ve cırtlak cırtlak “ ses çıkarmanın altı ya da üstü çok fark etmiyor günümüzde diyerek başlamak istiyorum müsaadenizle. Malûm, fanteziler sınır tanımıyor!
Her insanın önce kendini; kendi görüşlerini, inançlarını ve iddialarını, varsa uygulamalarını sorgulaması ve kendine sık sık özeleştiri yapmasının çok gerekli olduğunu düşünürüm. Özellikle, kendimi yakın ve kendine yakın bulduğum İslâmi anlayış ve uygulamaları gerek sessiz gerek sesli anlamda çok sorgularım. “ Nerede hata yapıldı / yapılıyor ki bir sürü şarlatan ortaya çıkıp Kur’an’ da olamayan bir anlayışı söylüyor, taraftar buluyor ve gerçeği saptırıyor “ diye çok düşünmüşümdür.
Ve bu işin ehilleri, yetkililerinin de bu sorguyu bizlerden çok daha fazla yapması gerektiğine inanırım.
Yoksa, “ cahiller, gavurlar, inançsızlar, dinsizler “ gibi son derece tehlikeli ama kolaya gelen ve bedeli ağır olan yaftaları yapıştırmak işin kolaycılığıdır.
Şahsen, 1980 öncesi ve sonrası olmak üzere soldaki ideolojik anlayışın iki farklı özellik gösterdiği, dünyada iktidara gelen sol ideolojilerin kendilerini yenilerken bizdeki sol anlayışın hiç değişmediği, değişmeye niyetinin de olmadığı, alternatif fikirler üretme yerine halktan kopuk devletçi ve baskıcı yapıdan yana tavır koyduğu, kendi anlayışı dışındakilere demokratik ve özgürlük penceresinden bir türlü bakmadığı, inançlarla hep kavgalı hep düşmanca bir tavır sergilediği gibi bir tespitim var.
Okuyan, bakan, görmeye çalışan ve düşünen biri olarak benim böyle düşünmeme eğer sol ve solcular sebep olmuşsa böyle olmadıklarını bana anlatmak ve göstermek durumunda değiller mi?
“ Yüzlerce farklı köken, ırk ve soy’un harmanlanmasını tanımlayan TÜRK İNSANI sosyolojik olarak incelense görülecektir ki; paraya tapan, acımasız, emperyalist veya faşist yapılanmalara uygun karakterde değildir.Türk insanı hümanisttir, insancıdır, barışçı ve kaynaşmacıdır. Türk insanı toplumcudur. Özetle Türk insanının karakteri sol ile bire bir uyuşmaktadır. “ diye yaptığınızı tespiti okuyunca şunları sormam sanıyorum yanlış olmaz.
1) Neden sol ile bu kadar dokusal uyumu olduğunu iddia ettiğiniz insanlar size teveccüh etmiyor?
a)Kendinizi ifade edemeyecek kadar beceriksiz ve yeteneksiz misiniz
b)Bu insanları kendinizi ifade etmeye değer mi görmüyorsunuz?
c)Bu insanları birilerinin dediği gibi “ bidon kafalı “ olarak mı görüyorsunuz?
2) Acaba bu yaptığınız tespit yanlış mı?
a)Sol ile bu milletin dokusak uyumsuzluğu mu var?
b)Din denen bir değer onlar için daha mı önemli?
c)Tek parti döneminin izleri mi hâlâ silinmedi hafızalardan?
d)Solu savunanlar güven mi vermiyor?
Gerçekten bu kadar çözüm olabilecek özelliklere sâhip ve bu milletle dokusal uyumu olsaydı sol anlayışın, ne kadar beceriksizce ifade edilirse edilsin mutlaka hak ettiği yere gelirdi diye düşünüyorum.
Sayın Müsadenizle,
İdeolojiler, devletlerin yapılanmasına ve işleyişine genel bir yön verse de önemli olan seçtiğiniz ideoloji ve buna uygun seçtiğiniz yönetim biçimiyle halkın refahını ne kadar arttırabildiğinizdir.
Bugüne kadar, sağ ideolojiler de, sol ideolojiler de toplumun refahını arttırma yönünde bir ilerleme sağlayamadı kanaatındayım.Dünyada pür bir ideolojiyi benimsemiş ve bu yönde idare edilen bir ülke yoktur. Ülkeler ve ekonomileri karma bir sistemle idare edilirler. Bu karma sistem içinde özel sektörün ve devletin ağırlıkları seçilen ideolojiye göre değişebilir.Türkiye Cumhuriyeti kurulurken de bu seçim yapılmış, karma ekonomik sistem ile parlamenter demokrasi sistemi benimsenmiştir.Bu ekonomik sistem içinde, iktidara gelenlerin bakış açısına uygun olarak özel sektör-devlet dengesi değişmiştir. Bugün gelinen noktada anlamaktayız ki seçilenler (yönetenler) halkın arzu ettiği refah seviyesine halkı ulaştıramamışlardır.
Böyle düşünmemize rahmen tarihe baktığımız da, çeşitli usullerle yönetilen insan topluluklarının genel yapısı hiç değişmemiştir. Zamana göre isimleri değişse de,daima yöneten (sömüren) ve yönetilen (sömürülen) sınıflar var ola gelmiştir.
Bu sınıflar arasındaki paylaşım bir gün adil olarak dağıtılabilirse, insanlık arzu ettiği refah seviyesine o gün ulaşacaktır. Ülkemizde de bu paylaşımı adil bir şekilde yapacak yönetim ve yöneticilere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Yazınızı beğenerek okudum. Tebrik eder, saygılarımı sunarım.
İKİ NOKTA ARASINDAKİ ÇİZGİ DOĞRUDUR. İKİ NOKTADAN SOLDAKİNE "SOSYALİZM", SAĞDAKİNE "LİBERALİZM" DERSEK, Birer kuram olan bu noktaların uygulanırlığı mümkün olamamıştır. Sosyalizm, doğru üzerinde biraz içeri doğru hareketle liberalizme doğru kayarak, Liberalizm de aynı şekilde doğru üzerinde biraz içeri hareketle sosyalizme doğru kayarak uygulanabilmiştir. Bu uygulamalar da binbir çeşitlilik göstermiştir. Genel ortak özellikleri de karma ekonomik sistemleridir. Birinde devlet biraz fazla, diğerinde özel sektör biraz fazla. Birinin sosyal politikalara verdiği önem fazla, diğerinin ferdi politikalara... Bu sistemleri buluşturan en ideal nokta neresidir? Doğrunun tam orta noktası mı acaba? HAYIR! EN İDEAL NOKTA "AKILCILIK VE BİLİM"İN BELİRLEDİĞİ NOKTADIR...AKILCILIK VE BİLİM, ÖYLE BİR İDEOLOJİ YARATIR Kİ, SAĞDAN DA SOLDAN DA İŞİNE GELEN VERİLERİ ALARAK VE İŞ GÖRMEZ VERİLERİ DIŞLAYARAK...O İDEOLOJİNİN ADI: K E M A L İ Z M D İ R... Bırakın sağ solu, bu ülkenin kurucusunun size salık verdiği ideolojiyi öğrenmeye bakın. Her aradığınızı bulabileceğiniz tek ideoloji odur...SAYGIYLA...
ÇOK HAKLISINIZ ÇOK İŞTE ÖRNEKLERDEN BEN TELEKOMDAN EMEKLİYİM SATILINCA İNANIN AĞLADIM VE ÇOK ÜZÜLDÜM. HER YER YAVAŞ YAVAŞ SATILIYOR KUŞADASI LİMANINI DOLAŞAYIM DEMİŞTİM KARA GÖZLÜKLÜ KİŞİLER YASAK DİYEREK ALMADILAR BENİM VATANIMDA RAHATÇA DOLAŞAMIYORUM ÇOK ÇOK ACI BİR ŞEY
ANLAMLI YAZINA TEŞEKKÜRLER SEVGİLİ MÜSADENİZLE
SEVGİLERİMLE...