- 734 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Flamenko
Yürüdükçe vakurla, eteğin rüzgârından kırmızı notalar yayılıyor. Hesaplaşmanın tıkırtısı başlıyor Kastanyetlerde. Vücudunu saran siyah kadifeden isyanı dökülürken macho’nun, örtüyor üzerine dantela şalını hembra ve dilleniyor ayakları. Topukların yeri her öpüşünde, gözlerden yol bulan aşk’ın raksı, zemheri soğuklarını harlıyor. Küstah bir tebessüm beliriyor kırmızı dudakta, el kaldıran kaşıyla. Vuruşurken duyguların en ham halleri, yılan kıvrılmalarına saklanmış karanlık yollarda yürüyorlar sağa sola, ileri geri. Öfkeleri, burun kanatlarında bir kabarıp bir sönse de, kavranmayı bekliyor yine davetkârlığında ince bir bel. Bazen eğilirken baş, göğüs kabararak barikat kuruyor, yenilgi dehlizlerinde yuvarlanmalara karşı. Tutunup, yaklaşıyorlar aşk’ın hüzün bahçesine, sabah rüyadan uyanacak olsalar da. Kastanyetlerin tıkırtısı hafiflerken, öfkeleri diniyor, saat duruyor. Hembra’nın gülü düşüyor saçından, ayaklarının dibine. Macho eğilirken güle, dinginleşiyor tüm duygular.
İsra Doğan
/ 2011 /