Parlak şeyler
O değil de;
Karşıdaki binada iki ev şimdiden yeniyıla hazırlanmış. Parlak şeylerle evi süslemişler.
Daha yeniyıla bir ay var. Bir ay öncesinden hazırlandıklarına göre kutlayacak çok şeyleri olmalı.
Kendime ’kıskandım mı acaba’ diye sordum ama hayır bu kıskançlık değil. Kızgınlık belki...
O değil de;
Hergün yollarda aynı insanları görüyorum. Uzun saçlı bir adam. Motosikletine iki taraflı sepet takmış Gazete dağıtıyor zannımca.
Bisikletli bir adam... arkasında bir kadın. Soğukta her sabah her sabah... onların fantazisini anlayabilmiş değilim.
Şeker bi dede ve torunu muhtemelen. Kızın çantası pembe. Dedesi taşıyor. Kız da çizgi filmlerdeki gibi hoplaya zıplaya önden önden gidiyor. Onları her gördüğümde aklıma Heidi düşüyor.
Şişman bir kız. Hergün aynı minibüse binmeyi nasıl başarıyoruz hala anlayabilmiş değilim.
Her sabah telefonla sevişen kadınlar. Hadi ondan geçtim bide canlı yayın yapmasalar...
O değil de;
Bi tane beyaz saçlı bot teyze vardı. Her sabah dükkanın önünde korku filmi gibi dururdu. Onu göremiyorum. Hasta olmamıştır umarım.
O değil de;
Bu havada kısa tişörtle dolaşan gençler görüyorum. Fakirlik mi diye düşünmeye çalışıyorum ama ellerindeki telefona bakılınca hiç öyle olmadığı anlaşılıyor.
O değil de;
Sabah minibüse bir kadın bindi. ’Param yok beni Kadıköye kadar götürür müsün’ dedi, şoför ’tamam’ dedi.
O değil de;
’Dünya dönüyor, sen ne dersen de/yıllar geçiyor, farketmesen de’
O değil de;
İyi bayramlar.
YORUMLAR
Parlak şeyler bize pek uğramıyor. Benimki de kıskançlık değil, kızgınlık da değil. Günler aylar yıllar geçip gidiyor işte, hepsi bu.
Esma KAHRAMAN
cizgilikagit
O değil de ; Esma kardeş, her sabah telefonda sevişen ve bunları vanlı yayınlayan kadınlarla ne işin var kardeşim ?
O her sabah aynı minibüse bindiğiniz tombul hanımdan da huylandım ben biraz.
Kendisi bisiklete binip eşini arkasından koşturan adam var ya, emekli bir askerdir bence.
O değil de , güzel bir bayram yazısı olmuş aslında.
Esma KAHRAMAN
:) tek şanssızlığım, onlarla yolculuk yapmak zorunda kalmam.
:) sevgilerimle.
Sevgili Esma...
Yorumumu yine maddeler halinde yazacağım.
1- O yılbaşı hazırlıkları yapan vatandaş bana yıllr öncesinde Gırgır dergisinde gördüğüm bir karikatürü hatırlattı. Adamın birinın arkasında bir kazık ve soruyor: Yahu biz mi yeni yıla girdik, yoksa yeni yıl mı bize? O bahsettiğin vatandaş birincisi biz de ikincisiyiz sanırım.
2- Diğerleri her gün gördüğümüz şeyler olmakla birlikte sizin gözlemlerinizle adeta canlandı karşımdalar hepsi. Fantezi konusunda: Fantezi fantezidir zevbkler ve fanteziler tartışılmaz...Heidi benzetmesine de bayıldım.
3-Cep telefonuyla sevişen kadınlar beni de çıldırtır ama ondan daha elim ve vahimi nedir biliyormusun. Bu mucitler cep telefonu denilen aleti öğretmen milleti kafayı yesin diye icat etmişler. Bir ders kırk dakika. Bir sınıf kırk kişilikse ve her öğrenciyi bir kez uyarıyorsan '' Cep telefonunu kapa evladım'' diye derse ne kadar zaman ayırabilirsin? İşte bu problemin çözümünü de sana bırakıyorum. Biraz da sen kafayı ye arkadaş hep biz mi çıldıracağız?.
4- Kısa tişort, kısa etek ve bluzlar veee kısa bir ömür...Hak Teala taksiratlaarını affetsin.
5- O minibüs şoförünü alnından öptüm. Bizim burada da var bir tane. Ne zaman minübüsüne binsem benden para almıyor. Yolcularla da hep '' Buyurun efendim, minübüsüme hoş geldiniz efendim '' diye konuşuyor...İnanmayacaksın ama vallahi de doğru.
6-Dünya..Çok umursamaz...Hiç bir şey umurunda değil. Dönüp duruyor.
7- Selam ve sevgiler...
Esma KAHRAMAN
çocuklar büyüklerinden ne görüyorsa onu taklit ediyor. önce büyükleri eğitmeli dicem ama...
mesaj işi de ayrı bi ızdırap...
:) demem o ki Sayın Hocam... zor, zor...
Ya şu beyaz saçlı prensesten hala tırsıyonmu
Bi hafta sonu ziyaret ette korkun gitsin,benimde merakım
Belli mi olur hısım falan çıkar
..............................................
O değide senin uyku saatin geldi,bende şöle dedim:
********************************************
UYU DEMEYE GELDİM
şu dağları delmeli un edip elemeli
içerim kan ağlıyor yarimi görmeyeli
uyu demeye geldim yari görmeye geldim
yavrum yaren nerende melhem olmaya geldim
şu dağın arkasından öldüm yar sevdasından
el edip çağırsaydı giderdim arkasından
uyu demeye geldim yari görmeye geldim
yavrum yaren nerende melhem olmaya geldim
............................................................................Emeli dinleyip uyucam
Sağlıcakla
Esma KAHRAMAN
o değil de bak münübüsçülerimiz de insan ...
yaaaa...
gitme konşuna gelir başına nafile dememişler.
her ne kadar burunlarında şaantiye varmış gibi olsa lar da...
ağızlarına.........devamlı tükrük birkimsi olsa da...
kışın soyukda gaz maskesi takmasalar da...
olar da insan
ve atalarımız ne demiş?
kiminin duyması..kiminin parası
o kadar münübüsçülere attık da elimize ne geşti
martılara attık da arabamızı badanamamalı mı badamamanamalı mı yapmadı mı..
işte ikizi de aynı
ha münübsçü
ha martı
ha oküz.
sayın yazarım
Esma KAHRAMAN
martılara da elleşme... can onlar yaa
:) mibibüsçülere gelince... onları anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır...
Parlak şeyler her zaman parltalmış şeyler midir? Gözüm kamaşıyor çekin şunları...Ha birde bu noel bizim değil ki bu neyin telaşı...onlar bizim muharrem ayını ve her yılın 31.12..gecesi mekkenin fethi biliyorlar mı? umarım biliyordurlar!!!
Esma KAHRAMAN
O değil de... Tasvirle örülü dış gözlemlerinizi satırlara sığdırmışsınız... O değil de... Bilmiyorum ben de nasıl bir yorum yapacağmı:))
Esma KAHRAMAN
:) sefalar getirdin Sayın Yazarım.
e d i b / a h m e t
karşı apartmanda oturan müberra teyze kocasına"gene karşıda ki ilginç yazar bizim evi gözetliyor perdeleri kapat hüsamettin" dedi...
Esma KAHRAMAN
ben masumum...
savrulmalar
bize bir defa bile ho ho ho diye gülmedi ya noel baba yılbaşında.
onuda kurtlar yesin inşallah...
her noel kırmızı çorap giyip bekledik bir oyuncak getirmedi lavuk...
çorap değilde kazakmıydı yoksa o...
olsun yine de eşekler tepsin noel babayı.
o kadar!!!
Esma KAHRAMAN
kızaktaki geyikler beni biraz düşündürüyo ama...
tan 1919
yılda bir gün çalışıp, haklı olarak "ho,ho,ho" diye gülen kişidir o ton ton dediğiniz bankamatik babası.
benim de öyle işim olsa ben de gülerim, hoho diye.
İbrahim ERZURUMLU
tan 1919
maalesef değil üstad.
yılbaşı ve kar.
kimilerine kar eğlence,
kimilerine işkence.
kimi nasıl ısınacağım diye düşünür,
kimi ne zaman kayak yapacağım diye.
Erzurumdan iyi bilirim bunu,
İbrahim ERZURUMLU
biz de geyik geyik bakıyoruz...
tan 1919
ben orada hastanede çalıştığım dönemde milyarlarca parayı bir kayak parçasına veren çakma sosyeteler gördüm ki;
düzenli olarak giderdim dağ mahallesinde kapısı bacası olmayan evlerde üşüyen çocuklar bilirim...
insan olmak zor zenaat,
hele müslüman olmak ateşi korla tutmak gibi ahir zamanda,
öyle buyurur RESÜL,
Rabbim bizi adaletiyle değilde rahmetiyle yargılar umarım.
yoksa yatacak yerimiz yok bizim...
saygımla dosta.
teşekkürler keyifli sohbet için...