İnsanın çocuğu ile övünmesi kendisiyle övünmesi demektir. somerset maugham
Güner Kutluk
Güner Kutluk

TEHİ GÖRME KİMSEYİ...

Yorum

TEHİ GÖRME KİMSEYİ...

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1656

Okunma

TEHİ GÖRME KİMSEYİ...

TEHİ GÖRME KİMSEYİ...


TEHİ GÖRME KİMSEYİ...


Tehi görme kimseyi
Hiç kimse ne boş değil
Eksiklik ile nazar
Erenlere hoş değil…


Nereden kestiğimi bile anımsamadığım sararmış saman kağıtlı bu dörtlüğü yıllardan beri cüzdanımın bir köşesinde taşırım. Her okuyuşumda farklı anlamlar yüklerim. Dudaklarımda bir gülümseme belirir.

Köyden komşumuz, çocukluk arkadaşım Ali Rıza’nın Şükrü’nün Oğlu Mustafa’yı, Konya Belediyesi’nde ki makamına ziyaret etmek, hatırını sormak için gitmiştim. Açık kapılı odadan koridora şen şakrak sesler, gülüşler taşıyordu. Selamlayarak girdim. Odada bir konuğu vardı. Hoş beşten sonra konuğuyla tanıştırdı. Genç adam Konya’da eski büyük bir caminin imamıydı. Gülüşmelerin O’nun marifeti olduğunu anladım. Mustafa,

-Mustafa, Hocam, dedi. Haydi ne olur. Şu hac dönüşü hikayeni bir de arkadaşım dinlesin.

Hoca ısrar ettirmedi. Büyük bir iştahla, yahu kardeşim. Diyerek başladı.

Allah nasip etti. Bu genç yaşta görevli olarak da olsa hacca gitmeyi, büyük bir coşkuyla hem kanuni hem de dini görevimizi yaptık. Dönüş yoluna koyulduk. O zamanlar kurban bayramı ve hac kış mevsimine rast geliyordu. Yolculuklar da otobüsle oluyordu. Adana’yı bu yana geçtik. Bilmem ki nerelerdeydik. Bir gece vakti geç saatler zifiri karanlık. Otobüs mola vermiş. Zannımca Ulukışla’ya yakın bir yerlerdeyiz. Benden başka neredeyse herkes inmiş, bir yol arkadaşım uyuyordu. O’nu da çay içmek uyandırıp, aşağıya davet ettim. Birlikte indik. Aman Allahım! Bu ne ayaz? Bu ne soğuk? Arabistan’nın sıcağından tedariksiz, hazırlıksız bir şekilde incecik sırtımızla aşağıya inince can havliyle kendimizi mola yerine attık. O da ne? İçeriden kapıyı açmamızla birlikte yoğun bir alkol, meyhane kokusu burnumuzun direğini kırdı. Ben hemen geriye yöneldim. Arkadaşıma

-Haydi gel çıkalım. Dedim. O da

-Vallaha bu soğukta buraya kadar geldik. Ben cay içmeden gitmem. Dedi. Ben de ukalalık yapıp,

-Ulen arkadaş biz nereden gelip nereye gidiyoruz? Bu rakı şarap kokusunun içinde çay mı içilir ? Dedim. O

-Ben içerim. Deyip daldı.


İşin içinde imamlık da var. Ben geri döndüm. Döndüm dönmeye de zifiri karanlık onlarca otobüs var, nereden geldiğimi, yönümü otobüsümü şaşırdım. Yavaş yavaş ayak ucumla yoklaya yoklaya otobüs arıyorum. Ayağım kaldırıma çarptı. İki ayağımla birlikte kaldırıma hoplayıvereyim. Diyerek aynen orada nasıl hoplamışsa üşenmeden gösterdi.

Bir hopladım. O da ne? Bir yere uçup düşüyorum. Can havliyle kollarımı açtım ki, bir yerlere tutundum. Ayaklarım yere değer mi diye aşağı doğru biraz uzattım. Bu arada ayakkabımın teki ayağımdan çıktı. Düşüyor… Düşüyor düşmeye de bir türlü bir yerlere varamadı. Bir süre bekledim. Commmmm! diye bir suya düşme sesi geldi.

Eyvah ki eyvah! Besbelli kuyuya düşmüşüm, düşerken de
bir kenarına tutunabilmişim. Kurban olduğum Allahım yardım et. Dedim. Bir besmele
çektim. Yaradana sığınarak gücümü toplayıp tırmandım çıktım. Çıktım çıkmaya da, ayakkabının birini de kaybettim bu arada, neyse ki bir tanıdık ses yardımı ile, bir ayağımı kardan buzdan sakınabildiğim kadarıyla seke seke her sekişte başka bir kuyuya düşerim kaygısıyla otobüsü buldum. Yerime oturdum. Oturduğum yerde Okuyup üflemenin, tövbe istiğfarın bini bir para.

Ey Allahım. Dedim. Kimde ne var? Sen bilirsin.

Ben, benlik yaptım. Hacdan geliyorum. Diye kendimi büyük gördüm. Meyhanedeki kullarını aşağıladım. Kurban olduğum, güzel Allahım bana, hemen oracıkta haddimi bildirdin. İnsan yargılamanın cezasını derhal verdin. Kendi kendime şükürler içinde, hem yaşıyor olmanın, hem de bir ayakkabı tekiyle kurtulmanın sevinci içinde dualar ediyordum ki, arkadaşım çayını içmiş, huzurla geliyor.

-Ne oldu? Sen de çay bulabildin mi? Diye sordu.

- Ne çayı? Dedim. Ne çayı? Ben şükürler olsun Rabbimi buldum. Dersimi aldım.


Eylül 2009 Alanya

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Tehi görme kimseyi... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Tehi görme kimseyi... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
TEHİ GÖRME KİMSEYİ... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
TÜLİN ÖZTUNÇ
TÜLİN ÖZTUNÇ, @tulinoztunc
17.5.2013 20:15:54
Ç ok anlamlı değerli bir yazı. Ahh az çok biliyoruz kimin ne olduğunu ancak Rabbim bilir ancak hep sınıfta kalıyoruz sanırım...
Elleriniz dert görmesin.
Fikret Yılmaz Çavdar
Fikret Yılmaz Çavdar, @fikretyilmazcavdar
2.12.2011 01:20:37
Derin anlamlı ve sürükleyici yazınız için kutlarım üstad..
Saygılarımla..
HakkınSesi
HakkınSesi, @hakkinsesi
2.12.2011 00:49:06
Okuduktan sonra hem o çayı içmiş, hem de o dersi almışçasına rahatladım...

Nitelikli bir yazıydı erbabım, hürmetle..


''Tehi görme kimseyi
Hiç kimse ne boş değil
Eksiklik ile nazar
Erenlere hoş değil…''
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL