- 1775 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SEÇMEK VAZGEÇMEKTİR
Seçmek vazgeçmektir, sevmekse razı olmak..
Aslında çok şey anlatıyor insana bu kısacık iki üç sözcükten ibaret cümle.
İktisatta “Maksimum fayda teorisi” vardır. Pratikteki uygulaması, ihtiyaçları zaruret derecesine göre sıralamak ve en başlara en zaruri olanları koymaktır. Hayata geçirdiğim ve çok istifade ettiğim bir metoddur bu. İsteklerin arasında seçim yapmak ve en çok ihtiyaç olanı daha az ya da lüks olana tercih etmek. Gerekli gereksiz harcama yapmamak. Basit ve sade ama huzurlu yaşamak da diyebiliriz. Vazgeçtiklerin, seçtiklerinin teminatı oluyor.
Kimyada da var buna benzeyen durumlar. Çok ilginç bir bilgi belki ama dikkat çekici. Mesela: Varlığın en küçük parçası olan atomlar, molekülleri oluşturmak için bir araya gelirken seçici davranıyor, rastgele bir birleşim uygulamıyorlar. Bir misal verirsek, hidrojen, oksijen ve kükürt atomları bir arada ve birbirleriyle birleşmeğe müsait şartlar altında bulunduklarında, öncelikle hidrojen ve oksijen atomları birleşiyor ve suyu oluşturuyor. Ancak oksijen ile hidrojen atomları doyum noktasına ulaştığı zaman kükürt tercih sebebi olabiliyor.
Düşündürücü..
Demek ki; seçici olmak yaradılışın mayasında var olan bir durum. Eğer aklı, fikri, kıyaslama ve idrak yeteneği olmayan varlıklar bunu yapıyorsa, bunu onlara yaptırıp, yönlendiren güç böyle istiyor demektir.
Biz insan olduğumuzu söylerken, diğer varlıklardan akıl, fikir ve doğruyu yanlıştan ayırd etme kabiliyeti ile üstün olduğumuzu kabul ederiz.
Böyleyken, etrafımızda cereyan eden olaylarda bu seçici olabilme yeteneğimizi ne kadar kullanıyoruz?
Mesela televizyonda yayınlanan programları kendimiz ve ailemiz için ne kadar ayırd ederek , seçerek izliyoruz? Önümüze sundukları her programı izleyerek, gazetelerde okuduğumuz her haberi doğru kabul ederek ne derece bu insani vasfımızı devreye koyuyoruz?
Eğer bu konularda seçici olamıyorsak, bizleri beynini çöpe atmış, idrak kabiliyetini kaybetmiş, ahlakî değerlerinden soyutlanmış, programlı robotlar halinde güdülmeğe hazır insan toplulukları haline getirmek isteyenlerin tuzaklarına kolayca düşmüşüz demektir.
Mesela: Arkadaşlarımızı, dostlarımızı hangi kriterlere göre seçiyoruz? Bir seçim yaptığımız muhakkak bu konuda elbette ama neye göre? Dünyevî bazı menfaatleri mi göz önünde bulundurup, menfaat bittiğinde biten dostluklar mı ediniyoruz, yoksa dünya ve ahiret odaklı, varlıkta da yoklukta da aynı samimiyette devam eden hakiki dostluklar mı?
Ya bir ömür ve ötesini paylaşmak için söz verdiğimiz insanı, eşimizi seçerken kriterimiz nedir?
Birkaç günlük heyecan, bazı ortaklık planları ve olmazsa ayrılırım mantığı mı? Getirisi mutsuz evlilikler arkasından gelen psikolojik problemler ve sevgiden, şefkatten, yuva sıcaklığından mahrum yetişen, problemli, asî çocuklar ve gençler..
Yoksa seçimimiz sevgi eksenli, dünya ve ahiret arkadaşı olacak, her şeyi paylaşacak, varlıkta da yoklukta da kenetlenip, sarsılmayacak ve iyi ahlaklı, ruhsal dengesi yerinde, mutlu nesillerin yetişmesine vesile olacak sıcacık bir beraberlik mi?
Aslında ruhumuzun, kalbimizin sesine biraz kulak verebilsek bazı gerçekleri bize haykırıyor...
İnsan toplumsal bir varlık ve toplumla iç içe yaşaması kaçınılmaz bir gereklilik. Bunu yaparken de ülfet ve ünsiyet oluşuyor. Bu ise bize ruhlar aleminden beri yol gösteren bir ipucu olabilir. Şöyle ki; ruhlar aleminde tanışıp kaynaşmış olan ruhlar bu dünyada da birbirleriyle çok yakın dostluklar ve arkadaşlıklar kurabiliyor ve uyuşabiliyor. Hani bazen deriz ya falanca kişiyi yeni tanıdım ama sanki yıllardır tanıyor gibiyim diye. Anlaşıp, konuşacak çok şeyiniz vardır o kişiyle ve asla bitmeyen bir sevgi oluşur karşılıklı kalblerde. Hani birisi vardır ya da birileri, özeldir sizin için. Başkasını koyamazsınız asla O`nun yerine. Hani kalbden kalbe gizli bağlar vardır sizi bağlayan ve kopamadığınız. Öylesi işte.
Özetle seçmek demek bazı şeylerden vazgeçmeyi de gerektirir. Seçersin, seçtiğin şey sana en az zararı ve en fazla faydayı sağlayacak düzeyde olmalıdır. Bunu ayırd edebilmek akıl ve kalbin ortak çalışması ve kararıyla olmalıdır.
Ve sevdiğindir seçtiğin. Sevdiğinde ve seçtiğinde ise bazı menfaatleri kaybetmeyi göze alırsın.
Vazgeçtiklerin, seçtiğinin bedelidir. Ödediğin bedel nisbetinde değerlidir seçtiğin..
YORUMLAR
Seçmek vazgeçmektir. Hem de biri uğruna hepsinden vazgeçmektir. Bu yüzden de seçmek hem çok zordur, hem çok kolaydır.Eski filozoflar da şöyle derler:
"Hayat oyununu iyi oynamanın tek şartı, elinize iyi kağıt gelmesi değildir...Yaaa?
"Asıl iyi oyuncu, gelen çok kötü kağıtları çok iyi oynayandır!" çok anlamlı bir yazı olmuş...CANIMCIM