"Ş"
Fakülte yıllarımda bir konferansa katılmıştım.Konuğun kim olduğunu tam olarak hatırlamıyorum. Dinleyicilerden biri veya ev sahipliği yapan Hocalarımızdan biri “ş” harfinin ne hoş kelimelerde bulunduğundan bahsetmişti.Aşk,şiir,maşuk,şair gibi kelimelerle söylediğini örneklemişti.Şimdi düşünüyorum da gerçekten bambaşka maneviyatları barındırıyor,bu “ş” harfi. Baksanıza, yaradılmışa sunulan en kıymetdar hissin ortasına nasıl da yerleşivermiş.Çoşkun selin ifadesinde kendine güzel bir yer edinmiş. Bahsi geçen kelimelere baktığımızda birbirlerine hiç uzak görünmüyorlar,aslında. Aşık olmanız için öncelikle bir maşuk gerekli.Aşkımızı ifade etmek için şiirlere sığınmaz mıyız? Bu ifadeyi oluşturan yine bir aşık, yani şair değil midir? Hepsi sanki pamuk ipliği gibi ince ama bir zincirin halkaları gibi kuvetle bağlı birbirine. Belki de bu yüzden aşkımızı hep şiirlerde haykırırız,en büyük yükümlülüğü ona yükleriz.O anlatsın isteriz;bağlılığımızı,arzumuzu ,aczimizi ve muhtaçlığımızı.ifade etmek istediklerimizi onun daha iyi anlattığının farkındayızdır.O işin içine girince bir köşede birlikteliklerini izleriz: aşkın ve şiirin.Nasıl da mutlu görünürler , ayrılığın olmadığı dizelerde.Aşk şiirin dizelerinde adeta vücut bulur. Her sözde hissedildiğini anlar,duyan yüreklerde en güzel köşeyi kapar.Sahiplenir,o koskocaman yüreği. Şiir yazmak her kula lütfedilmemiştir. Bazen kendime soradım: “neden şiir yazamam?”diye.Asla tatmin edici bir cevabım olmadı.Yeteri kadar aşkla ödüllendilmediğimi ya da bu güzelliği yeteneksizliğimle bozmamam gerektiğini düşünürdüm. Şimdi inanan hiç de gocunmuyorum,şiir yazamadığım için. Biliyorum ki, şiir evrensel ve ben yazmasam bile başka yürekler anlatmış aşkımı,sevgimi ve yalnızlığımı. Şu “ş” harfinden nerelere geldik ,böyle.Hep güzellilerede bulusun “ş”.Kıymetlilerimizi anlatmamızda ışığını ve kendini mahrum etmesin.Yaşasın… Var olsun...”Ş” VE AŞK VE ŞİİR… Yazan: BENAN BİHTER BAYRAKDAR