- 1602 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
MANKURTLAŞ/TIR/MA
Milattan sonra 200’lü yıllarda Orta Asya’dan kuzeye doğru göç eden Juan juanlar, Kırgızların hem komşusu ve hem de can düşmanlarıdır. Son derece gaddar ve acımasız olan bu insanlar, her fırsatta Kırgız kabile ve oymaklarına saldırırlar, yakıp yıkarlar. Bu gaddar insanların tutsak ettikleri genç Kırgız savaşçılarını köle yapmak için kullandıkları bir yöntemleri vardır. MANKURTLAŞTIRMA.
10 Haziran 2008 tarihinde kaybettiğimiz ünlü Kırgız Türk’ü Cengiz Aytmatov "Gün Olur Asra Bedel" adlı romanında “Mankurtlaştırma Efsanesi”ni şöyle anlatır:
“juan Juanlar, tutsağın saçlarını önce ustura ile kazırlar sonra saç tellerini tek tek kökünden çıkarırlarmış. Bunu yaparken bir kasap da oracıkta bir hayvanı öldürüp derisini yüzermiş.
Sonra taze hayvan derisini, esirin kan içinde olan başına sımsıkı sararlarmış.
Daha sonra, tutsakların boynuna, başlarını yere sürtmesin diye omuzlarına bir kütük ya da kalas bağlar, yürek parçalayan haykırmaları duyulmasın diye ıssız ve uzak bir yere götürürler, elleri ve ayakları bağlı olarak kızgın güneşin altında bırakırlarmış.
Tutsağın başını saran hayvan derisi güneşin sıcaklığıyla kuruyup büzüldükçe, tutsağın kafasını bir mengene gibi sıkarmış. Acılar içinde kıvranan her beş Kırgız’dan ancak bir veya ikisi bu acıya dayanarak hayatta kalabilirmiş. Sağ kalanlar ise, hafızalarını ve tüm benliklerini kaybederlermiş.
Juan Juanlar, belleğini kaybetmiş tutsağı alır, yedirir içirirlermiş.
Bir süre sonra gücünü toplayan esir artık bir “MANKURT” haline gelirmiş.”
Cengiz AYMATOV’un mankurt anlatımı böyle.
Bir mankurt, kim olduğunu, hangi soydan, hangi kabileden geldiğini, anasını, babasını, çocuğunu ve çocukluğunu bilmez, hatta insan olduğunun bile farkına varmazmış.
Bilinci ve benliği olmadığı için efendisine bir zararı dokunmaz, ağzı var dili yok, itaatkâr bir hayvandan farksız, kaçmayı düşünmeyen, bu yüzdende hiçbir tehlikesi olmayan bir köle olurmuş.
Köle sahibi bir kimse için en büyük tehlike, kölenin başkaldırması ve kaçmasıdır. Ama mankurt, isyanı ve itaatsizliği asla düşünemezmiş. Açlıktan ölmeyecek kadar yiyecek ile donmayacak kadar eski-püskü giyecek olduğu zaman başka bir şey istemezmiş
Efendisine köpek gibi sadık, onun sözünden asla çıkmayan, başkalarını dinlemeyen, en pis ve güç işleri gık demeden yerine getiren, sahibinin “öldür!” komutuyla gözünü kırpmadan anasını bile öldürebilen bir yaratık…
Bu hale düşmek, insan için büyük acı olsa gerek!
Bir milletin çoğunluğu, bugün yaşadığı hayatı kendisine borçlu olduğu liderine en ağır ifadelerle saldırabiliyorsa,
Cumhuriyete ve devrimlere isyan edenlerden özür dilenmesi isteniyorsa,
Cumhuriyetin varlığına kastedenleri cezalandıranlardan hesap sorulacağı ifade ediliyorsa,
“Bu millet İstiklal savaşı yapmamıştır, bunların hepsi düzmecedir.” denilebiliniyorsa,
BİR MİLLET TOPLUCA MANKURTLAŞTIRILMIŞ OLABİLİR Mİ?
Bekir GÜÇLÜER
YORUMLAR
Büyük önder Atatürk, hiç bir yabancı liderin ayağına gitmedi. Onları ayağına kadar getirmesini bildi ve saygınlık kazandı ve aynı saygınlığı ulusuna da kazandırdı.
O dönem ittifak içinde olduğumuz Almanya bile şu anda siyasi ve kültürel ilişkiler açısından bize neredeyse sırtını dönmüş vaziyettedir. Emperyalistlerin saygısını kazanmak onlara itaat ile değil, karşı koymakla olur. Şu bir gerçekki Libya, Irak gibi ülkelerin paralarına neden el konuldu? Neden öldürttüler bu ülkelerin liderlerini; burada bir emperyalist saldırı ve ingiliz kalleşliği görmüyor muyuz acaba? Halkına saygısı olmayan ve emperyalizme çanak tutan liderlerin sonu hep karanlık. Kurt dumanlı havayı sever. En sisli ortam gelince, bize de açık saldırıya geçecek olan AB ve ABD ülkelerine güvenmiyorum. O halde onların ayağına gitmek, kucağına oturmak anlamına geliyor.
Neden bunu yapıyorlar acaba? Yabancı entelejans servisleri çünkü ilmeği takmışlar boyunlarına gâhi Wikeleaks belgeleri, gâhı Focus haberleri ile kucaklarından milim kıpırtdatmıyorlar sadık uşaklarını ve kölelerini...Haklı iseler itiraz etsinler bakalım.. Yok; turpun büyüğü torbada!
Değerli yazınız için çok teşekkürler.
Saygılarımla.
Şaban Aktaş tarafından 12/1/2011 10:08:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve kıymetli değerlendirmeleriniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Atatürk dememişmiydi, " Ben bu millete herşeyi öğrettim ama hizmetkârlığı öğretemedim" diye.
Bu milleti yönetenler birilerinin hizmetkârı olabir ama Türk Milleti kimsenin hizmetkârı olmaz,olmamıştır, olmayacaktır.
Ne güzel anlatmışsınız .Bu yöneticiler gerçekten mankurtlaştırıldı mı yoksa diye insan kendine sor-
madan edemiyor . Zavallı milletimiz de daha bu insanları savunsunlar . Masum ve suölu yer değiştiriyor burada . Neredeyse alkışlattıracaklar kendilerini . zaten böyle etek yalayıcıları da var .
Allah bu milletin aklını başına getirmek için mi bizi bunlarla sınıyor diyorum çaresizlikten .
Şehit olanlar boşuna mı şehit oldu . Yüce önderimiz geleceği dünden gören bir liderdi . Ona şimdiki aciz insanlar dil uzatamaz ama peşlerine takıldıkları dış odaklı , bunları besleyen güçler
ağzı lâf yapmazları başımıza getirdi .
Gerçek yazınızı kutluyorum , saygılar...
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve anlamlı değerlendirmeleriniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Olabilir mi? Kimine elbette olabilir, çünkü düşünme ve de uygulamaya geçmede insanı insan yapan ve de insanı diğer insanlardan ayıran algı mekanizması vardır.
Sizin demek istediğini çok iyi anlayabiliyorum efendim, velakin insanların farklı düşünebilme potansiyelini engelleme ve de bunları bir yasa halinde uygulama bu aziz milletin hakkı değildir.
Biz, öyle ya da böyle bir şekilde; kısırlaştırılmış döngü içinde yaşamaya mecbur ediliyoruz. Bu kapital sahiplerinin daimi uygulamak istedikleri bir proje. Ama işin vatan sınırları içinde, siyasal olarak düşünülmesini istiyorsak; bu milletin evlatları çok 'büyüklerine' düşman edildi. Bu yüzden hiçbir sınır koyma ve de itiraz, bu genleşmenin durmasına ve de çit çekilmesine imkan vermez.
Demek istediğim, dünya artık bir 'köy'! Bu köy içerisinde hiçbir insan, benim gibi ya da bir başkası gibi düşünme mecburiyeti altında kalmaya mecbur koşulamaz. Bu ister militarist güçle, isterse de eğitim ve de müfredat gücüyle olsun.
Sizin de kanaatiniz içerisinde bulunacağına emin olduğum bir şey var ki; Cumhuriyet kurulurken elbette istenmeyen çok olay oldu. İstiklal harbinin şu an tartışmaya açılması ve de farklı düşüncelerle olayların karanlıklar altına gömülmesi absürt bir eylem olur. Çünkü Osmalı'nın sahip olduğu her toprakta, zalimin; 'Batılın ve de Batının' işgali olmuş ve de millet topyekun savaşmıştır. İstiklal Harbi'de buna bir örnektir. Fakat asıl olan, bu savaşlardan sonra gerçekleşen toplumsal örgütlenmelerdir.
Savaş sonrası elbette insanları bir arada tutmak için 'devlet' eliyle insanlık bir arada tutulabilir, ama 'devlet' eliyle insanların geleneklerine ve de kültürlerine sınırlar koymak ve de yenilikler getirmek isyanlar doğurur.
Son olarak 'Dersim' gibi, günümüzde tartışılan bir mesele açısından konuya bakarsak, şunları söylemek istiyorum. Cumhuriyet kurulduktan sonra, insanların daimi olarak bir fikir üzerinde insanları sıkıştırmak ya da daha doğru anlamıyla; 'İnsanları bir sınır içerisinde yaşamasına çalışmak';- bunun adı farkı isimlerle tanımlanabilir- insanları isyana sürükler. Eğer bir yerde itiraz varsa, bir Sosyolog inceliğiyle o itirazın geçmişi incelenmeli, sonuçları irdelenmeli ve de imtiyazları üzerine düşünülüp, uygulamalar yapılmalıdır.
Şahsi olarak hiçbir insana kin tutmak mizacıma terstir; fakat halkların ezilmesi karşısında susmak ve de yılgın bir duruma düşmek fenalık doğurur. Bunu bir Türk olarak, Türk'e de, Kürt'e de ve de değişik bir sürü millete bağdaştırarak söylüyorum. 'Bir' olma pahasına yapılan kısıtlamalar, her zaman mezalim doğurmuştur. Örnek olarak son 90 sene apaçık ortadadır.
Sizin yazılarınızın düşündürücü yanını her zaman beğenerek okuyorum efendim. Ama insanların doğrular bakımından da bazı şeyleri paylaşması ve de kulağını her fikir için açması 'uygarlık' alametidir.
Hürmetle..
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve kapsamlı değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim.
Bugün yaşadıklarımız şayet Cumhuriyet ile hesaplaşma olmasa idi, düşüncelerinize katılabilirdim. Ne yazık ki bugünkü şartlarda katılamıyorum.
Saygılarımı sunarım.
Cumhuriyeti biz istemedik ki diyenler de az değiller....Bindik bir alamete,gidiyoruz.......nereye,bilmiyorum.Yazınız güzeldi.Saygılar.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Zamana ve zemine göre konuşmayan angutlar,mankurtlaşmış bile olamazlar...Çünkü mankurtlar itaakardır efendisine ve yaşadığı yere...Bunlar ise asi olup demokr-asi-yi ve cumhuriyeti baltalamayı geçmişi sorgulamakla yapacaklarını sanan zavallılardır.Her isyan bastırılmaya mahkumdur.Selamlar abi can güzel ve can alıcı yazanızı tebrik ederim...Değerli usta Cengiz Aytmatov'a da Allah'tan rahmet dilerim...
bekir güçlüer
Ziyaretiniz , ilginiz ve değerli yorumlarınız için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
:(( Olabilirmi?. ne acı ne korkunç bir durumdayız değerli Hocam.. Galiba Millet olarak MANKURTLAŞTIRILDIk!! Çünkü hala aval aval bakıp neler oluyor ya diyoruz.. Oysa ATATÜRK dersim bahanesiyle sorgulanıp yargılanacak.... Kimse demiyorki Batıda kurtuluş savaşı verilirken isyanlarla halki fitneliğe götürenler cezasını bulmuştur demiyor... Ve ya öyle yada böyle geçti gitti biz biriz ve bir olduğumuz içinde geçmişteki olanı güne taşımaz atalarımızın kemiklerini sızlatmayız demiyorlar. Nankör vede akılsızlar.....
Saygılarımla değerli Hocam.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeleriniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.