- 4567 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ÇİL HOROZ
Hava bulutluydu. Güneş, pusuya yatmış bir avcı gibi ara sıra yüzünü gösterip ateşten oklarıyla insanları avlıyordu. Ebrehe ordusuna Ebabil kuşlarının attığı ve insanın başından girip ayağından çıkan pişmiş taşlar gibiydi güneşin ışığı. İnsanın beynini kaynatırcasına sıcak bir hava vardı dışarıda. Sıcağa ve alnındaki boncuk boncuk terlere aldırmadan saatlerdir onu arıyordu. Öfkesinden kan beynine sıçramıştı. Şimşek şimşek çakan gözlerine sinsi bir bakış üşüştü birden. Durakladı sağına soluna baktı. Az sonra gerçekleştireceği eylem için geride şahit bırakmak istemiyordu.
-En sonunda, dedi en sonunda seni buldum çilli horoz. Şimdi seni bir yakalayayım da benim horozumu dövmek, yüzünü gözünü kan içinde bırakmak nasıl olurmuş gösteririm sana. Sıcak hava, tavukların ve horozun gölgeye çekilmeleri işini kolaylaştırmış ve çil horozu hiç zahmetsiz yakalayıvermişti. Yaşlı horozun kalın sesiyle bağırmasından büyük bir zevk alıyor ve daha da çok bağırsın diye ara sıra tüyünü çekiyordu. Önce üstünü başını düzeltti. Sinsi planını gerçekleştireceği kuytu bir köşe aramaya başladı. Önce köyün biraz ilerisindeki harman yerini düşündü; fakat sıcak havada hem oraya kadar gitmek zor geldi hem de bir an önce intikam almayı düşündü. Önceden cebine aldığı bıçağı çıkardı çil horozu kesecekti. Sonra gözleri birden parladı. Kıvrak zekâsı ona yeni bir muzipliğin penceresini açmıştı. Çil horozu sahibine, kapı komşuları Hacı Hasan Dedeye kestirecekti. Hacı Hasan Dede çil horozu çok sever ona gözü gibi bakardı. Gözleri gözlüksüz pek görmeyen Hacı Hasan Dede’nin gözlüksüz bir anını kolladı bir süre, sonra aklına yine muziplik geldi çil horozu koltuğunun altına sıkıştırıp Hacı Hasan Dede’nin evinin yolunu tuttu. Eve yaklaştığında Hacı Hasan Dede Kuran-ı Kerim okumayı yeni bitirmiş gözlüklerini çıkarıp gözlerini dinlendiriyordu. Hasan Dede! diye seslendi. Beni annem gönderdi akşama şehirden misafirimiz gelecekmiş annem bu horozu kesmeni istedi. Hasan Dede gözlüklerini gözüne takacaktı ki Âdem el çabukluğuyla ve bilgiçlik edasıyla ‘’Gözlüklerini ben tutayım ona kan sıçramasın.’’diyerek gözlükleri aldı. Küt küt atan kalbi neredeyse sırrını açığa vuracaktı. Heyecanla beklemeye başladı horozunun intikamının alınacağı anı. Az sonra çil horoz yerde cansız yatıyordu. Düşman ordusunu bozguna uğratıp savaş meydanında ölülerin arasında gezen bir kumandan edasıyla baktı yerde yatan horoza. Âdem, Hasan Dede’nin gözlüğünü verip teşekkür ettikten sonra çil horozu Hasan Dede’den almadan hasmını vuran bir katil gibi hızlı adımlarla oradan uzaklaşmaya başlamıştı ki Hasan Dede’nin:
— Evladım horozu kestim, götürsene.’’ diye çağırmasıyla bir süre durdu arkasına bakıp gülerek horoz bizim değildi ki o sizin çil horozdu .’’dedi Hasan Dede’nin telaşla gözlüğünü takıp çil horoza bakışlarını uzaklaşarak seyretti.
11.10.07
YORUMLAR
değişik ve güzeldi...
küçük bir önerim olacak.
satır aralarını biraz açarsanız..
okumak kolay olur..
selamlar..