- 1308 Okunma
- 32 Yorum
- 0 Beğeni
MARTILAR VE ÇOCUK -1
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kadıköy iskelesine nihayet varmıştım. Misler gibi kokan ızgara balıklar, tavuk şişler bile iştahımı şu masmavi deniz kadar kabartmıyordu. İçimden gelen gurultuları da umursamıyordum. Açlığımla karnımı baş başa bırakıp gözlerimi, eşsiz güzelliğe sahip İstanbul’la doyurmaya devam ediyordum. Çevreye yayılan müzik sesleri sanki dalgaların üzerinde minik minik titreşimler yaratıyordu. Deniz, beşik gibi bir o yana bir bu yana sallanıyordu.
Az ileride simidini martılarla paylaşan çocuklardan birinin yanına usulca yanaştım. Çocuğun, önce inci gibi parlayan henüz tamamına ermemiş dişleriyle tanıştım. Ne kadar da güzel görünüyorlardı. Saçlarının kızıllığına, kıpkırmızı yanakları ve burnu da eşlik ediyordu. Üzerindeki paltonun kollarından, değil parmakları tırnaklarını bile göremiyordum. Çocuğun küçücük omzunu usulca kavradım.
“Üşümüyor musun delikanlı?” dedim dostça. “Hayır! Neden üşüyeyim ki?” diye yeni bir soru cümlesi döküldü dudaklarının arasından. Simidinden bir lokmayı martılara bir lokmayı da kendi ağzına atıverdi. Sonra birden elini ağzının üzerine götürdü.
“Şimdi annem görseydi bana öyle çok kızardı ki!”
“Neden? Bir yabancıyla konuşuyorsun diye mi?”
“Hayır. Size yer misiniz diye sormadığım için. Biri yermiş biri bakarmış sonra bir şey olurmuş ama şimdi aklıma gelmiyor. Kıymet miydi neydi?”
“Kıyamet olmasın?”
“Hah işte ondan olurmuş!”
Bir süre sonra ikimiz de sustuk. Köpükleriyle sınırsız ikramda bulunan denize, şen şakrak çığlıklar atan martılara takıldı kaldı gözlerimiz. Bir süre sonra “Adın ne senin?” diye sordum yumuşak bir ses tonuyla. Kafamı çevirdiğimde benim kızıl saçlı ufaklıktan eser yoktu.
İki elimi de cebime sokup, omuzlarımı iyice yukarı kaldırarak hızlı adımlarla Haydarpaşa İstasyonuna doğru yürümeye başladım. İstasyonun geniş ve çok basamaklı merdivenlerini bir solukta çıktım. Rüzgar bir an önce bekleme salonuna geçmezsem donacağımı fısıldıyor, sanki arkamdan da kuvvetlice itekliyordu.
Nihayet içerideydim. Arkasında kalorifer olan koltuklardan birine yavaşça oturup çantamdan biletimi çıkarttım. Trenin hareket saatine yarım saatten az bir zaman vardı. Sırtımı iyice kalorifere yasladım. Önce derim ısınacaktı ki kemiklerime sıra gelsin. Bir yandan da çevremi izliyordum. Ellerindeki bavullarla sağa sola koşuşturan insanlar boş buldukları yerlere alelacele oturuyorlardı.
Sığınmacı kediler ise bir manken edasıyla önümden geçip gidiyorlardı. Kimi koltuk altlarında uykuya dalıyor kimi de tren beklerken ekmek arası bir şeyler yiyen insanların tam karşısında yalanıp duruyorlardı. Kedinin iştahı benim de midemi hareket geçirmiş olacak ki hızla yerimle kalktım. Tren kalkmadan önce su ve kraker türü bir şeyler almak üzere büfeye yöneldim. Tam para uzatırken yanımdan o çocuk geçti. Bekleme salonuna girmek üzereydi. Arkasından seslenmek istedim ama adını bilmiyordum ki. Bekleme salonuna tekrar girdim ama göremedim. Belki de treni kaçırma psikolojisiydi bilemiyordum.
Kompartımanıma geçip yerime oturmuştum. İçerisi sıcacıktı. Üzerimdeki montu çıkarıp askıya astım. Gözüm hep camdan dışarıdaydı. Aklım o küçük kızıl saçlı çocuktaydı. Hayali gözlerimin önünden, sözleri ise aklımdan çıkmıyordu.
Tren hareket etmek üzereydi ki bir gürültü koptu. Benim gibi bütün yolcular da ayağa kalktı. Kalp atışım hızlanmaya başlamıştı. Ne olduğunu çok merak ediyordum.
DEVAM EDECEK
Aysel AKSÜMER
YORUMLAR
Ben de merak ettim şimdi. Canım benim tebrik ediyorum. Geç bir tebrikti ama kusura bakma, mazeretimi biliyorsun. Sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
Geç tebriklerimi kabul et. İlk bölüm olması nedeniyle herhangi bir fikir yürütemeyeceğim. Fakat ilerleyen bölümlerde öyküye dahil olabileceğimizi düşünüyorum. Herzamanki gibi titiz bir çalışma.
Kutluyorum sevgili yazarım.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Resim kadar(mavi) berrak
Başlık (cocuk)kadar güzel yürekli insan
Saygı ve selamlar bıraktım gönül sofrana..
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
CANIM BENİM TEBRİK EDERİM..
GÜZEL BİR BAŞLANGICIN UCUNDA TAKILI ..
KIRMIZI KURDELEYİ GÖRMEK NE GÜZEL..
SEVGİLERİMLE..
İLHAM PERİN..
BOL OLSUN..
İNŞALLAH..
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Aysel Hanım,Kadıköy İskelesi,deniz ve çocuk ile martılar!
Beni yirmili yaşlarıma "götürdünüz."Önce bundan dolayı bir teşekkür size...
Ve çocuklarla ilgili yüzlerce/binlerce yazıdan da şu dört satırı aklıma getirdiniz:-C.Külebi'den-
Bir nazlı kuşa benzer,
Çocuk dediğin.
Ev ister,ekmek ister,
Öpülmek,okşanmak ister...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Ayselcim tebrik ederim, seninle gün komşusu olmak ne güzel..
sevgilerimle..
Aysel AKSÜMER
Edebiyat Defterinin yeri benim için çok özeldir ve ilk göz ağrımdır. Her yazı ekleyişim de ilk günkü kadar heyecanlanırım. Şu anda da yazım ilk kez günün yazısı seçilmiş kadar mutluyum. Çünkü yazdıkça öğreniyoruz, öğrendikçe yazıyoruz. Seçki Kurulu'na ve sevgili dostlarıma teşekkür ederim. Selam ve sevgilerimle.
Aysel AKSÜMER
evet..
yine çok güzel bir hikayenın başındayız...
sizi okumayı özlemişim..
elinize sağlık..
sevgiler..
Aysel AKSÜMER
Minik çocukla başlayan güzel bir öykü, keyifle okudum.
Arkası yarın başladı...Tebrik ve sevgilerimi yolluyorum...
Aysel AKSÜMER
oldumu şimdi canım tam yerinde kesilirmi? merak edeceğim :) hayırlı olsun çok güzel bir başlangıç tasvirler gözümde tek tek canlndı orda senin gözlerinle izledim shneyi.. sevgilerimle.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Merak ettiren bir öykü; bakalım nereye gidecek sonu..:)
Saygılar ablacım...
Aysel AKSÜMER
Trenler hakkında birşeyler okumayalı uzun zaman olmuştu. Trene binmeyeli ondan da uzun bir zaman. İlgiyle izleyeceğim yazınızın devamını.
Selamlar.
Aysel AKSÜMER
nice sev dalara ev sahipligi yapmış, nice sevenleri ayırmışl gözleri hep uzaklara daldırıp hayaller kurdurtan ve insanların hayatında hep var olan haydarpaşa . ve iyi bir egitim vermenin ve alman ın ince çizfgisinde olan minik bir çocuk kutlarım sizi v e anlatımınızı ellerinize saglık
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Merhaba, Evliya Çelebi gibi...Anlatımınız akıcı ve yürekten...Bir halk hikayesi anlatır gibi irticalen...Çok beğenerek paylaşıyorum yazılarınızı...Bazı paragrafları uzatmazsanız daha akıcı olur...Paragraf uzadıkça göz algılaması nefatif etkilenmekte...Çok tebriklerimi gönderiyorum efendim....saygılar...
Aysel AKSÜMER
Ne olur o çocuk trenin altına düşmüş falan olmasın !
Gerçi öykü öyle devam ediyorsa yapacak bir şey yok ama benim kalbim, insanların hele ki çocukların acılarına, ağlamalarına hiç de dayanıklı değil.
Bütün gün kızıma, damadıma yalvarır dururum ; torunlarımı ağlatmamaları için.
Öyküdeki ustalığınız gerçekten tartışılmaz Aysel Hanım. Tebrikler.
Aysel AKSÜMER
Hadi hayırlısı Aysel hanım...Yine güzel bir serinin ilk adımlarını gördük...Başarılar ve mutluluklar sizlerin olsun
Aysel AKSÜMER
İbrahim ERZURUMLU
Aysel arkadaşım yeni serin hayırlı olsun.Şu son on beş gündür siteye giremedim.Bu arada senin de pek girmediğini yorumlardan öğrendim.Günler çok kısa hiç bir şeye yetişemiyoruz.
Oğlunuz inşallah sınavlarda çok başarılı olur.
Geçen yıl yeğenim girmişti, bir kaç kademeli oldu galiba, sistem değişmiş.
Fırsat buldukça kaçırdığım yazıları okumaya gayret edeceğim, selam ve sevgiler.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
AYSE 09
sevgimlesin bitanem fırsat buldukça görüşelim sevgilerimle
Aysel AKSÜMER
Sen de mi Brütus diyeceğim ama alakası yok. O çok farklı bir olay için söylenmişti....Sen de mi Leyla diyeceğim nbu sefer de Leyla kim olacak?...Sen de mi Aysel diyim bari...Sen de mi Arkası yarıncılığa başladın. Yarını dört gözle bekleyeceğiz artık. O minik çocuğa ne oldu ve daha önemlis o gürültüyle ne alakası var...
Selam ve saygılarımla.