- 1414 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
KEÇİ PEYNİRİ
Bu kadarına da pes doğrusu! Kilometrelerce uzaktan ne yediğimize, ne içtiğimize, neler alıp, neler attığımıza karışıyor. Haddini bilmez, terbiyesiz! Yediği önünde yemediği arkasında. Bencil çocuk. Hiç olmazsa yemediklerini fakir fukaraya dağıtmayı düşünse bari. Keçi gibi inadı var. Keçi deyince keçi peyniri aklıma geldi. Şimdi olsa da yesek. Ne kadar da lezzetli olurdu değil mi? Aylardır hasret kaldık.
Yediği, içtiği, giydiği, gezdiği, marka takıntısı yetmiyormuş gibi kendisi için yapılan fedakarlıkları da görmezden geliyor. Bire densiz! Hayat “hep bana, hep bana” demekle mi geçecek? Hayatın sıkıntısını biraz da sen çek! Yok canım nerede? Onun için her şey tospembe. Bir de ukala mı ukala? Her şeyi sanki kendisi biliyor. Biz bir şey bilmiyoruz. Bir de bize akıl veriyor. Uzdan uza laflar sokuşturuyor. Kendisinin hiç mi hiç yapmaya yanaşmadığı fedakarlıkları bizden istiyor. Olabilir mi böyle bir şey? Aklım havsalam almıyor. Yahu insan birazcık da düşünür, kanaat eder, şükreder, sabreder. Düşündükçe beynim patlayacak gibi oluyor, kalbim daralıyor, boğuluyorum. Ateş bastı yine, ellerim titriyor. Ellerimin arı vızıltısı gibi frekans altı seslerini işitiyor gibiyim.
Kendisi için karşılıksız fedakarlıklara katlanan, yemeyip içmeyip ona yetiştiren şefkat kahramanı annesini çok incitmiş, kalbini kırmış. Kadıncağız günlerdir hatırladıkça ağlıyor. Gözlerinden sızan yaşlar, sessizce aşağıya süzülüyor. Anlaşılan telafisi çok zor bir gönül yarası açmış. Kimseye bir şey de söylemiyor. Derdini içine atıyor. Yara derinleşecek diye korkuyorum. Verdiğim tesellilerin hiç birisi bu azabını teskin etmiyor. İnat mı bilemiyorum. İnadının belini kıramıyorum. Keçi inadı olsa gerek. Bak yine keçiden bahsedince peyniri aklıma geldi. Fırından yeni çıkmış sıcacık ekmeğin arasına atıp yemek vardı şimdi. Ağzım sulandı. Keçi peynirine nereden kafayı taktığımı merak ediyorsunuzdur. Merak ededurun biraz daha. Şimdi sırası değil. Ben aylardır sabrediyorum, sizden de biraz sabır istiyorum.
O bizim ne çektiklerimizi görmezden geliyorsa, biz de onu görmezden geliriz, ne yani? Ama öyle hemence sıyrılıvermek da kolay olmuyor hani, evlat işte, hem de nankör bir evlat! Atsan atamazsın, satsan satamazsın. Ben de cahilliğine veriyorum? Tam büyümemiş, olgunlaşmamış, kabak gibi tın tın ediyor daha. Sonuçta yaşı biraz büyük de olsa çocuk değil mi? Bazen çocukluk ediyor işte böyle. Şefkatimiz daha ağır basıyor. Sabrın meşakkatli konağının kapısını çalıyoruz sürekli. Ama sabrın da bir sınırı var. Ne kadar dayanabiliriz bilemiyorum. Bu kart çocuk aklı başında olması gereken yaşta. Az ya da çok hayatın zorluklarını bilen birisi. Elbebek gülbebek de yetiştirmedik ama böyle bazen haddini bilmezlik edişi üzüyor. Kargo ile börekler, çörekler, cici boğazlar kendisine yollanırken, iktisat akına bile gelmiyor. Bitmek tükenmek bilmeyen isteklerini sıralarken “yok” cevabın aldığı anda, “Şunu bunu, önünüze gelen her şeyi alacağınıza biraz tasarruf edin” yollu bize akıl hocalığı yapmaya kalkışıyor.
Geçenlerde bayrama diye gelişinde buzdolabını dolu görünce üzülmüş kendi kendine. Bana para yok diyorlar kendileri her şeyi götürüyorlar hesabı yapmış. Vay düşüncesiz vay. İnsan biraz düşünür, akleder, fikreder. İnsan bu kadar da mı çiğ olur? Bir ana babanın vazifesi nedir? Borç harç da olsa o buzdolabını doldurmak ve çocuklarını doyurmak değil midir? Biz de onu yapmıştık. Boş olduğu zamanları görmedi tabi hiç. Kabaran borçlardan da haberi yok. Biz gurbetten oğlumuz gelecek, talebe evlerinde dilediği gibi beslenememiştir, gelince bir güzel her şeyi bulsun, bol bol yesin diye düşünüyoruz, adamın nankörlüğüne bak. Güler misin, ağlar mısın? Her tarafından bencillik akıyor. Bencillik basiretini bağlamış. Mideme ağrılar saplanıyor. Ah bir keçi peyniri olsaydı midemin hiçbir şeyi kalmazdı.
Bizim edepsiz anasından para istemiş herhalde. O da para sıkıntısından bahsedince, “Kilosu 20 liralık keçi peyniri yemeyi biliyorsunuz, ondan sonra da para yetmiyor diyorsunuz. 10 liralık inek peyniri neyinize yetmiyor sizin” demiş. Vay ukala vay! Bundan sonra kadın, sessizce ağlaması bir yana, aylardır bırakın keçi peynirini, bütün peynirleri kendisine haram etti. O gün bugündür ağzına bir dirhem bile peynir koymuyor.
Bu densizin kilosun 200 bin liraya gelen sigara içtiğini biliyor muydunuz? Bilmiyordunuz tabi. İnsanın 20 liralık keçi peynirine laf edebilmesi için biraz da kendisine bakması lazım değil mi? Tabi ki, siz de, “Bu kadarına da pes doğrusu!” diyeceksiniz.
YORUMLAR
Birçok yaraya parmak basmış bu yazı. Başka söze hacet kalmamış. Onlar da ana-baba olunca görecekler ama su köprüyü bölecek. Annesi kendine yazık etmesin, her türlü peyniri yesin. Yarın öbür gün kemik erimesinden bir yerleri kırılıp dökülürse o velet bakacak mı anasına.
Güne yakışan bir yazıydı. Tebrikler, saygılar.
PES .....DİYORUM KENDİMİ DAHA DÜŞÜNEMİYORUM FAKAT KARDEŞİM GELDİ GÖZÜMÜN ÖNÜNE BİZE PES DEDİRTMESEDE ..VAY HALİMİZE DİYORUM ŞİMDİ AKLIMA GELMİŞ KEN KEÇİ NİN ETİ GÜZEL OLUR BİRAZ SERTTİR AMA GENEDE YAGSIZ OLDUGU İÇİN GÜZEL GELİYOR BANA NEYSE GÜZEL YAZINIZA VEDE ANLATIMINIZA YÜREKTEN SAYGILARIMLA..